Translation of "Yaptıkları" in English

0.007 sec.

Examples of using "Yaptıkları" in a sentence and their english translations:

- Yaptıkları boşuna.
- Yaptıkları beyhude.

Her actions were in vain.

Yaptıkları yanlıştı.

What they did was wrong.

Yaptıkları şeyi beğendiler.

They liked what they were doing.

Yaptıkları ilk şeylerden birisi

when preparing themselves for a violent event

Başkalarının yaptıkları hakkında endişelenmeyelim.

Let's not worry about what others are doing.

Tom yaptıkları için cezalandırılmadı.

Tom wasn't punished for what he did.

Yaptıkları şey Tom'u ağlattı.

What they did made Tom cry.

Düşündüğümüz şeyleri haber yaptıkları zaman

what we consider to be racial issues,

Yaptıkları ilk şeylerden biri ise

And one of the first things they did was

Düğün için yaptıkları harcamalar makuldu.

Their expenses for the wedding were considerable.

Yaptıkları her zaman söyledikleriyle bağdaşmıyor.

His actions do not always correspond to his words.

Yaptıkları için Tom'u hiç affetmedim.

I've never forgiven Tom for what he did.

Tom yaptıkları için çok üzgündü.

Tom was very sorry for what he had done.

Onların tüm yaptıkları bu mu?

Is this all they do?

Yaptıkları şey tam da bu.

That's exactly what they're doing.

Tom ve yaptıkları hakkında konuşalım.

Let's talk about Tom and what he's done.

Onların yaptıkları şey pencereyi kırmaktı.

What they did was break the window.

Onların yaptıkları şey ekonomiyi mahvediyor.

What they are doing is ruining the economy.

Tom yaptıkları için Mary'yi affedemiyor.

Tom can't forgive Mary for what she did.

Tom'un yaptıkları için Tanrı'ya şükrediyorum.

I thank God for what Tom did.

Yaptıkları için şimdi ödüllendirirsen, ne olacak?

for doing actions that are good for them in the future?

Karanlıkta yaptıkları şeyler hiç filme alınmamıştı.

What they do after dark has never been filmed.

Tom Mary'yi yaptıkları için hiç affetmedi.

Tom never forgave Mary for what she did.

Tom yaptıkları hakkında hiçbir şey söylemedi.

Tom didn't say anything about what he had done.

Onlar eskiden yaptıkları gibi 'em yapmazlar.

- They don't make them like they used to.
- They don't make 'em like they used to.

Tom yaptıkları şey için çocuklarını cezalandırdı.

Tom punished his children for what they did.

Fadıl yaptıkları için yasal olarak sorumludur.

Fadil is legally responsible for what he did.

Zaman içinde yaptıkları kazılar dev çukurlar oluşturmuş.

over time, their excavations leave these massive pits.

Anne babalar, yaramazlık yaptıkları için çocuklarını cezalandırıyorlar.

Parents punish their children for misbehavior.

Bu, onların yaptıkları en iyi şey miydi?

Is it the best thing they did?

Tom yaptıkları hakkında konuşacak kadar aptal değildi.

Tom wasn't stupid enough to talk about what he'd done.

Tom Mary'nin yaptıkları için John'u affetmesini istedi.

Tom wanted Mary to forgive John for what he had done.

Tom yaptıkları yüzünden üç yıl hapis yattı.

Tom spent three years in prison for what he did.

Onlar sana peşin ödeme yaptıkları için şanslısın.

You're lucky they paid you in advance.

"Tom'la konuşuyordum." "Ne hakkında?" "Mary'nin yaptıkları hakkında."

"I was talking with Tom." "About what?" "About what Mary did."

Sanırım Tom, yaptıkları hakkında size yalan söyledi.

I think that Tom lied to you about what he did.

Bugün, tüm bana yaptıkları için Allah'a şükretmek istiyorum.

Today, I want to thank God for all that he does for me.

Tom Mary'nin yaptıkları hakkında her zaman şikâyet ediyor.

Tom is always complaining about what Mary does.

Tom, Mary'nin yaptıkları hakkında her zaman şikayetçi olur.

Tom always complains about what Mary does.

Fakat bunun, bu insanların yaptıkları eserlerle ne ilgisi var?

but what does it have to do with the work that these people do?

İnsanların çoğu, hata yapmaktan çok, yaptıkları hatayla yüzleşmekten korkar.

Most people are afraid not of making mistakes, but of facing up to them.

- Tom'un yaptıkları kimin umurunda?
- Tom'un yaptığı şey kimi ilgilendiriyor?

Who cares what Tom does?

Ama tek yaptıkları 72 saat geçmeden onu tekrar sokağa bırakmaktı.

with them only turning her back out onto the streets within 72 hours.

Amazon'un bütün yaptıkları internet dünyasında olsa da, bu değişmeye başlıyor.

While almost everything Amazon does is in the online world, this is starting to change…

Şu ana kadar yaptıkları için Tom'u bir daha asla affetmeyeceğim.

I'll never ever forgive Tom for what he did.

Ve oink var, ama bunun anlamı 'oğullarım gelecek ve size yaptıkları

and oink, but what it means is ‘my sons are going to come, and what they do to you

Özellikle yaşlı Çin vatandaşları için geçerli, tek yaptıkları çalışmak ve biriktirmek.

Especially the oldest Chinese citizens, they work and save, that is all they do.

Şaşırmalısınız çünkü Amazon piyasayı domine etmek istiyor ve genelde yaptıkları gibi

Well, you should be, because what Amazon is seeking to dominate the market and as Amazon

Bunu başarmak için ilk yaptıkları şey düşük faiz politikasını yürürlüğe sokmak.

To achieve this, the first thing they did was to bet on a low tax policy.

Tom onun ve John'un yaptıkları şeyler hakkında her şeyi Mary'ye söylemeli.

Tom ought to tell Mary all about what he and John did.

Sporcuların yedikleri yiyecek tam olarak ne tür egzersizleri yaptıkları kadar önemlidir.

The food athletes eat is just as important as what kind of exercises they do.

Daha fazla insanın yaptıkları şeylerden daha ziyade söyledikleri şeylerden başı belaya girer.

More people get into trouble for things they say rather than for what they do.

- Tom yaptıkları için ödeyecek.
- Tom yaptıklarının karşılığını ödeyecek.
- Tom yaptığının hesabını verecek.

Tom will pay for what he did.

Bu Kanadalı kadınlar çok fazla egzersiz yaptıkları için kilo almadan bira içebilir.

These Canadian women can drink beer without gaining weight because they exercise so much.

- Köylülerin çevrede yaptığı tartışma oldukça canlıydı.
- Köylülerin çevre üzerine yaptıkları tartışma oldukça hararetliydi.

The discussion the villagers had on the environment was quite lively.

- Ana dilini konuşanlar bazen hatalar yaparlar fakat genellikle ana dilini konuşmayanların yaptıkları hatalarla aynı türden değildir.
- Ana dilini konuşanlar bazen hata yapar fakat genellikle ana dilini konuşmayanların yaptıkları hatalarla aynı türden değil.

Native speakers sometimes make mistakes, but not usually the same kind of mistakes that non-native speakers make.

Ana dilini konuşanlar bazen hatalar yaparlar fakat genellikle ana dilini konuşmayanların yaptıkları hatalarla aynı türden değildir.

Native speakers sometimes make mistakes, but not usually the same kind of mistakes that non-native speakers make.

- Tom ve Mary muhtemelen yaptıkları şeyi John'a söylemeyecekler.
- Tom ve Mary ne yaptıklarını muhtemelen John'a anlatmayacaklar.

Tom and Mary will probably not tell John about what they did.

- Tom'un ne yaptığı benim için önemli değil.
- Tom'un yaptıkları benim için önemli değil.
- Tom'un ne yaptığı beni ilgilendirmez.

It doesn't matter to me what Tom does.

İnsanlar hafta sonunda ne yaptıkları hakkında sık sık yalan söylerler. Böylece arkadaşları onların gerçekten ne kadar sıkıcı olduklarını fark etmez.

People often lie about what they did on the weekend, so their friends won't realize how boring they really are.

Eğer bir yerli gibi konuşmak istiyorsan, banjo çalanların aynı parçayı onu doğru ve istenilen tempoda çalabilinceye kadar defalarca pratik yaptıkları aynı şekilde söylemeyi pratik yapmaya istekli olmalısın.

- If you want to sound like a native speaker, you must be willing to practice saying the same sentence over and over in the same way that banjo players practice the same phrase over and over until they can play it correctly and at the desired tempo.
- If you want to sound like a native speaker, you must be willing to practise saying the same sentence over and over in the same way that banjo players practise the same phrase over and over again until they can play it correctly and at the desired tempo.

Obama yukarıdan aşağıya ekonominin asla işe yaramadığını söyledi. Ülke sadece çok üstte olanlar iyi yaptıkları zaman ülke başarılı olmaz.Biz orta tabaka daha da büyüdüğü zaman, daha fazla güvenlik hissettiğinde başarılı oluruz.

"Top-down economics never works," said Obama. "The country does not succeed when just those at the very top are doing well. We succeed when the middle class gets bigger, when it feels greater security."