Translation of "Farkına" in English

0.006 sec.

Examples of using "Farkına" in a sentence and their english translations:

Kazanamıyacağımın farkına vardım.

- I realized I couldn't win.
- I realized that I couldn't win.

Biri farkına varacak.

Someone is going to notice.

Tom farkına varmayacak.

Tom won't find out.

Farkına bile varmadım.

I didn't even realize that.

Sanırım farkına varmamıştır.

She wouldn't have noticed.

Başarısızlığının farkına varmalısın.

You must recognize your failure.

Düşüncelerinin farkına var.

Become aware of your thoughts.

- Ne zaman farkına vardın?
- Ne zaman farkına vardınız?

When did you realize that?

Er geç farkına varacak.

He will notice sooner or later.

Tom sorunun farkına vardı.

Tom realized the problem.

Leyla farkına bile varmadı.

Layla didn't even notice.

Hata yaptığımın farkına varmadım.

- I didn't realize I'd made a mistake.
- I didn't realize that I'd made a mistake.

- Tom zorda olduğunun farkına vardı.
- Tom sıkıntıda olduğunun farkına vardı.

- Tom realized he was in trouble.
- Tom realized that he was in trouble.

Etrafımdaki insanlar da farkına varacak

and people around me will recognize it;

Çok geç olduğunun farkına varmadım.

I didn't realize it was so late.

Tom farkına varmış gibi görünmüyordu.

Tom didn't seem to notice.

Ziyaretçilerin, kendisini aldattığının farkına vardı.

He realized that the visitors had tricked him.

Farkına vardığınız için teşekkür ederim.

Thank you for noticing.

Ve gazeteler zaten bunları farkına varacak.

and the newspapers will recognize it,

İşte o an farkına vardım ki

And that was when it came to me

Bu ön yargılarımın farkına varmak demek.

That means being aware of my own biases.

Bu etkinliklerin yeterli olmadığının farkına varıyorum.

I'm starting to realize that events are not enough.

Ama Roma da bunun farkına varmıştı.

But Rome took notice.

Ben farkına varmadan önce karanlık oldu.

It became dark before I knew it.

O, kapıyı açıncaya kadar soğuğun farkına varmadı.

She hadn't noticed the cold until she opened the door.

Tanıklık etmek için onun isteksizliğinin farkına vardık.

We noticed his reluctance to testify.

Pasif içiciliğin tehlikelerinin daha çok farkına varıyoruz

We are becoming very aware of the dangers of secondhand smoke.

Sağlığınızı kaybedinceye kadar onun değerinin farkına varmazsınız.

- It is not until you have lost your health that you realize its value.
- It isn't until you have lost your health that you realize its value.
- It's not until you have lost your health that you realize its value.

Farkına varan tek kişinin ben olduğumu sanmıyorum.

- I don't think I'm the only one who noticed.
- I don't think that I'm the only one who noticed.

Birkaç kişi farkına varıyor ama o gerçek.

Few people realize it, but it's true.

Farkına vardılar ki uzak, devasa bir gezegen olmalıydı;

They realized that there must be a distant, giant planet

Hay Allah! Farkına vardım ki kimse beni anlayamayacak,

Gosh, I realized no one could understand me, then,

Bu yüzden durumun ciddiyetinin artık farkına varmak gerekiyor

So it is necessary to realize the seriousness of the situation.

Tom, Mary'nin farkına bile varmadan yürüyüp geçti yanından.

Tom walked past Mary without even noticing her.

Tom FBI tarafından manipüle edildiğinin gittikçe farkına vardı.

Tom became increasingly aware that he was being manipulated by the FBI.

Sanırım bir şey eksik olsa Tom farkına varırdı.

- I think Tom would've noticed if anything were missing.
- I think Tom would have noticed if anything were missing.
- I think that Tom would've noticed if anything were missing.

Belki bir gün sen beni özlediğinin farkına varacaksın.

Maybe one day you will realise that you miss me.

Ve kusurlarımızın farkına varmanın bizi güçlendirebilmesi beni çok şaşırtıyor.

and how understanding our flaws can give us back some power.

Bu görsele sizin de aşina olduğunuzun farkına varmanızı sağlayacak

make you aware that you already had this image with you,

Tom fiyat etiketine baktı yeterli parası olmadığının farkına vardı.

Tom looked at the price tag and realized he didn't have enough money.

Evden ayrıldıktan sonra, anahtarın hâlâ evde olduğunun farkına vardım.

After I had left the house, I realized that the key was still in the house.

Yapmanız gereken üçüncü şey bu yeteneği geliştireceğinizin farkına varmak

The third thing you have to do is develop this ability to notice.

Etrafa bakındım, bu konuda konuşmaya başladım ve farkına vardım ki;

And then I looked around, and I started talking about it, and I found out

Farkına varmadığım şey ise, benim trollerin beni bir tür aşıladığı,

But what I didn't realize is that my trolls were inoculating me,

Her geçen gün daha fazla insan sigaranın zararlarının farkına varıyor.

More and more people are becoming aware of the dangers of smoking.

Tom, bir hata yaptığının farkına varmadan önce ne kadar sürer?

- How long will it take before Tom realizes he's made a mistake?
- How long will it take before Tom realizes that he's made a mistake?

- Bunu o zaman fark etmedim.
- Bunun o zaman farkına varmadım.

I didn't realize that at the time.

Mucizeler meydana gelir, sadece biz olayların akışı içerisinde onların farkına varmayız.

Miracles do exist, but we just don't notice them in the flow of events.

Mary akşam yemeği pişirmeye gittiğinde, dolaptaki patateslerinin çimlenmiş olduğunun farkına vardı.

When Mary went to cook dinner, she found that her potatoes had sprouted in the cupboard.

Aslında bize ne kadar çok şey anlattığının bir kere daha farkına varın

once again realize how much you are telling us

Socrates kendi cahilliğimizin farkına varmanın bilgelik yolunda atılmış ilk adım olduğunu söylemiştir.

Socrates said that recognising your own ignorance is the first step towards wisdom.

Her şey bir anda oluverdi - o kadar hızlıydı ki, farkına varacak zamanım olmadı.

The whole thing occurred in a moment—so quickly that I had no time to realize it.

- Seni bu kadar özleyeceğimin hiç farkına varmamıştım.
- Seni bu kadar özleyeceğimi hiç tahmin etmemiştim.

I never realized how much I would miss you.

Doğruyu söylemek gerekirse benim en büyük endişem Tom'un Mary'nin öldürüldüğünün farkına varınca ne yapacağıdır.

To tell you the truth, my biggest worry is what Tom will do if he finds out that Mary has been killed.

Problemin sadece birkaç kötü şirket değil de bütün bir sistem olduğunun farkına varmış durumdayız.

We came to realize that the problem isn't just a few bad corporations but the entire system itself.

Günler haftaları, haftalar ayları kovaladı ve biz ne olduğunun farkına bile varmadan başka bir yıl daha geçmiş oldu.

Days turned into weeks, weeks turned into months and, before we knew it, another year had passed.