Translation of "Teyzesi" in English

0.010 sec.

Examples of using "Teyzesi" in a sentence and their english translations:

- Anne tarafında iki teyzesi var.
- Onun iki teyzesi var.

He has two aunts on his mother's side.

Onun teyzesi genç görünüyor.

His aunt looks young.

Onun teyzesi Avustralya'da yaşıyor.

His aunt lives in Austria.

O, teyzesi tarafından yetiştirildi.

She was brought up by her aunt.

O, teyzesi ile yaşıyordu.

He was living with his aunt.

Fadıl'ın çıpası, teyzesi Leyla'ydı.

Fadil's anchor was his aunt Layla.

O, teyzesi ile kalıyor.

He is staying with his aunt.

Ona teyzesi tarafından eşlik edildi.

He was accompanied by his aunt.

Rita'nın teyzesi dua etmedi mi?

Hasn't Rita's aunt prayed?

Kevin ülkede teyzesi tarafından büyütüldü.

Kevin was brought up by his aunt in the country.

Telefonda onu teyzesi ile konuşturdum.

I made him talk to his aunt on the phone.

Tom'un cezaevinde bir teyzesi var.

Tom has an aunt who is in prison.

Tom, Mary'nin teyzesi ile evlidir.

Tom is married to Mary's aunt.

Tom'un teyzesi benimkinden daha zengin.

Tom's aunt is richer than mine.

Kocamın yaşlı teyzesi diri diri yandı.

My husband's elderly aunt was burned alive,

- Mary Tom'un teyzesi.
- Mary, Tom'un halasıdır.

Mary is Tom's aunt.

Tom, Mary'nin John'un teyzesi olduğunu bilmiyordu.

- Tom didn't know that Mary was John's aunt.
- Tom didn't know Mary was John's aunt.

Bu kızın teyzesi bizim evde çalışıyor.

This girl's aunt works at our place.

Teyzesi gün boyunca onun köpeği ile ilgilenir.

Her aunt takes care of his dog during the day.

Akiko'nun adı Hana olan bir teyzesi var.

Akiko has an aunt whose name is Hana.

Tom'un kaç teyzesi ve amcası olduğunu bilmiyorum.

I don't know how many aunts and uncles Tom has.

Onun teyzesi sık sık Amerika'yı ziyaret ediyordu.

That aunt of his often visited America.

Tom'un teyzesi ve amcasıyla yaşadığını bilmiyor muydun?

Didn't you know Tom lived with his aunt and uncle?

- O, halası ile kalıyor.
- O, teyzesi ile kalıyor.

He is staying with his aunt.

- Onun teyzesi Londra'da yapayalnız.
- Onun halası Londra'da yapayalnız.

His aunt is all alone in London.

Tom teyzesi Mary ve onun lezzetli patates salatasını seviyordu.

Tom loved his aunt Mary and her delicious potato salad.

Teyzesi Lübnanlı bir adamla evlendi ve onunla birlikte Senegal'e gitti.

His aunt married a Lebanese man and went with him to Senegal.

Onun teyzesi bir elma mı yoksa bir muz mu yiyor?

Is his aunt eating an apple or a banana?

- Tom'un Mary isminde bir teyzesi var.
- Tom'un Mary isminde bir halası var.
- Tom'un Mary adında bir teyzesi var.
- Tom'un Mary adında bir halası var.

Tom has an aunt named Mary.

Linda teyzesi Nancy'nin onu ziyaret etmek için geldiğini öğrendiği için aşırı heyecanlıydı.

Linda was wildly excited to learn that her aunt Nancy was coming to visit her.