Translation of "Kasabadaki" in English

Kasabadaki herkesle tanışmıştı.

He was acquainted with everybody in town.

Kasabadaki herkesten daha zengindir.

He is richer than anyone else in the town.

Kasabadaki tüm evler boştu.

All the houses in town were empty.

Kasabadaki çoğu kişi tatilde.

Most of the people in this town are on vacation.

Kasabadaki herkes seni sevmiyor.

Not everyone in town likes you.

Kasabadaki herkes bizi sevmiyor.

Not everyone in town likes us.

Kasabadaki herkes onları sevmiyor.

Not everyone in town likes them.

Kasabadaki herkes beni sevmiyor.

Not everyone in town likes me.

Kasabadaki herkes onu sevmiyor.

Not everyone in town likes him.

Bu kasabadaki insanları seviyorum.

I love the people in this town.

Sami kasabadaki tek Müslüman'dı.

Sami was the only Muslim in town.

Kasabadaki tek Müslüman oydu.

He was the only Muslim in town.

- Mary, kasabadaki en şirin kız.
- Mary, kasabadaki en sevimli kız.

Mary is the cutest girl in town.

Kasabadaki en güzel kızla evleniyorum.

- I am getting married to the most beautiful girl in town.
- I'm getting married to the most beautiful girl in town.

O, kasabadaki en şirin oğlan.

He's the cutest boy in town.

Tom kasabadaki en zengin adam.

Tom is the richest man in town.

Tom kasabadaki en iyi berber.

Tom is the best barber in town.

Bu kasabadaki getto geceleyin tehlikelidir.

The ghetto in this town is dangerous at night.

Kasabadaki herkes onun adını biliyor.

- Everyone in town knows his name.
- Everybody in town knows his name.

Kasabadaki en iyi ev bu.

It's the best house in town.

Bu kasabadaki en kötü oteldir.

This is the worst hotel in town.

Bu kasabadaki ana sanayi nedir?

What is the main industry in this town?

Onlar kasabadaki Ceilidh'e gitmiyorlar mı?

Aren’t they going to the ceilidh in the town?

Kasabadaki herkes buradaymış gibi görünüyor.

It looks like everyone in town is here.

Tom kasabadaki en popüler adam.

Tom is the most popular guy in town.

Sami kasabadaki tek caminin imamıydı.

Sami was the imam of the only mosque in town.

Onun adı kasabadaki herkes tarafından bilinmektedir.

His name is known to everyone in the town.

Kasabadaki her yerde hava karanlık oluyor.

Everywhere in town it's getting dark.

Tom kasabadaki en zengin adamlardan biri.

Tom is one of the richest men in town.

Tom kasabadaki başka birinden daha zengin.

- Tom is richer than anybody else in town.
- Tom is richer than anyone else in town.

Biz kasabadaki en iyi yiyeceğe sahibiz.

We have the best food in town.

Kasabadaki herkes bizim hakkımızda dedikodu yapıyor.

Everyone in town is gossiping about us.

Tom, kasabadaki tüm eğlence yerlerini bilir.

Tom knows all the hot spots in town.

Kasabadaki herkes Tom'un kim olduğunu bilir.

- Everybody in town knows who Tom is.
- Everyone in town knows who Tom is.

Futbol takımımız kasabadaki diğer takımların tümünü yendi.

Our soccer team beat all the other teams in the town.

Bu kasabadaki kadınlar evlerine çiçek koymak isterler.

The women in this town will want flowers to put in their houses.

Kasabadaki insanlar ona yardım etmek için geldi.

People in the town came to help him.

Kasabadaki herkes Sami'nin ölümü karşısında hayrete düşmüştü.

Everyone in town was stunned by Sami's death.

Leyla kasabadaki tek güzel kız olduğunu düşünüyor.

Layla thinks she's the only pretty girl in town.

Tom'un kız kardeşi kasabadaki en güzel kız.

Tom's sister is the prettiest girl in town.

Onlar ona kasabadaki en iyi doktor gözüyle görüyorlardı.

They regarded him as the best doctor in town.

Kasabadaki en eski sinema salonu şu an yıkılıyor.

The oldest movie theater in town is being pulled down now.

Tom, Mary'yi kasabadaki en iyi restoranlardan birine götürdü.

Tom took Mary to one of the best restaurants in town.

- Şehirdeki herkes onu biliyor.
- Kasabadaki herkes o konuda bilgi sahibidir.

Everyone in the town knows about it.

Tom kasabadaki bir vampir kulübünün varlığı hakkında yerel polisi uyarmaya çalıştı.

Tom tried to warn the local police about the existence of a vampire club in the town.

O, yaşlı kadına kasabadaki tüm gürültüye ve ışığa neyin sebep olduğunu sordu.

He asked the old woman what was causing all the noise and light in the town.

Lucy ülkedeki tüm kızların en utangaç ve en güzeli idi ve Caroll kasabadaki bütün erkeklerin en cesur ve soylu olanıydı.

Lucy was the shyest and most beautiful of all the girls in the land, and Caroll was the bravest and noblest of all the boys in the township.