Translation of "Herkesle" in English

Herkesle konuştum.

- I talked to everybody.
- I spoke to everyone.
- I talked to everyone.

Herkesle çalışabilirim.

I can work with anyone.

- Tom herkesle anlaşabilir.
- Tom herkesle geçinebilir.

Tom can get along with anybody.

- Henüz herkesle konuşmadım.
- Herkesle konuşmadım daha.

I haven't yet spoken to everybody.

Herkesle beyzbol oynayalım.

Let's play baseball with everyone.

Herkesle iyi geçindim.

I got along with everybody.

Kasabadaki herkesle tanışmıştı.

He was acquainted with everybody in town.

Herkesle arkadaş olamazsın.

You can't be friends with everybody.

Herkesle buluşmanı istiyorum.

I want you to meet everyone.

Tanıdığı herkesle tartışır.

He quarrels with every person he knows.

Tom herkesle tokalaştı.

Tom shook everybody's hands.

Herkesle konuşmak zorundayım.

I've got to talk to everybody.

Herkesle tanıştınız mı?

Have you met everybody?

O herkesle flörtlü.

She's flirty with everyone.

Herkesle aynı fikirdeyim.

I agree with everyone.

Tom herkesle konuşur.

- Tom talks to everybody.
- Tom talks to everyone.

Ben herkesle geçinirim.

I get along with everyone.

Tom herkesle geçiniyor.

- Tom gets along with everyone.
- Tom gets along with everybody.

Tom herkesle geçindi.

Tom got along with everybody.

Herkesle temas edildi.

Everyone's been contacted.

Ben herkesle arkadaşım.

I'm friends with everybody.

Tom herkesle dost.

Tom is friendly with everyone.

Herkesle nasıl ilgilenebilirim?

- How can I take care of everybody?
- How can I take care of everyone?

Leyla herkesle anlaşırdı.

Layla got along with everybody.

herkesle konuşabilirler, konuşurlar da,

they can and will talk to anyone,

herkesle ortak nokta bulabilirler,

they can find common ground with anyone,

Totoro herkesle arkadaşlık yapar.

Totoro makes friends with everyone.

Ben herkesle iyi geçiniyorum.

I get along with everybody.

Buradaki herkesle tanıştın mı?

Have you met everyone here?

Başka herkesle aynı düşüncedeyim.

I agree with everyone else.

Onlara herkesle konuşmamalarını söyle.

Tell them not to talk to anyone.

Ona herkesle konuşmamasını söyle.

Tell him not to talk to anyone.

O, sınıfındaki herkesle anlaşıyor.

He gets along with everyone in his class.

Bizim herkesle konuşmamız gerekiyor.

We need to talk to everyone.

Tom herkesle alay eder.

Tom makes fun of everybody.

Tom herkesle arkadaş oldu.

Tom made friends with everybody.

Hemen hemen herkesle konuştuk.

We talked with just about everyone.

Herkesle geçinmek için çaba göstermelisin.

You must make an effort to get along with everyone.

Onunla ilgili herkesle bahse girerim.

I'll bet anybody on that.

Tom diğer herkesle birlikte bekliyor.

Tom is waiting with everyone else.

Mary herkesle yatan bir kadındır.

Mary is a promiscuous woman.

Leyla semtteki herkesle flört etti.

Layla flirted with everyone on the ward.

Tom, herkesle iyi geçiniyor gibi görünmüyor.

Tom doesn't seem to get along well with anyone.

Ben her zaman herkesle çalışabileceğimi düşündüm.

I always thought I could work with anyone.

Biz ne olduğu hakkında herkesle konuştuk.

We told everyone about what had happened.

O kadar iyi biriyim ki herkesle geçinebiliyorum,

that I'm so nice and able to get along with anyone,

Tom, ona hakaret eden herkesle bağları koparır.

Tom severs ties with anyone that insults him.

Tom herkesle alay etmekten hoşlanıyor gibi görünüyor.

Tom seems to like to make fun of everybody.

Sanırım ben zaten onun hakkında herkesle konuştum.

- I think I've already spoken to everybody about that.
- I think I've already spoken to everyone about that.
- I think that I've already spoken to everybody about that.
- I think that I've already spoken to everyone about that.

Sınıftaki herkesle iyi geçinmek için daha çok çalışabilirdim.

- I could've tried harder to get along with everyone in the class.
- I could have tried harder to get along with everyone in the class.

John başka herkesle konuşurken Tom Mary ile konuşuyordu.

Tom was talking to Mary while John talked to everybody else.

Sınıftaki herkesle iyi geçinmek için daha çok çalışmalıydım.

- I should've tried harder to get along with everyone in the class.
- I should have tried harder to get along with everyone in the class.

Ben herkesle, her yerde, her zaman kavga ederim.

I'll fight anybody, anywhere, anytime.

Ancak, ana-dil-yok kuralının güzelliğinin herkesle her zaman

But I'd like to point out that the beauty of the no English rule

Gelin alçaltılmış gözlerle ve ona bakan herkesle odaya geldi.

The bride came into the room with lowered eyes and with everyone staring at her.

Sınıftaki herkesle iyi geçinmek için keşke daha çok çalışsaydım.

I wish I had tried harder to get along with everyone in the class.

Tom onun erkek kardeşi hariç Mary'nin ailesinde herkesle iyi geçinir.

Tom gets along well with everyone in Mary's family except her younger brother.

Lütfen başka herkesle iyi geçinmek için elinden geleni yapmaya çalış.

Please try your best to get along with everybody else.

Benim özel yeteneğim, herkesle, her yerde, her zaman arkadaş olmaktır.

My special talent is that I become friends with anybody, anywhere, anytime.

Benim özel yeteneğim, her zaman, her yerde, herkesle bir arkadaşlık kurabilmemdir.

My special talent is that I can form a friendship at any time, anywhere, and with anyone.

Eğer herkesle ve herhangi biriyle arkadaş olursan, çok geçmeden insanlar senin insanları memnun eden biri olduğunu düşünecekler.

If you buddy up to everybody and anybody, pretty soon people will think you're just a people-pleaser.