Translation of "Tartışıyorlar" in English

0.009 sec.

Examples of using "Tartışıyorlar" in a sentence and their english translations:

Tartışıyorlar.

- They are arguing.
- They're arguing.

Onlar sorunu tartışıyorlar.

- They are discussing the problem.
- They're discussing the problem.

Onlar sürekli tartışıyorlar.

They are always at each other's throats.

Komşularımız yine tartışıyorlar.

Our neighbors are arguing again.

Onlar çok tartışıyorlar.

They argue a lot.

Onlar hep tartışıyorlar.

They're always arguing.

Onlar her zaman tartışıyorlar.

- They are always quarreling.
- They're always fighting.

Onlar zam hakkında tartışıyorlar.

They're debating about raises.

Bir sonraki projeyi tartışıyorlar.

They're discussing their next project.

Olmayan bir konuyu tartışıyorlar.

They are debating a nonexistent issue.

Sami ve Leyla tartışıyorlar.

Sami and Layla have been arguing.

Her zaman para konusunda tartışıyorlar.

They are always arguing about money.

Tom ve Mary problemi tartışıyorlar.

Tom and Mary are discussing the problem.

Tom ve Mary hala tartışıyorlar.

Tom and Mary are still arguing.

Tom ve Mary hâlâ tartışıyorlar.

Tom and Mary are still discussing that.

Onlar her zaman toplum önünde tartışıyorlar.

They are always quarrelling in public.

Vatandaşlar belediye binasında sağlık hizmetleri konusunu tartışıyorlar.

Citizens are debating about health care at City Hall.

Tom ve Mary ne kadar süredir tartışıyorlar?

How long have Tom and Mary been arguing?

Tom ve Mary bütün öğleden sonra tartışıyorlar.

Tom and Mary have been arguing all afternoon.

Parti liderleri siyasi reform için bir öneriyi tartışıyorlar.

Party leaders are hammering out a proposal for political reform.

Tom ve Mary para konusunda her zaman tartışıyorlar.

Tom and Mary are always arguing about money.

Diğer bilim adamları onun dinozorların kayboluşu hakkındaki teorisini tartışıyorlar.

Other scientists are debating his theory about the disappearance of dinosaurs.

Tom ve Mary çocuklarını nasıl yetiştirecekleri konusunda her zaman tartışıyorlar.

Tom and Mary are always arguing about how to raise their children.