Translation of "Yağarken" in English

0.005 sec.

Examples of using "Yağarken" in a sentence and their english translations:

Kar yağarken bundan hoşlanıyorum.

I like it when it's snowing.

Yağmur yağarken dışarı çıkmayı sevmem.

I don't like to go outside when it's raining.

Yağmur yağarken bunu yapmayı sevmiyorum.

- I don't like doing that when it's raining.
- I don't like to do that when it's raining.

Ama böyle kar yağarken akıllı davranmalısınız.

But when it's snowing like this, you've gotta be smarter,

Yağmur yağarken bu caddeyi geçmekten kaçının.

- Avoid crossing this street when it is raining.
- Avoid crossing this street when it's raining.

Yağmur yağarken işe araba ile gitmekten nefret ediyorum.

I hate driving to work when it's raining.

Yağmur yağarken ıslanmak istemiyorsan sana bir şemsiye gerekir.

You need an umbrella when it's raining if you don't want to get wet.

- Yağmur yağarken dışarı çıkmayı sevmem.
- Yağmur yağıyorken dışarı çıkmayı sevmem.

I don't like to go outside when it's raining.

- Güneş parlarken ot kurut.
- Su akarken testini doldur.
- Yağmur yağarken küpünü doldur.

Make hay while the sun shines.

Her zaman yağmur yağarken yürümeyi sevmişimdir, çünkü kimse benim ağladığımı yağmurda göremez.

I always like walking in the rain, so no one can see me crying.