Translation of "Sıkıntıda" in English

0.006 sec.

Examples of using "Sıkıntıda" in a sentence and their english translations:

Şirket mali sıkıntıda.

The company is in financial trouble.

- Evliliğin sıkıntılı.
- Evliliğin sıkıntıda.

Your marriage is in trouble.

Sık sık sıkıntıda oluyorum.

I am often in difficulties.

Tom şimdi paraca sıkıntıda.

Tom is now short of money.

Ben her zaman paraca sıkıntıda oluyorum.

I'm always short of money.

- Tom zorda olduğunun farkına vardı.
- Tom sıkıntıda olduğunun farkına vardı.

- Tom realized he was in trouble.
- Tom realized that he was in trouble.

- Tom'un başı dertte.
- Tom hapı yuttu.
- Tom ayvayı yedi.
- Tom'un başı belada.
- Tom zorluk içinde.
- Tom sıkıntıda.

Tom is in hot water.

O parası için sevmediği bir adamla yaşamaya devam ederse, onun umudunu keseceği ve müthiş sıkıntıda olacağı gün gelecektir.

If she continues to live with a man she doesn't love for his money, the day will come when she will despair and be in dire straits.