Translation of "Sıkkın" in English

0.003 sec.

Examples of using "Sıkkın" in a sentence and their english translations:

Sıkkın görünüyor.

He seems to be depressed.

Canın neye sıkkın?

What are you unhappy about?

Hiç canı sıkkın görünmüyordu.

She didn't seem bothered at all.

Sami sıkkın ve huzursuzdu.

Sami was bored and restless.

Tom'un bunun tarafından canı sıkkın.

Tom is bothered by that.

Tom bana biraz sıkkın göründü.

Tom seemed to be a little bored.

- Sıkkın olmadıklarını söylediler.
- Sıkılmadıklarını söylediler.

- They said that they weren't bored.
- They said they weren't bored.

Şu an içim çok sıkkın.

I'm pretty depressed right now.

- Çok sıkılmış gibisin.
- Çok sıkkın görünüyorsun.

You look very bored.

Tom, Mary'nin göründüğü kadar sıkkın görünmüyordu.

Tom didn't seem to be as bored as Mary seemed to be.

Canın sıkkın görünüyorsun. Bir şey mi oldu.

You look depressed. Did something happen?

Canım sıkkın ve yapacak hiçbir şeyim yok.

I'm bored and I have nothing to do.

- Bugün biraz keyifsiz hissediyorum.
- Bugün biraz canım sıkkın.

I'm feeling a little blue today.

Tom'un niye canı bu kadar sıkkın, merak ediyorum.

I wonder why Tom is so depressed.