Translation of "Söyleyebileceğini" in English

Bize söyleyebileceğini umuyorduk.

We were hoping you could tell us.

Bunu söyleyebileceğini ummuştum.

I had hoped you might say that.

Onu nasıl söyleyebileceğini anlamıyorum.

I don't understand how you can say that.

O, şarkı söyleyebileceğini düşünür.

She thinks that she can sing.

Hazır olmadığımı söyleyebileceğini düşündüm.

- I thought you could tell I wasn't ready.
- I thought that you could tell I wasn't ready.

Tom şarkı söyleyebileceğini düşünüyor.

- Tom thinks he can sing.
- Tom thinks that he can sing.

Tom'un bize ne söyleyebileceğini görelim.

Let's see what Tom can tell us.

O bana söyleyebileceğini umduğum şey.

That's what I was hoping you could tell me.

Bize cevabı kimin söyleyebileceğini düşünüyorsun?

Who do you think can tell us the answer?

Tom Mary'nin yalan söyleyebileceğini söyledi.

- Tom said Mary might lie.
- Tom said that Mary might lie.

Tom'un nerede olduğunu bana söyleyebileceğini umuyordum.

I was hoping you might be able to tell me where Tom is.

Onu nerede bulacağımızı bize söyleyebileceğini düşünüyoruz.

We think you can tell us where to find him.

Bilmem gereken şeyi bana söyleyebileceğini düşündüm.

- I thought that you could tell me what I needed to know.
- I thought you could tell me what I needed to know.

Bana Tom'un nerede olduğunu söyleyebileceğini umuyordum.

I was hoping you could tell me where Tom is.

Bunu nasıl yapacağımı bana söyleyebileceğini umuyordum.

I was hoping you could tell me how to do this.

Bunu nasıl yapacağını bize söyleyebileceğini umuyorduk.

We were hoping you might tell us how to do this.

Bunu nasıl yapacağımı bana söyleyebileceğini düşündüm.

- I thought you might be able to tell me how to do this.
- I thought that you might be able to tell me how to do this.

Bilmek istediğim şeyi bana söyleyebileceğini düşündüm.

- I thought you might be able to tell me what I want to know.
- I thought that you might be able to tell me what I want to know.

Tom Mary yalan söylerken söyleyebileceğini düşünüyor.

- Tom thinks he can tell when Mary is lying.
- Tom thinks that he can tell when Mary is lying.

Ne bilmem gerektiğini belki bana söyleyebileceğini düşündüm.

- I thought maybe you could tell me what I need to know.
- I thought that maybe you could tell me what I need to know.

Birçok insanın aylığından tatmin olduğunu söyleyebileceğini sanmıyorum.

- I don't think many people can say they are satisfied with their salary.
- I don't think that many people can say they're satisfied with their salary.
- I don't think that many people can say they are satisfied with their salary.
- I don't think many people can say they're satisfied with their salary.

Tom'un Mary kadar iyi şarkı söyleyebileceğini sanmıyorum.

I don't think Tom will ever be able to sing as well as Mary.

Tom'un bizim için birkaç şarkı söyleyebileceğini düşündüm.

- I thought Tom might sing a couple of songs for us.
- I thought that Tom might sing a couple of songs for us.

Bizim için şarkı söyleyebileceğini düşünüyor musun sen?

Do you think you could sing for us?

Tom, Mary'nin oldukça iyi şarkı söyleyebileceğini söylüyor.

Tom says Mary can sing quite well.

Bana herhangi bir şey söyleyebileceğini biliyorsun, değil mi?

- You know you can tell me anything, right?
- You know that you can tell me anything, right?

Gerçekten Tom'dan daha iyi şarkı söyleyebileceğini mi düşünüyorsun?

Do you really think you can sing better than Tom?

Tom Mary'nin ona önemli bir şey söyleyebileceğini fark etti.

Tom realized Mary might be telling him something important.

Gerçekten sen Tom'dan daha iyi şarkı söyleyebileceğini mi düşünüyorsun?

Do you think you can really sing better than Tom?

Tom'un bize onu nasıl yapacağını söyleyebileceğini sana düşündüren ne?

What makes you think Tom would be able to tell us how to do that?

Tom, o ve Mary'nin birlikte şarkı söyleyebileceğini umduğunu söyledi.

- Tom said he was hoping he and Mary could sing together.
- Tom said that he was hoping he and Mary could sing together.
- Tom said that he was hoping that he and Mary could sing together.