Translation of "Söyleyebilirsin" in English

Ne söyleyebilirsin?

What can you say?

Nasıl söyleyebilirsin?

How can you tell?

Gerçeği söyleyebilirsin.

You can tell the truth.

Onu söyleyebilirsin.

You could say that.

Onlara söyleyebilirsin.

You can tell them.

Ona söyleyebilirsin.

You can tell him.

İstediğini söyleyebilirsin.

- You can say whatever you want.
- You can say what you want.

Bize söyleyebilirsin.

You can tell us.

Bana söyleyebilirsin.

You can tell me.

- İngilizcede ne söyleyebilirsin?
- İngilizce olarak ne söyleyebilirsin?

What can you say in English?

Onu nasıl söyleyebilirsin?

How can you say that?

Tom'a kendin söyleyebilirsin.

You can tell Tom yourself.

Ne istersen söyleyebilirsin.

You can say what you like.

Başka ne söyleyebilirsin?

What else can you say?

Evet, elbette söyleyebilirsin.

Yeah, you could say that.

Sanırım bana söyleyebilirsin.

- I think you may as well tell me.
- I think that you may as well tell me.

Ona endişelenmemesini söyleyebilirsin.

You can tell him not to worry.

Evet onu söyleyebilirsin.

Yeah, you could say that.

Bize kendin söyleyebilirsin.

You can tell us yourself.

Onlara kendin söyleyebilirsin.

You can tell them yourself.

Bana kendin söyleyebilirsin.

You can tell me yourself.

Ona kendin söyleyebilirsin.

You can tell him yourself.

Onlara istediğini söyleyebilirsin.

You can tell them what you want.

Ona istediğini söyleyebilirsin.

You can tell him what you want.

Sen Tom'a söyleyebilirsin.

You can tell Tom.

Bize ne söyleyebilirsin?

What can you tell us?

Bana ne söyleyebilirsin?

What can you tell me?

Yarın bana söyleyebilirsin.

You can tell me tomorrow.

Hadi, bana söyleyebilirsin.

Come on, you can tell me.

Tom'a istediğini söyleyebilirsin.

You can tell Tom what you want.

Farkı nasıl söyleyebilirsin?

- How can you tell the difference?
- How can you see the difference?

Tom istediğini söyleyebilirsin.

You can tell Tom whatever you want.

Bir şarkı söyleyebilirsin.

You can sing a song.

Beni sevdiğini söyleyebilirsin.

You could say that you love me.

Bana doğruyu söyleyebilirsin.

You can tell me the truth.

Sanırım onu söyleyebilirsin.

I guess you could say that.

Evet, bunu söyleyebilirsin.

- Yes, you could say that.
- Yes, you could put it that way.

- Ne İstersen söyleyebilirsin.
- Canın ne isterse onu söyleyebilirsin.

You can say whatever you want to.

- Bu konuda bana ne söyleyebilirsin?
- Onun hakkında bana ne söyleyebilirsin?
- Bana onun hakkında ne söyleyebilirsin?

- What can you tell me about it?
- What can you tell me about this?
- What can you tell me about that?

Bana her şeyi söyleyebilirsin.

You can tell me anything.

Bunu benden duyduğunu söyleyebilirsin.

You can quote me on that.

Ah, bunu nasıl söyleyebilirsin?

Aw, how can you say that?

Onu bana nasıl söyleyebilirsin?

How can you say that to me?

İstediğin her şeyi söyleyebilirsin.

You can say whatever you like.

Tom'a endişe etmemesini söyleyebilirsin.

You can tell Tom not to worry.

Pekâlâ bana gerçeği söyleyebilirsin.

You may as well tell me the truth.

Tom'un acı çektiğini söyleyebilirsin.

You could tell that Tom was in pain.

Onlara öyle dediğimi söyleyebilirsin.

You can tell them I said so.

Ona öyle dediğimi söyleyebilirsin.

You can tell him I said so.

Bana başka ne söyleyebilirsin?

What else can you tell me?

Tom'a öyle söylediğimi söyleyebilirsin.

You can tell Tom I said so.

Tom'un eğlenmediğini nasıl söyleyebilirsin?

How could you tell Tom wasn't having fun?

Hamileysen ona kendin söyleyebilirsin.

If you're pregnant, you'll be able to tell him yourself.

Tom'a ne istersen söyleyebilirsin.

- You may tell Tom whatever you like.
- You can tell Tom whatever you like.

Bana söyleyebilirsin. Kimseye anlatmayacağım.

You can tell me. I won't tell anyone.

- Onun hakkında bana ne söyleyebilirsin?
- Bana onun hakkında ne söyleyebilirsin?

- What can you tell me about it?
- What can you tell me about this?
- What can you tell me about that?

Tom'un mutlu olmadığını nasıl söyleyebilirsin?

How can you tell Tom isn't happy?

Benim hakkımda olumlu şeyler söyleyebilirsin.

You might put in a word for me.

Canın ne isterse onu söyleyebilirsin.

You can say whatever you want to.

Nasıl böyle bir saçmalığı söyleyebilirsin?

How can you say such nonsense?

Bunu Tom'a kendin de söyleyebilirsin.

You can say that to Tom yourself.

Bana Tom hakkında ne söyleyebilirsin?

What can you tell me about Tom?

Tom'un yalan söyleyip söylemediğini söyleyebilirsin.

You can always tell if Tom is lying.

Öyle bir şeyi nasıl söyleyebilirsin?

How can you say something like that?

Böyle bir şeyi nasıl söyleyebilirsin?

How can you say such a thing?

Bize onlar hakkında ne söyleyebilirsin?

What can you tell us about them?

Bize onun hakkında ne söyleyebilirsin?

What can you tell us about him?

Bize onunla ilgili ne söyleyebilirsin?

What can you tell us about her?

Bana onlar hakkında ne söyleyebilirsin?

What can you tell me about them?

Bana onun hakkında ne söyleyebilirsin?

What can you tell me about him?

Bize Tom hakkında ne söyleyebilirsin?

What can you tell us about Tom?

Bu konuda bize ne söyleyebilirsin?

What can you tell us about this?

Bunu gerçekten istediğini Tom'a söyleyebilirsin.

You can tell Tom really wants it.

Ayrıntıları bana daha sonra söyleyebilirsin.

You can tell me the details later.

Bize Boston hakkında ne söyleyebilirsin?

What can you tell us about Boston?

Tom'a onu yapmasını nasıl söyleyebilirsin?

How could you tell Tom to do that?

Tom'un ağrısı olduğunu nasıl söyleyebilirsin?

How could you tell Tom was in pain?

Tom'un blöf yaptığını nasıl söyleyebilirsin?

How could you tell Tom was bluffing?

Belki ne olduğunu bana söyleyebilirsin.

Maybe you can tell me what's going on.

Eve gitmek istediğimi nasıl söyleyebilirsin?

How could you tell I wanted to go home?

Tom'un işini sevmediğini nasıl söyleyebilirsin?

How could you tell Tom didn't like his job?

Nasıl böyle bir şey söyleyebilirsin?

How could you say such a thing?

İstediğin her şeyi Tom'a söyleyebilirsin.

You can tell Tom what you want.

Askerlerimizin boşuna öldüğünü nasıl söyleyebilirsin?

How can you say that our soldiers died in vain?

Bu konuda bana ne söyleyebilirsin?

What can you tell me about this?

Böyle aptalca bir şeyi nasıl söyleyebilirsin?

How can you say such a foolish thing?

- Her ne istiyorsanız söyleyebilirsiniz.
- İstediğini söyleyebilirsin.

You can say whatever you want.

Sen gerçekten başka her şeyi söyleyebilirsin.

You may say anything but the truth.

Tom'a istediğin herhangi bir şeyi söyleyebilirsin.

You can tell Tom anything you want.