Translation of "Yürüdüğünü" in English

0.004 sec.

Examples of using "Yürüdüğünü" in a sentence and their english translations:

Tom'un merdivende yürüdüğünü duydum.

I heard Tom walking up the steps.

Tom eve yürüdüğünü söyledi.

- Tom said he walked home.
- Tom said that he walked home.

Tesadüfen arkadaşımın uzakta yürüdüğünü gördüm.

It happened that I saw my friend walking in the distance.

O her sabah yürüdüğünü söyledi.

He said that he takes a walk every morning.

Bir yabancının dışarıda yürüdüğünü gördük.

We saw a stranger walking outside.

Tom her gün yürüdüğünü söyledi.

- Tom said he takes a walk every day.
- Tom said that he takes a walk every day.

Onun bordür boyunca yürüdüğünü gördüm.

I saw her walking along the kerb.

Tom bana eve yürüdüğünü söyledi.

- Tom told me he walked home.
- Tom told me that he walked home.

Tom, birinin merdivenlerden yürüdüğünü gördü.

Tom saw someone walking up the stairs.

O, her sabah parkta yürüdüğünü söyledi.

He said that he takes a walk in the park every morning.

Ben onların kol kola yürüdüğünü gördüm.

I saw them walking arm in arm.

Tom Mary'nin arabaya doğru yürüdüğünü gördü.

Tom saw Mary walking towards her car.

Pekinlilerin yavaş yürüdüğünü sonradan fark ettim.

I later realized that Beijing people walk slowly.

Tom tek başına eve yürüdüğünü söyledi.

- Tom said he walked home by himself.
- Tom said that he walked home by himself.

Tom dün üç mil yürüdüğünü söylüyor.

Tom says that he walked three miles yesterday.

Tom, Boston'dan Chicago'ya yürüdüğünü iddia etti.

Tom claimed he walked from Boston to Chicago.

Tom her sabah kahvaltıdan önce yürüdüğünü söyledi.

Tom said that he takes a walk every morning before breakfast.

O, ormanda yürüdüğünü, yabani çiçekler aradığını söyledi.

She said she was walking through the woods, looking for wild flowers.

Onun diğer bir kızla yürüdüğünü görmek onu kıskandırdı.

It made her jealous to see him walking with another girl.

Tom Mary'nin odaya doğru yürüdüğünü gördüğünde yalakalık yaptı.

Tom cringed when he saw Mary walk into the room.

Tom, Mary'nin gerçekten tek başına evine yürüdüğünü söyledi.

Tom said that Mary really did walk home by herself.

Tom, Mary'nin ne sıklıkta bandonun önünde yürüdüğünü merak etti.

Tom wondered how often Mary practiced baton twirling.

Görgü tanıkları bombalamadan hemen sonra Tom'un Park Street'te güneye doğru yürüdüğünü gördüler.

Eye witnesses saw Tom walking south on Park Street just after the bombing.

- Bir şeyin nasıl işlediğini öğrenmeyi severim.
- İşlerin nasıl yürüdüğünü bilmek hoşuma gidiyor.

I like knowing how things work.