Translation of "Hoşlanıyorum" in English

0.007 sec.

Examples of using "Hoşlanıyorum" in a sentence and their english translations:

- Senden hoşlanıyorum.
- Ben senden hoşlanıyorum.

I like you.

Güneşten hoşlanıyorum.

I like the sun.

Gelinciklerden hoşlanıyorum.

I like stoats.

Eğlenmekten hoşlanıyorum.

I do like to have fun.

- Sahile gitmekten hoşlanıyorum.
- Plaja gitmekten hoşlanıyorum.

I like going to the beach.

Şarkı söylemekten hoşlanıyorum.

I like to sing songs.

Sanırım senden hoşlanıyorum.

I think I like you.

Seninle yaşamaktan hoşlanıyorum.

I love living with you.

Seninle olmaktan hoşlanıyorum.

I enjoy being with you.

Pop müzikten hoşlanıyorum.

I like pop music.

Tom'un arkadaşlığından hoşlanıyorum.

I enjoy Tom's company.

Ondan biraz hoşlanıyorum.

I kind of like it.

İki kızdan hoşlanıyorum.

I like two girls.

İki adamdan hoşlanıyorum.

I like two guys.

Gerçekten Tom'dan hoşlanıyorum.

I really like Tom.

Gerçekten gözlerinden hoşlanıyorum.

I really like your eyes.

Hokey izlemekten hoşlanıyorum.

I like watching hockey.

Gerçekten bundan hoşlanıyorum.

I really do enjoy it.

Kuşları gözlemlemekten hoşlanıyorum.

I like to observe birds.

Bekar olmaktan hoşlanıyorum.

I like being single.

Meydan okumaktan hoşlanıyorum.

I enjoy the challenge.

Doğal olmaktan hoşlanıyorum.

I like to be spontaneous.

Ondan gerçekten hoşlanıyorum!

I really like him!

Vergi ödemekten hoşlanıyorum.

I like paying taxes.

Bu sezondan hoşlanıyorum.

I like this season.

Tom'dan oldukça hoşlanıyorum.

I rather like Tom.

Gerçekten yüzmekten hoşlanıyorum.

I really enjoy swimming.

Sörf yapmaktan hoşlanıyorum.

I like surfing.

Tom'la takılmaktan hoşlanıyorum.

I like hanging out with Tom.

Sünnet derimden hoşlanıyorum.

I like my foreskin.

Boston'da yaşamaktan hoşlanıyorum.

I like living in Boston.

Fransızca okumaktan hoşlanıyorum.

I enjoy studying French.

Boston'a gitmekten hoşlanıyorum.

- I enjoy going to Boston.
- I like going to Boston.

Boston'da olmaktan hoşlanıyorum.

I like being in Boston.

Ben koşmaktan hoşlanıyorum.

- I like to run.
- I like running.
- I enjoy running.

Galce konuşmaktan hoşlanıyorum.

I like speaking Welsh.

Tatillerimi Almanya'da geçirmekten hoşlanıyorum.

I like to spend my holidays in Germany.

Ben gerçekten ondan hoşlanıyorum.

I really like her.

Seninle yemek yemekten hoşlanıyorum.

I enjoy eating with you.

- Saçından hoşlanıyorum.
- Saçını seviyorum.

I like your hair.

Ben fotoğraf çekmekten hoşlanıyorum.

I enjoy taking pictures.

Ben de senden hoşlanıyorum.

I like you, too.

Tom'la birlikte olmaktan hoşlanıyorum.

I like being with Tom.

Buradaki dostça atmosferden hoşlanıyorum.

I like the friendly atmosphere here.

Senden az çok hoşlanıyorum.

I kind of like you.

Kar yağarken bundan hoşlanıyorum.

I like it when it's snowing.

Onunla birlikte olmaktan hoşlanıyorum.

I enjoy being with her.

Arkadaşlarımla vakit geçirmekten hoşlanıyorum.

I like spending time with my friends.

Senin gülme tarzından hoşlanıyorum.

- I like the way you smile.
- I like your way of smiling.

Yalnız olmaktan gerçekten hoşlanıyorum.

I really like being alone.

Ben öğretmen olmaktan hoşlanıyorum.

I like being a teacher.

Tek başıma yürümekten hoşlanıyorum.

I like walking by myself.

Ben onu dinlemekten hoşlanıyorum.

I like listening to him.

Ondan bu yüzden hoşlanıyorum.

That's why I like her.

Tom'la çalgı çalmaktan hoşlanıyorum.

I like to play music with Tom.

Ben gerçekten bundan hoşlanıyorum.

- I like it a lot.
- I'm really enjoying it.

İşleri erken yaptırmaktan hoşlanıyorum.

I like to get things done early.

Bundan hoşlanıyorum. Onu alacağım.

I like this. I'll take it.

Sen garipsin - Senden hoşlanıyorum.

You're weird - I like you.

Senden gerçekten çok hoşlanıyorum.

I like you a whole lot.

- Güneşi seviyorum.
- Güneşten hoşlanıyorum.

- I love the sun.
- I like the sun.
- I love the Sun.

Tom'u huzursuz etmekten hoşlanıyorum.

I like to annoy Tom.

Cümlelerinizi tercüme etmekten hoşlanıyorum.

I like to translate your sentences.

Tom'la zaman geçirmekten hoşlanıyorum.

I like spending time with Tom.

Alman schlager müziğinden hoşlanıyorum.

I like German schlager music.

Arkadaşlarımla zaman geçirmekten hoşlanıyorum.

I like spending time with my friends.

Burada olmaktan gerçekten hoşlanıyorum.

- I really like being here.
- I love being here.

- Stalin'den hoşlanıyorum.
- Stalin'i beğeniyorum.

I like Stalin.

Hala Esperanto dilinde yazmaktan hoşlanıyorum.

I still like to write in Esperanto.

Kedi yavrularından gerçekten çok hoşlanıyorum.

- I like kittens a lot.
- I really like kittens.

Ben Çince ve Japoncadan hoşlanıyorum.

I like Chinese and Japanese.

Ben aslında modern sanattan hoşlanıyorum.

I actually like modern art.

O uyurken onu izlemekten hoşlanıyorum.

I do like watching him when he is asleep.

Ben hâlâ gerçekten ondan hoşlanıyorum.

I still really like it.

Ben aslında gerçekten bundan hoşlanıyorum.

I actually really like it.

Gerçekten minyatür golf oynamaktan hoşlanıyorum.

- I really enjoy playing putt-putt golf.
- I really enjoy playing putt-putt.
- I really enjoy playing miniature golf.

Suluboya ile resim yapmaktan hoşlanıyorum.

I like to paint with water colors.

Tom'un bestelediği müzik türünden hoşlanıyorum.

I like the kind of music Tom composes.

Ben uzun hafta sonlarından hoşlanıyorum.

I like long weekends.

Ben gerçekten bu şeyden hoşlanıyorum.

I really enjoy this stuff.

Ondan hoşlanıyorum ama onu sevmiyorum.

I like it, but I don't love it.

Tuhaf birisin ama senden hoşlanıyorum.

You're a weird one, but I like you.

- Ondan keyif alırım.
- Bundan hoşlanıyorum.

I enjoy that.

Senden hoşlanıyorum, ama seni sevmiyorum.

I like you, but I don't love you.

Tom'la çalışmaktan gerçekten çok hoşlanıyorum.

I really enjoy working with Tom.

Bu tür müzikten gerçekten hoşlanıyorum.

I really like this kind of music.

Tom'dan hoşlanıyorum, ama onu sevmiyorum.

I like Tom, but I don't love him.

- Alex Marcelo'dan hoşlanıyorum.
- Alex Marcelo'yu beğeniyorum.

I like Alex Marcelo.

Bundan her seferinde daha çok hoşlanıyorum.

I enjoy it more each time.

- Ondan çok hoşlanıyorum.
- Onu çok severim.

- I like it very much.
- I like him very much.
- I like her very much.

Hayır, fakat beyzbol izlemeye gitmekten hoşlanıyorum.

No, but I like going to watch baseball.

- Seninle yaşamaktan hoşlanıyorum.
- Sizinle yaşamayı seviyorum.

I love living with you.