Translation of "Kıskançlık" in English

0.004 sec.

Examples of using "Kıskançlık" in a sentence and their english translations:

- O bir kıskançlık çıkınıydı.
- Kıskançlık abidesiydi.

She was a bundle of jealousy.

Kıskançlık arkadaşlığın düşmanıdır.

Jealousy is an enemy to friendship.

Evde olanlar kıskançlık nesneler.

objects of envy to those at home.

Bunu ona kıskançlık yaptırdı.

Jealousy made him do that.

Kıskançlık olmadan sevgi yoktur.

There's no love without jealousy.

Kıskançlık olmadan aşk olmaz.

Love is never without jealousy.

Kıskançlık insanın hayatını mahvedebilir.

Jealously can destroy people's lives.

Kıskançlık da işlendi bu filmde

jealousy was also covered in this movie

Kıskançlık, Amerikan yaşamının ana gerçeğidir.

Envy is the central fact of American life.

Aşk ve kıskançlık bir aradadır.

Love and jealousy go hand in hand.

Kıskançlık, Tom'un zihnini karartmaya başlıyor.

The jealousy is starting to darken Tom's mind.

Kıskançlık olmayan hiçbir aşk yoktur.

No love without envy.

Kıskançlık yedi ölümcül günahtan biridir.

Envy is one of the seven deadly sins.

Yanni'nin biraz kıskançlık damarı vardı.

Yanni had some jealous bones in his body.

Kıskanç ölür ama kıskançlık asla ölmez.

The envious die, but envy never does.

Başarısı onu kıskançlık hedefi haline getirdi.

Her success made her the target of jealousy.

Kıskanç insanlar ölür ama kıskançlık ölmez.

Jealous people die, but not jealousy.

- Tom kıskançlık krizine girmişti.
- Tom kıskançlıktan çatlıyordu.

Tom was overcome with jealousy.

Kıskanç insanlar ölür ama kıskançlık asla ölmez.

Envious people die, but envy never does.

Kıskançlık tüm insan duygularının en yıkıcı olanlarından biridir.

Jealousy is one of the most destructive of all human emotions.

Kıskançlık ve açgözlülük, cinayetin en yaygın etkenlerinden ikisidir.

Jealousy and greed are two of the most common motivators of murder.

Aşırı kıskançlık beraberinde sahip olma isteği ve güvensizlik getirir.

Extreme jealousy also brings with it possessiveness and mistrust,

Aşk kördür ama kıskançlık var olmayan şeyleri bile görebilir.

Love is blind, but jealousy can see even nonexistent things.

Kıskançlık imrenme ile aynı değildir. İkisini karıştırmayın. Bir fark var.

Jealousy is not the same as envy. Do not confuse the two. There is a difference.

Yedi ölümcül günah şunlardır: kibir, kıskançlık, açgözlülük, öfke, şehvet düşkünlüğü, oburluk ve tembellik.

The seven deadly sins are: pride, envy, greed, anger, lust, gluttony and sloth.

Tom'un Mary'ye olan yoğun ilgisi, bende şiddetli bir kıskançlık hissi uyandırdı. Ama belli etmedim.

Tom's strong interest in Mary provoked my jealousy. But I managed to conceal it.