Translation of "Nefese" in English

- Tom nefes nefese.
- Tom nefes nefese kalmış.

Tom is gasping.

Nefes nefese koştum.

I ran out of breath.

Köpek nefes nefese kalmıştı.

The dog was out of breath.

O, nefes nefese idi.

He was out of breath.

Koşarken nefes nefese kalıyordu.

He was gasping for breath as he ran.

Tom nefes nefese kaldı.

Tom gasped.

Neden nefes nefese kaldın?

Why are you out of breath?

Nefes nefese istasyona vardı.

He arrived at the station out of breath.

Tom nefes nefese bekledi.

Tom waited breathlessly.

Nefes nefese kaldım ve oturdum.

I was out of breath and sat down.

Ben tamamen nefes nefese kaldım.

I am completely out of breath.

O seni nefes nefese bırakır.

He leaves you breathless.

Onların hepsi nefes nefese kaldı.

They all gasped.

Onun nefes nefese kaldığını duydum.

I heard them gasp.

- Nefes nefese kaldım.
- Nefesim kesildi.

I gasped.

- Tom sık sık nefes alıyor.
- Tom nefes nefese.
- Tom nefes nefese kalmış.

Tom is panting.

O koştuğu için nefes nefese kalmıştı.

- He was out of breath. He had been running.
- He was out of breath because he had been running.

Ben nefes nefese sınıfa kadar koştum.

I ran into the classroom out of breath.

Tom hâlâ konuşmak için nefes nefese.

Tom is still too out of breath to speak.

Sami hayatı için nefes nefese kaldı.

Sami was gasping for life.

Yüzücü başını kaldırdı ve nefes nefese kaldı.

The swimmer raised his head and gasped for breath.

Merdivenlerden yukarıya koştuktan sonra nefes nefese kaldım.

I'm out of breath after running up the stairs.

Birini nefes nefese bırakan bazı performanslar vardır.

There are some performances that leave one breathless.

O kadar hızlı koştu ki nefes nefese kaldı.

He ran so fast that he was out of breath.

Tom nefes nefese ve bir molaya ihtiyacı var.

Tom is out of breath and needs to take a break.

O, tepelerde aşağı yukarı yürürken nefes nefese idi.

She was out of breath from walking up and down hills.

Tepeye kadar koştuktan sonra, ben tamamen nefes nefese kaldım.

After running up the hill, I was completely out of breath.

Buraya kadar bütün yolu koştum ve nefes nefese kaldım.

I ran all the way here and I'm out of breath.

- Hızlı hızlı soluyordu.
- Nefes nefese kalmıştı.
- Soluk soluğa kalmıştı.
- Nefes nefeseydi.

She was panting.

- Tom nefes nefeseydi.
- Tom nefes nefese kalmıştı.
- Tom soluk soluğa kalmıştı.

- Tom was panting.
- Tom was out of breath.

- Diana nefesini tuttu.
- Diana zorlukla nefes alıyordu.
- Diana nefes nefese kaldı.

Diana gasped.

- Onlar hızlı hızlı soluyorlardı.
- Nefes nefese kalmışlardı.
- Soluk soluğa kalmışlardı.
- Nefes nefeseydiler.

They were panting.

- Tom hızlı hızlı soluyordu.
- Tom nefes nefeseydi.
- Tom nefes nefese kalmıştı.
- Tom soluk soluğa kalmıştı.

Tom was panting.