Translation of "Yanmış" in English

0.004 sec.

Examples of using "Yanmış" in a sentence and their english translations:

Bu yanmış kokuyor.

It smells burnt.

Tost yanmış görünüyor.

The toast looks burnt.

Fren lambalarından biri yanmış.

One of your brake lights is burned out.

Sosisler şimdi yanmış olmalı!

The sausages must be burnt by now!

Yanmış bir çocuk ateşten anlar.

- A burnt child fears the fire.
- A burnt child dreads fire.

Yanmış parmağı akan suda soğut.

Cool the burned finger in running water.

Onun tişörtü yanmış portakal rengiydi.

His T-shirt was a burnt orangish colour.

Yol boyunca bazı yanmış yapılar vardı.

There were some burned-out structures along the road.

Kimse yanmış bir barbekü yemekten hoşlanmaz!

No one likes to eat a burnt barbecue!

Bu bitkinin bazı yanmış yaprakları var.

- This plant has some burned leaves.
- This plant has some burnt leaves.

Benim yemek neredeyse ben mutfağa gelmeden yanmış.

My cooking had almost burnt by the time I came to the kitchen.

- Hiçbir bilgisayar yanmış bir kartla çalışmaya devam edemez.
- Bilgisayarların hiçbiri yanmış bir kartla çalışmaya devam edemez.

None of the computers can continue to run with a burnt card.

Ve o ailenin çimenliklerinde yanmış bir haç vardı.

that family had a cross burned on its lawn.

Berbat bir şekilde yanmış pilot hâlâ pilot kabinindeydi.

The badly burnt pilot was still in the cockpit.

O kişi yanmış olur. Yuvarlağın içerisine girinceye kadar tekme atılırdı

that person will be burnt. He was kicked until he got into the circle

- Yanmış bir çocuk ateşten korkar.
- Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer.

A burnt child dreads fire.