Translation of "Yaşamının" in English

0.006 sec.

Examples of using "Yaşamının" in a sentence and their english translations:

Büyükannemin yaşamının son günlerinde

In the last few days of her life,

Meydan, kent yaşamının temelidir.

And a piazza is the beginning of urban life.

Tom yaşamının çoğunu ABD'de geçirdi.

Tom spent most of his life in the United States.

Tom bana yaşamının hikayesini anlattı.

Tom told me the story of his life.

Kıskançlık, Amerikan yaşamının ana gerçeğidir.

Envy is the central fact of American life.

Yaşamının en büyük hatasını yapıyorsun.

You're making the biggest mistake of your life.

Kent yaşamının avantajları ve dezavantajları vardır.

City life has advantages and disadvantages.

Şehir yaşamının gürültüsü beni çok sinirlendiriyor.

The noise of city life annoys me greatly.

Yaşamının son on yılını burada geçirdi.

She spent the last ten years of her life here.

Gelenek, öyleyse, insan yaşamının büyük bir rehberidir.

Custom, then, is the great guide of human life.

Yaşamının geri kalanını onunla geçirmek istiyor musun?

Do you want to spend the rest of your life with her?

Yaşamının geri kalanı boyunca psikolojik sorunlar yaşayacaktır.

will have psychological problems for the rest of his or her life.

O, yaşamının son anlarında bana bir mektup verdi.

He gave me a letter in his last moments of life.

Tom yaşamının en önemli telefon görüşmesini yapmak üzereydi.

Tom was about to make the most important phone call of his life.

Şehir yaşamının hem avantajları hem de dezavantajları vardır.

There are both advantages and disadvantages to city living.

Şehir yaşamının avantajları olduğu gibi, dezavantajları da vardır.

There are both advantages and disadvantages to city living.

Aile yaşamının tadını çıkarmak için işi tamamen bıraktığını gözlemliyorum.

so as not to enjoy these early years of family life, myself included.

Tüm yaşamının ülke yapısına ve çalışmalarının temellerine hızla yansıyan

work began under the leadership of the country and citizens and reflected quickly on the

- Sami, Leyla'nın hayatının bir parçasıdır.
- Sami, Leyla'nın yaşamının bir parçasıdır.

Sami is part of Layla's life.

Hiç kimse onların yaşamının seninkinden daha zor olduğunu söylemek hakkına sahip değildir.

No one has the right to tell you that their life is harder than yours.

- Sami'nin hayatının son birkaç günü cehennem gibiydi.
- Sami'nin yaşamının son birkaç günü cehennem di.

The last few days of Sami's life were hell.