Translation of "Uygun" in Finnish

Tom uygun.

- Tom on sopeutuvainen.
- Tom on sopeutumiskykyinen.

Uygun bir örnek düşünemiyorum.

En nyt saa mieleeni sopivaa esimerkkiä.

Onun uygun olacağını sanmıyorum.

Minusta se ei olisi sopivaa.

Ayakkabıların uygun boyutta değil.

Kenkäsi eivät ole oikean kokoiset.

Uçuş takvime uygun mu?

Onko lento ajoissa?

Burası uygun bir yer değil.

Tämä ei ole hyvä paikka.

Geçen zamana göre uygun boyuttaydı.

Koko ja aika olivat oikeat.

Bu film çocuklar için uygun.

Tuo elokuva on lapsille soveltuva.

- O şık.
- O modaya uygun.

Hän on muodikas.

Her zaman bana uygun olacaktır.

Mikä tahansa aika sopii minulle.

Tom işe uygun olduğunu düşünmüyor.

Tom ei luule olevansa työhön sopiva.

İngilizce Vikipedi bugün kullanıma uygun olmayacak.

Englanninkielinen Wikipedia ei ole käytettävissä tänään.

Onun iş için uygun olmadığını düşünüyorlar.

He pitivät häntä epäpätevänä tätä työtä varten.

Uygun ekipman olmadan kaya tırmanışı tehlikeli.

Kalliokiipeily ilman kunnollisia välineitä on vaarallista.

O şimdi uygun bir genç adam.

Hän on nyt kunnon nuorimies.

Bu uygun bir İngilizce cümle değil.

Tämä ei ole kelvollinen englanninkielinen lause.

Bu balık yemek için uygun değildir.

Tämä kala ei ole syömäkelpoinen.

O kelime o durumda uygun muydu?

Oliko tuo sana sopiva tuohon tilanteeseen?

Bu su, içmek için uygun mu?

Voiko tätä vettä juoda?

Tom'un performansı onun hayranlarının beklentilerine uygun değildi.

Tomin esiintyminen ei vastannut hänen faniensa odotuksia.

Öğle yemeğinden sonrası senin için uygun mu?

Sopiiko sinulle lounaan jälkeen?

Tom bu iş için uygun adam değil.

Tomi ei ole oikea mies tähän työhön.

Uygun duruş iyi sağlığı korumak için gereklidir.

Oikeanlainen ryhti on tärkeää terveenä pysymisessä.

Sinirli bir kişi bu iş için uygun olmaz.

Jännittynyt henkilö ei sovi tähän työhön.

Yemek, insan ya da hayvan için uygun değildi.

Ruoka ei sopinut ihmisille eikä eläimille.

Görünen o ki, Tatoeba yeniden uygun şekilde çalışıyor.

Näyttää siltä, että Tatoeba toimii taas kunnolla.

Bir bando cadde boyunca uygun adımlarla yürüyüş yapıyor.

Torvisoittokunta marssii pitkin katua.

Kendime uygun bir iş bulmak için ne yapmalıyım?

Mitenköhän löytäisin itselleni sopivan työpaikan?

Bütün bu ürünler insan tüketimi için uygun değil.

Mikään noista tuotteista ei sovellu ihmisravinnoksi.

Boynuzlu Viking kaskları İskandinavya'da artık modaya uygun değil.

Sarvelliset viikinkikypärät eivät ole enää muodissa Skandinaviassa.

Eski kıyafetlerini daha modaya uygun hale getirmek için değiştirdi.

Hän muunsi vanhoja vaatteitaan saadakseen ne näyttämään muodikkaammilta.

Kendini adamışlık ve ideallerine uygun bir hayat sürmesi gibi sebepler

sekä sitoumus - ja omien uskomusten mukaan eläminen -

Tom, John'un Mary'ye inci bir kolye vermesinin uygun olacağını düşünmedi.

Tom ei ajatellut, että Johnin olisi soveliasta antaa Marylle helmikaulakoru.

Tatoeba'ya gerçekten böyle bir cümle koymanın uygun olduğunu mu düşünüyorsun?

Onko sinusta oikeasti sopivaa laittaa tuommoinen lause Tatoebaan.

Bu da burayı kamp için daha az uygun bir yer yapıyor.

Se ei olekaan niin hyvä leiripaikka.

- Ben aynı fikirde değilim.
- Aynı fikirde değilim.
- Ben katılmıyorum.
- Uygun bulmuyorum.

Olen eri mieltä.

Kilo vermenin en iyi yolu uygun şekilde yemek yemek ve çok egzersiz yapmak.

Paras tapa laihtua on syödä kunnollisesti ja liikkua paljon.

Giyecek bir şey için dolabıma baktım fakat ortam için uygun bir şey bulamadım.

Etsin kaapistani jotain päällepantavaa, mutten löytänyt mitään tilaisuuteen sopivaa.

Eğer sen şu çeviri yapmaktan hoşlanan kişilerden biriysen, Tatoeba senin için uygun bir yer.

Jos olet yksi niistä, jotka rakastavat kielten kääntämistä, Tatoeba on oikea paikka sinulle.

Kilo vermek istiyorsan yapacak en iyi şey uygun şekilde yemek ve çok egzersiz yapmak.

Jos haluat laihtua, niin on parasta syödä kunnollisesti ja liikkua paljon.

Facebook sayesinde, sinsice izlemek artık birkaç özverili hayranın kalesi değildir ama yoğun ev kadını için bile oldukça uygun bir yüksek otomasyonlu görevdir.

- Kiitos Facebookin, stalkkaus ei ole enää harvojen, omistautuneiden harrastajien linnake, vaan pitkälle automatisoitu aktiviteetti, joka on käytännöllinen jopa kiireiselle kotirouvalle.
- Kiitos Facebookin, vakoilu ei ole enää harvojen, omistautuneiden harrastajien linnake, vaan pitkälle automatisoitu aktiviteetti, joka on käytännöllinen jopa kiireiselle kotirouvalle.

Kralın sadece bir çocuğu vardı ve o bir kızdı, bu yüzden ona ondan sonra kral olmak için uygun olacak bir koca temin edilmesi gerektiğini öngördü.

Kuninkaalla oli vain yksi lapsi, tytär, ja niinpä hän ennakoi tyttärensä tarvitsevan sulhasen, joka voisi periä kuninkuuden.