Translation of "Mutlak" in English

0.004 sec.

Examples of using "Mutlak" in a sentence and their english translations:

Mutlak gerçek yoktur.

Absolute truth does not exist.

O, mutlak gerçektir.

- That's the absolute truth.
- That is the absolute truth!

Bu mutlak saçmalık.

That's utter nonsense.

Bu mutlak gerçektir.

This is the absolute truth.

Mutlak kulağım var.

I have perfect pitch.

Zaman mutlak değildir.

Time is not absolute.

Ona mutlak güvenim var.

I have absolute trust in him.

Onun mutlak gücü var.

He has absolute power.

Allah mutlak güce sahiptir.

God is all-powerful.

Mutlak bir sessizlik vardı.

- There was complete silence.
- There was absolute silence.

O mutlak bir felaketti.

It was an utter disaster.

Çevrede mutlak sessizlik egemendi.

In the surroundings reigned absolute silence.

Bu mutlak bir yalandır.

This is an absolute lie.

O mutlak bir hükümdardır.

He is an absolute monarch.

Tom mutlak bir dürüstlük insanıdır.

Tom is a man of absolute sincerity.

O mutlak bir zaman kaybı.

That's an utter waste of time.

Tüm çalışanlarımdan mutlak sadakat istiyorum.

I require absolute loyalty of my employees.

Senin kararına mutlak güvenim var.

I have absolute confidence in your judgement.

O iş için mutlak sonuçtur.

He's a dead cert for the job.

Tom'un Mary'ye mutlak güveni var.

Tom has absolute trust in Mary.

Tom Mary'ye mutlak gerçeği söyledi.

Tom told Mary the absolute truth.

Ve üretim için mutlak bir küçümseme.

and an absolute disdain for production.

Hayat mutlak bilim değil, bir sanattır.

Life is not an exact science, it is an art.

Diktatör yardımcılarının hepsinin mutlak sadakatine sahipti.

The dictator had the absolute loyalty of all his assistants.

Bir bilgisayar şimdi mutlak bir ihtiyaçtır.

A computer is an absolute necessity now.

Ona mutlak hakikat dışında hiçbir şey söyleme.

Don't tell her anything except the absolute truth.

O tam ve mutlak bir zaman kaybıydı.

It was a complete and utter waste of time.

Facebook'ta mutlak gizlilik bir yanılsamadır. Gerçekte yoktur.

Absolute privacy on Facebook is an illusion. It doesn't exist in reality.

Mutlak sıfır, mümkün olan en düşük sıcaklıktır.

Absolute zero is the lowest possible temperature.

Sadece Allah, kesinlikle mutlak kudret sahibi olabilir.

Only God can safely be omnipotent.

Diktatörün tüm yardımcıları ile ilgili mutlak sadakatı vardı.

The dictator had the absolute loyalty of all his aides.

Bu, Newton'un mutlak hareket olarak gördüğü merkezkaç kuvvetidir.

This is centrifugal force, which Newton viewed as absolute motion.

Vatikan seçilmiş bir kral ile mutlak bir monarşidir.

The Vatican is an absolute monarchy with an elected king.

- Bu adam mutlak bir dahi.
- Bu adam tam bir dahi.

This guy is an absolute genius.

- Sadece Tanrı güvenle her şeye gücü yeter olabilir.
- Sadece Allah, kesinlikle mutlak kudret sahibi olabilir.

Only God can safely be omnipotent.