Translation of "Hatasını" in English

0.005 sec.

Examples of using "Hatasını" in a sentence and their english translations:

Hatasını ayıplamalı.

He should reflect on his failure.

Arkadaşınızın hatasını bulmayın.

Don't find fault with your friend.

Ona hatasını kanıtladım.

I proved her wrong.

- Tom'un hatasını görmezden geldim.
- Tom'un hatasını göz ardı ettim.

I ignored Tom's mistake.

En sonunda hatasını anladı.

At last, he realized his error.

Kendi hatasını fark etmedi.

He has not realized his own mistake.

O, hatasını kabul etmezdi.

He would not admit his fault.

O, hatasını fark eder.

He recognizes his fault.

O, hatasını kabul etmiyor.

She's not admitting her mistake.

Tom hatasını kabul etti.

Tom acknowledged his mistake.

Onun hatasını işaret ediyorum.

I'm pointing the finger at his mistake.

Ben onun hatasını bağışladım.

I forgave his mistake.

Tom hatasını kabul etmedi.

Tom wouldn't admit his mistake.

Annem onun hatasını affetti.

My mother excused his mistake.

Birbirimizin hatasını bulmaktan vazgeçelim.

Let's stop finding fault with each other.

O, hatasını kabul etti.

- He acknowledged his fault.
- He acknowledged his mistake.
- She acknowledged her mistake.

Başkalarının hatasını görmek kolaydır ama birinin kendi hatasını görmesi zordur.

It is easy to see the fault of others, but it is hard to see one's own.

O, hatasını bizden gizlemeye çalıştı.

She tried to hide her mistake from us.

Hatasını kabul etmeye niyeti yoktu.

He was not about to admit his mistake.

Öğretmen öğrencinin hatasını fark etti.

The teacher took notice of the student's mistake.

Tom henüz hatasını fark etmedi.

Tom hasn't realized his mistake yet.

Tom Mary'nin hatasını fark etti.

Tom noticed Mary's mistake.

Tom hızla hatasını fark etti.

Tom quickly realized his error.

Katip bana hatasını itiraf etti.

The clerk admitted his mistake to me.

Yaşamının en büyük hatasını yapıyorsun.

You're making the biggest mistake of your life.

Hatasını anlaması biraz zaman aldı.

It took some time before he realized his mistake.

Baba, onun hatasını düzeltmeye çalışıyordu.

Father was trying to correct his mistake.

Tom hatasını örtbas etmeye çalıştı.

Tom tried to cover up his mistake.

O her zaman öğretmenin hatasını buluyor.

He is always finding fault with his teacher.

O her zaman insanların hatasını yakalar.

He always tries to trip people up.

Hatasını fark etmeden önce bir gündü.

It was some time before he realized his mistake.

Tom'un hatasını itiraf edecek cesareti yoktu.

Tom didn't have the courage to admit his mistake.

Hayatının en büyük hatasını yapmanı engellemeye çalışıyorum.

I'm trying to stop you from making the biggest mistake of your life.

Akıllı bir insana hatasını göster, sana teşekkür eder. Aptal bir insana hatasını göster, sana hakaret eder.

Show a clever person a mistake and they will thank you. Show a stupid person a mistake and they will insult you.

Az önce hayatımın en büyük hatasını yaptığımı düşünüyorum.

I think I've just made the biggest mistake of my life.

Çok geç olana kadar onun hatasını fark etmemişti.

He hadn't realized his mistake until it was too late.

O, başkasının hatasını bulan türde bir kişi değil.

He's not the kind of person who finds fault with others.

Leyla onun hatasını düzeltmek için hiçbir şey yapmadı.

Layla did nothing to correct his mistake.

Tom, uykulu olduğunda bunu yapmaya çalışma hatasını yaptı.

Tom made the mistake of trying to do that when he was sleepy.

Sen olmasan, onların hatasını ne zaman bulacağımızı Tanrı bilir.

If it weren't for you, God knows when we'd find out about their mistake.

Öyleyse, birisinin hatasını düzeltmekte geç kalmak diye bir şey yoktur.

Well, there's no such thing as being too late to correct one's faults.

Film yıldızı söylediği bütün düşüncesiz şeylerden dolayı hatasını kabul etmekte defalarca zorlandı.

The movie star ate crow many times because of all the thoughtless things she said.