Translation of "Olmadığımı" in English

0.017 sec.

Examples of using "Olmadığımı" in a sentence and their english translations:

Yalnız olmadığımı hatırlatıyor.

has reminded me that I'm not alone.

Yalnız olmadığımı gördüm,

I realized that I wasn't alone,

Deli olmadığımı biliyordum.

I knew I wasn't crazy.

İlginç olmadığımı sanmıyorum.

- I don't think I'm uninteresting.
- I don't think that I'm uninteresting.

Yaratıcı olmadığımı sanmıyorum.

- I don't think I'm unimaginative.
- I don't think that I'm unimaginative.

Heybetli olmadığımı umuyorum.

I hope I'm not imposing.

Aç olmadığımı söyledim.

I said I wasn't hungry.

Hazır olmadığımı söyledim.

I said I wasn't ready.

Ciddi olmadığımı söyledi.

I said I wasn't serious.

Emin olmadığımı söylüyorum.

I'm saying I'm not sure.

Yalnız olmadığımı biliyorum.

- I know I'm not alone.
- I know that I'm not alone.

Özgür olmadığımı söylemedim.

I didn't say I wasn't free.

Meşgul olmadığımı söyledim.

I said I wasn't busy.

Hazır olmadığımı biliyorum.

- I know that I'm not ready.
- I know I'm not ready.

- Mükemmel olmadığımı biliyorum.
- Biliyorum, mükemmel değilim.
- Kusursuz olmadığımı biliyorum.

I know I'm not perfect.

Sadece erkek olmadığımı biliyordum.

I just knew I wasn't one.

Sana sarhoş olmadığımı söyledim.

I told you I'm not drunk.

Yeterince açık olmadığımı düşünüyorum.

I think that I wasn't clear enough.

İyimser olmadığımı hemen bilmelisin.

You should know right off I'm not optimistic.

İyimser olmadığımı sana bildirmeliyim.

- I should let you know that I'm not optimistic.
- I should let you know I'm not optimistic.

Tom güvenilir olmadığımı söylüyor.

Tom says I'm not dependable.

Tom'a burada olmadığımı söyle.

- Tell Tom I'm not here.
- Tell Tom that I'm not here.

Çok kilolu olmadığımı düşünüyorum.

I think I'm not too overweight.

Mutlu olmadığımı hiç söylemedim.

I never said I wasn't happy.

Hazır olmadığımı fark ettim.

- I realized I wasn't ready.
- I realized that I wasn't ready.

Gönüllü olmadığımı nasıl biliyorsun?

- How do you know I didn't volunteer?
- How do you know that I didn't volunteer?

İlişkiye hazır olmadığımı düşünüyorum.

- I don't think I'm ready for a relationship.
- I don't think that I'm ready for a relationship.

Tom'a meşgul olmadığımı söyledim.

- I told Tom that I wasn't busy.
- I told Tom I wasn't busy.

Tom'a aç olmadığımı söyledim.

I told Tom that I wasn't hungry.

Tom'a hazır olmadığımı söyledim.

- I told Tom that I wasn't ready.
- I told Tom I wasn't ready.

Tom'a yorgun olmadığımı söyledim.

- I told Tom that I wasn't tired.
- I told Tom I wasn't tired.

Ona içeride olmadığımı söyle.

Tell him I'm not in.

Sana hazır olmadığımı söyledim.

I told you that I wasn't ready.

Sana yorgun olmadığımı söyledim.

I told you that I wasn't tired.

Ben suçlu olmadığımı savundum.

I pleaded not guilty.

Ona hazır olmadığımı söyledim.

I told him that I wasn't ready.

Yeterince iyi olmadığımı biliyorum.

- I know I'm not good enough.
- I know that I'm not good enough.

Ben suçlu olmadığımı söylüyorum.

I say I'm not guilty.

Burada gerekli olmadığımı görebiliyorum.

I can see I'm not needed here.

Meşgul olmadığımı sana söyledim.

I told you I'm not busy.

Onlara yorgun olmadığımı söyledim.

I told them that I wasn't tired.

Ona yorgun olmadığımı söyledim.

I told him that I wasn't tired.

Onlara hazır olmadığımı söyledim.

I told them that I wasn't ready.

Sana meşgul olmadığımı söyledim.

I told you that I wasn't busy.

Onlara meşgul olmadığımı söyledim.

I told them that I wasn't busy.

Ona meşgul olmadığımı söyledim.

I told him that I wasn't busy.

Onlara burada olmadığımı söyle.

Tell them I'm not here.

Ona burada olmadığımı söyle.

Tell him I'm not here.

Hazır olmadığımı söyleyebileceğini düşündüm.

- I thought you could tell I wasn't ready.
- I thought that you could tell I wasn't ready.

Neden mutlu olmadığımı düşünüyorsun?

Why do you think I'm not happy?

Buradan olmadığımı nasıl biliyorsun?

How do you know I'm not from here?

Kanada'lı olmadığımı ne biliyorsun?

- How do you know I'm not Canadian?
- How do you know that I'm not Canadian?

Tom mutlu olmadığımı biliyordu.

Tom knew I wasn't happy.

Tom'a evde olmadığımı söyle.

- Tell Tom I'm not in.
- Tell Tom I'm not home.
- Tell Tom that I'm not at home.

Tom'a aç olmadığımı ilet.

- Tell Tom that I'm not hungry.
- Tell Tom I'm not hungry.

Tom'a aç olmadığımı söyle.

- Tell Tom that I'm not hungry.
- Tell Tom I'm not hungry.

Aptal olmadığımı iddia etmiyorum.

I don't claim not to be a fool.

Tutuklu olup olmadığımı sordu.

I asked if I was under arrest.

Tom, Kanadalı olmadığımı bilmiyor.

- Tom doesn't know that I'm not Canadian.
- Tom doesn't know I'm not Canadian.

Tom ikna olmadığımı biliyordu.

Tom knew that I was unconvinced.

Mutlu olmadığımı kabul ediyorum.

- I admit I wasn't happy.
- I admit that I wasn't happy.

Emin olmadığımı itiraf ediyorum.

- I admit I wasn't sure.
- I admit that I wasn't sure.

Kanadalı olmadığımı nasıl bildin?

How did you know that I'm not Canadian?

Tom'a hazır olmadığımı söyle.

- Tell Tom I'm not ready.
- Tell Tom that I'm not ready.

- Onlara evde olmadığımı söyleyebilir misin?
- Onlara evde olmadığımı söyler misin?

Can you tell them I'm not in?

Kimsenin akıllı olmadığımı düşünmesini istemiyorum.

I don't want anyone to think that I'm not smart.

Gerçekten buraya ait olmadığımı hissediyorum.

I feel that I don't really belong here.

Bana iyi olup olmadığımı sordu.

She asked me whether I was all right.

Onlar orada olmadığımı fark etmediler.

They were not aware that I was not there.

İyi olmadığımı sana kim söyledi?

- Who told you that I wasn't well?
- Who told you I wasn't well?

Ben akademik odaklı olmadığımı düşünüyorum.

I think that I'm not academically oriented.

Tom'un minnettar olmadığımı düşünmesini istemiyorum.

I don't want Tom to think I'm not grateful.

Çinliler benim insan olmadığımı bilmiyorlar.

The Chinese don't know that I'm not human.

Kararından memnun olmadığımı düşünmeni istemem.

- I don't want you to think that I'm not happy with your decision.
- I don't want you to think I'm not happy with your decision.

Ona sahip olmadığımı nasıl biliyorsunuz?

How do you know I don't have it?

Yeterince iyi olup olmadığımı bilmiyorum.

I just don't know if I'm good enough.

Tom aç olup olmadığımı sordu.

- Tom asked me if I were hungry.
- Tom asked me whether I was hungry.

Tom muhtemelen evde olmadığımı düşündü.

Tom probably thought I wasn't at home.

Tom muhtemelen mutlu olmadığımı düşünüyordu.

Tom probably thought I wasn't happy.

Tom muhtemelen meşgul olmadığımı düşünüyordu.

Tom probably thought I wasn't busy.

Ben sana hazır olmadığımı söylemiştim.

- I told you I'm not ready.
- I told you that I wasn't ready.

Mutlu olmadığımı sana ne düşündürüyor?

What makes you think I'm not happy?

"Buralı olmadığımı nasıl biliyorsun?" "Besbelli."

"How do you know I'm not from here?" "It's obvious."

Kaybedecek bir şeyim olmadığımı düşündüm.

- I thought I had nothing to lose.
- I thought that I had nothing to lose.

Şarkı söylemede iyi olmadığımı biliyorum.

- I know I'm not good at singing.
- I know that I'm not good at singing.

Hamile olup olmadığımı görmek istiyorum.

I wanna see if I'm pregnant.

Tom çok zeki olmadığımı söylüyor.

Tom says I'm not too bright.

Tom çok komik olmadığımı söylüyor.

Tom says I'm not very funny.