Translation of "Yaşı" in English

0.012 sec.

Examples of using "Yaşı" in a sentence and their english translations:

Müziğin yaşı yoktur.

Music has no age.

Onun yaşı nedir?

- What is his age?
- How old is he?

Öğrenmenin yaşı yoktur.

You're never too old to learn.

Evrenin yaşı nedir?

- How old is the universe?
- What's the age of the universe?

Yaşı çok büyük.

He's so old.

önce kayaçların yaşı belirleniyor

the age of the rocks is determined first

Yaşı düşünülünce genç gözüküyor.

He looks young considering his age.

Resmin yaşı henüz belirlenmedi.

The picture's age has not yet been determined.

Yaşı kırk civarı olmalı.

He must be forty or so.

Yaşı kırkın altında olabilir.

He may be under forty.

Yaşı kırktan küçük olabilir.

She may be under forty.

Yaşı 85 olan hastaların yarısının

and more than half of patients over 85,

Onun yaşı hakkında yalan söyledi.

He lied about his age.

Kurunun yanında yaşı da yakmamalısın.

You shouldn't throw out the baby with the bath water.

Mary yaşı hakkında yalan söyledi.

Mary lied about her age.

İçmek için yaşı çok küçük.

He's too young to drink.

Tom yaşı hakkında yalan söylüyor.

Tom is lying about his age.

Bu ağacın yaşı yüzden fazla.

- This tree is more than a century old.
- This tree is more than a hundred years old.

Şirketimizde emeklilik yaşı 60'tır.

At our company, the retirement age is 60.

Kurunun yanında yaşı da yakma.

Don't throw the baby out with the bathwater.

Onun yaşı yüz yıldan fazla.

It's more than a hundred years old.

Yaşı benden çok büyük değil.

He isn't much older than me.

Bence Tom'un yaşı otuza yakındır.

I'd say Tom is pushing thirty.

Tom yaşı hakkında yalan söyledi.

Tom lied about his age.

Piyanonun tuşları yaşı nedeniyle sararmış.

The keys of the piano are yellow due to age.

Neden yaşı hakkında yalan söyledi?

Why did she lie about her age?

Dedemin yaşı benim beş katım.

My grandfather is five times as old as I am.

O, yaşı hakkında yalan söylüyor.

She is lying about her age.

Annem yaşı için genç görünür.

My mother appears young for her age.

Yaşı senin kadar büyük değil.

He is not as old as you.

Yaşı en az kırk olmalı.

He must be at least forty years old.

Adamın IQ seviyesi ile yaşı eşit

Man's IQ level equals age

Yaşı genç olabilir, ama güvenilir biri.

He might be young but he's trustworthy.

Öğrencilerin yaşı 18 ile 25 aralığındadır.

The students range in age from 18 to 25.

Bu heykelin yaşı iki binden fazladır.

This sculpture is more than two thousand years old.

Yaşı ne olursa olsun, çocuk çocuktur.

No matter the age, a child is a child.

Onun yaşı iş için onu nitelendirir.

Her age qualifies her for the job.

Neden Tom yaşı hakkında yalan söyledi?

Why did Tom lie about his age?

Tom yaşı hakkında yalan söylüyor mu?

Is Tom lying about his age?

Çocuğun yaşı nedeniyle izin vermek zorundasın.

You have to allow for the boy's age.

Avustralya'da yasal evlilik yaşı 18'dir.

The legal age for marriage in Australia is 18.

Tom'un yaşı Mary'nin yaşının iki katıdır

Tom is twice Mary's age, isn't he?

Yaşı konusunda çoğu zaman yalan söyler.

He often lies about his age.

İlerleyen yaşı onun görme yeteneğini etkilemeye başlıyor.

His old age is beginning to affect his eyesight.

Büyükbaba kendi yaşı için hâlâ çok aktif.

Grandfather is still very active for his age.

Tom yaşı hakkında niye yalan söylesin ki?

Why would Tom lie about his age?

Tom yaşı hakkında sık sık yalan söyler.

Tom often lies about his age.

Tom'un yaşı hâlâ içki içemeyecek kadar küçük.

Tom is still too young to drink.

Evden dışarı çıkma saatlerime karışılacak yaşı geçtim.

I'm old enough to not have a curfew.

- Tom benim iki katım kadar yaşlı.
- Tom'un yaşı benim iki katım.
- Tom'un yaşı benimkinin iki katı.

- Tom is twice as old as me.
- Tom is twice as old as I am.

- O, yaklaşık kırk olmalı.
- Yaşı kırka yakın olmalı.

He must be nearly forty.

Onun ilerlemiş yaşı onun bir iş bulmasını engelliyor.

His advanced age prevents him from getting a job.

Yaşı 60'ın üstünde olduğu için hızlı koşamadı.

He was unable to run fast as he was over 60.

Tom kulübe girebilmek için yaşı hakkında yalan söyledi.

Tom lied about his age to get into the club.

- Ondan büyük.
- Yaşı ondan büyük.
- Ondan daha yaşlı.

He's older than her.

- Benden büyük.
- Benden daha yaşlı.
- Yaşı benden büyük.

He is older than I am.

Yaşı ne olursa olsun, herkes iş için başvuruda bulunabilir.

Regardless of age, everybody can apply for it.

Normalde şempanzelerin ilk çocuk doğurma yaşı 13, insanlarınsa 19.

Chimpanzees normally have their first child at age 13, humans at age 19.

- Tom'un yaşı bizden çok büyük.
- Tom bizden epey yaşlı.

Tom is a lot older than us.

- Yaşı benim kadar küçük değil.
- Benim kadar genç değil.

She is not as young as I am.

Ve yaşı ilerledikçe bunu daha da çok yapmak istiyor gibi.

And as he gets older, he seems to want to do it more and more.

- O kırk ya da yaklaşık olmalı.
- Yaşı kırkın üstünde olmalı.

She must be forty or so.

- Öğrenmenin yaşı yoktur.
- Hiç kimse öğrenmek için çok yaşlı değildir.

- No one is too old to learn.
- Nobody is too old to learn.

- Tom yaşına göre iyi yüzer.
- Tom yaşı için iyi yüzer.

Tom swims well for his age.

- Bina kaç yıllık?
- Binanın yaşı kaç?
- Bina ne kadar eski?

How old is the building?

Bu, yalnızca üç kişiden birine yol açtı. çalışma yaşı öyle yapıyor.

This has led to only one in three people of working age do so.

Bunu temizlemek bir sürü zaman, kan, ter ve göz yaşı aldı.

It took a lot of time, blood, sweat and tears to clean it.

- Tom yaşlandıkça iyice kafayı yedi.
- Yaşı ilerledikçe Tom, iyice kafayı sıyırdı.

In his old age, Tom completely lost his mind.

Ayrı ayrı sayfalara, en iyi arkadaşınızı anlatın; yaşı, nerede yaşadığı, işi gibi...

On a separate sheet of paper, describe your best friend: age, where he or she lives, his or her job, etc.

- En yaşlısı kaç yaşında?
- En büyüğü kaç yaşında?
- En büyüklerinin yaşı kaç?

How old is the oldest one?

- Sami'nin İslam'a ilgisi büyüdükçe arttı.
- Yaşı ilerledikçe Sami'nin İslam'a olan ilgisi arttı.

As Sami grew older, he became interested in Islam.

- Tom canının istediğini yapabilecek yaşta.
- Tom'un yaşı ne istiyorsa yapabilecek kadar büyük.

Tom is old enough to do whatever he wants.

- Kanun, yaşı küçük olanların sigara içmesini yasaklıyor.
- Kanun, reşit olmayanların sigara içmesini yasaklıyor.

The law prohibits minors from smoking.

- Tom içki içmek için yeterince yaşlı mı?
- Tom'un yaşı içki içebilecek kadar büyük mü?

Is Tom old enough to drink?

- Herhangi bir çağa geri gidebilsen, hangi çağı seçersin?
- Herhangi bir yaşa geri gidebilsen, hangi yaşı seçersin?

If you could go back to any age, what age would you choose?

Tom yaşı hakkında yalan söyledi, bu yüzden Mary onun gerçekten olduğundan çok daha yaşlı olduğunu düşündü.

Tom lied about his age, so Mary thought he was much older than he really was.

- Tom buradaki herkesten daha yaşlı.
- Tom buradaki herkesten daha büyük.
- Tom'un yaşı buradakilerin hepsinden daha büyük.

Tom is older than anyone else here.

- Yaşı yüksek olanların koronadan ölme ihtimali daha yüksek.
- Yaşlıların korona virüsünden dolayı hayatlarını kaybetme ihtimalleri daha fazla.

Elderly people are more likely to die from the coronavirus.

- Tom senin akranın, değil mi?
- Tom sen yaşlarda, değil mi?
- Tom seninle yaşıt sayılır, değil mi?
- Tom'un yaşı sana yakın, değil mi?

Tom is about your age, isn't he?