Translation of "Sıkılmış" in English

0.006 sec.

Examples of using "Sıkılmış" in a sentence and their english translations:

- O sıkılmış görünüyor.
- Sıkılmış görünüyor.

He looks bored.

Sıkılmış görünüyorsun.

You look bored.

Tom sıkılmış.

Tom is bored.

Sıkılmış görünüyordun.

You seemed bored.

Seyirci sıkılmış görünüyordu.

The audience appeared bored.

Seyirciler sıkılmış görünüyordu.

The audience looked bored.

O sıkılmış görünüyor.

She looks bored.

Biraz sıkılmış görünüyorsun.

- You're looking a bit bored.
- You look kind of bored.

Tom sıkılmış görünüyor.

Tom seems bored.

O sıkılmış görünüyordu.

She seemed bored.

Tom sıkılmış görünüyordu.

Tom seemed bored.

Onlar sıkılmış görünüyorlar.

They look bored.

Öğrenciler sıkılmış görünüyor.

The students seem bored.

Gerçekten sıkılmış olmalısın.

You must really be bored.

Gerçekten sıkılmış görünüyorsun.

You look really bored.

Sen sıkılmış görünüyorsun.

You seem to be bored.

Tom sıkılmış olabilir.

- Tom may be bored.
- Tom might be bored.

Tamamen sıkılmış görünüyorsun.

You look totally bored.

Tom sıkılmış olmalı.

- Tom must've been bored.
- Tom must have been bored.

Sen sıkılmış olmalısın.

You must be bored.

Tom sıkılmış görünmüyordu.

- Tom didn't seem to be bored.
- Tom didn't seem bored.

Tom sıkılmış gibi görünüyordu.

Tom looked like he was bored.

Tom sıkılmış gibi görünüyor.

Tom seems to be bored.

Tom biraz sıkılmış görünüyor.

Tom looks kind of bored.

Tom çok sıkılmış görünüyor.

Tom looks bored to death.

Tom gerçekten sıkılmış görünüyor.

Tom looks really bored.

Çok sıkılmış görünmemeye çalış.

Try not to look so bored.

Ben sıkılmış ve yalnızdım.

I was bored and lonely.

Tom çok sıkılmış olmalı.

Tom must be bored half to death.

Tom tamamen sıkılmış görünüyor.

Tom looks totally bored.

Tom sıkılmış göründüğümü söyledi.

Tom said that I look bored.

Odadaki herkes sıkılmış görünüyordu.

Everyone in the room looked bored.

Tom biraz sıkılmış görünüyordu.

Tom seemed a little bored.

Tom canı sıkılmış görünüyordu.

Tom seemed to be bored.

Sen hâlâ sıkılmış mısın?

Are you still bored?

Tom muhtemelen sıkılmış olacak.

Tom will probably be bored.

Tom kadar sıkılmış görünmüyorsun.

You don't seem to be as bored as Tom is.

- Tom hiç sıkılmış gibi görünmedi.
- Tom hiç sıkılmış gibi görünmüyordu.

Tom didn't seem bothered at all.

Mary oyundan sıkılmış gibi görünüyor.

Mary seems to be bored with the game.

Tom Mary kadar sıkılmış görünmüyordu.

Tom didn't look as bored as Mary.

Tom son derece sıkılmış görünüyor.

Tom looks exceptionally bored.

Biz sevişiyorken o sıkılmış görünüyordu.

She looked bored while we were making love.

Tom'un, biraz canı sıkılmış gözüküyor.

Tom seems a little annoyed.

Tom Mary'nin sıkılmış olduğunu düşünmüyor.

Tom doesn't think Mary is bored.

Tom Mary'nin sıkılmış olmadığını söyledi.

- Tom said Mary isn't bored.
- Tom said that Mary isn't bored.

Tom Mary'nin sıkılmış olduğunu düşünüyor.

- Tom thinks Mary is bored.
- Tom thinks that Mary is bored.

Tom Mary'nin sıkılmış olduğunu söyledi.

- Tom said Mary is bored.
- Tom said that Mary is bored.

Tom benim için sıkılmış görünmüyordu.

Tom didn't seem bored to me.

Tom Mary'nin sıkılmış görünmediğini söyledi.

Tom said that Mary didn't look bored.

Sence Tom sıkılmış olabilir mi?

- Do you think Tom could be bored?
- Do you think that Tom could be bored?

Tom'un sıkılmış olabileceğini düşünüyor musun?

- Do you think Tom could be bored?
- Do you think that Tom could be bored?

Boğazı sıkılmış ve ölene kadar dövülmüştü,

She had been strangled, she had been beaten to death

Onlar evli yaşamdan sıkılmış gibi görünüyorlar.

It seems that they're bored of married life.

Sıkılmış bir yumrukla kimsenin elini sıkamazsın.

You can't shake someone's hand with a clenched fist.

Tom sıkılmış bir hâlde oraya oturuverdi.

Tom just sat there looking bored.

Tom sınıfın arkasında oturdu, sıkılmış görünüyordu.

Tom sat in the back of the classroom, looking bored.

Sıkılmış görünüyorsun, bir şey mi oldu?

You look depressed. Did something happen?

Tom ondan biraz sıkılmış gibi görünüyor.

Tom seemed somewhat annoyed by that.

Tom bunların hepsinden sıkılmış gibi görünüyor.

Tom seems to be bored with all of this.

- Çok sıkılmış gibisin.
- Çok sıkkın görünüyorsun.

You look very bored.

Duvarda oturan yaşlı adam sıkılmış görünüyordu.

The old man sitting on the wall looked bored.

Tom her zaman sıkılmış gibi görünüyor.

Tom always seems to be bored.

- Tom çok sıkıldı.
- Tom çok sıkılmış.

Tom is very bored.

Tom, Mary'nin göründüğü kadar sıkılmış görünmüyor.

Tom doesn't seem to be as bored as Mary seems to be.

Tatiller yıl boyunca sıkılmış insanlar için güzeldir.

Vacations are good for people who get bored during the year.

Her şeyden sıkılmış bir profesör bütün öğrencilerini sıkar.

Any professor who is bored by everything bores all of his or her students.

Taze sıkılmış meyve suyu, konsantredeki meyve suyundan daha pahalıdır.

Freshly pressed juice is more expensive than juice from concentrate.

Bir bardak doğal, taze sıkılmış meyve suyu gibi bir şey yok.

There's nothing like a glass of natural, freshly squeezed juice.