Translation of "Beni" in Korean

0.018 sec.

Examples of using "Beni" in a sentence and their korean translations:

beni mahvediyordu.

만신창이가 돼버렸습니다.

beni değiştiriyor.

저를 변화시켰습니다.

beni büyüledi.

저는 매료되었어요.

Götür beni

(노래) 나를 데려가요

Beni taşıdı.

로프가 버텨줬네요

Beni kapsadığını hissetmedim.

저는 제가 그 일과 관련이 없다고 생각했습니다.

Beni taşıdı. Pekâlâ.

쇠사슬이 버텨줬네요 자

Bu beni şaşırtıyordu

이 점이 혼란스러웠는데

''Beni öldürürler'' dedim.

"날 죽일텐데." 했더니,

beni ve sizi.

저와 여러분 모두요

Beni yanlış anlamayın.

아니요 오해하지 마세요.

Neden beni anlamadı?

어째서 저를 이해하지 못하겠어요?

Beni şeytanlaştırmaya çalışanlara,

저는 너무나 많은 시간을

Yani bu beni meraklandırdı:

이 사실은 제게 궁금증을 안겼어요.

beni her defasında sarsıyor.

늘 마음이 불편합니다.

Tanrım, beni içine çekiyor.

맙소사, 빨려 들어가네요

Utancın sesi beni azarladı,

수치심의 목소리가 저를 꾸짖었습니다.

Eğer beni internetten izlerseniz

제 코미디를 온라인에서 보실 때, 댓글들을 한번 보세요.

Beni bir yere bırakmadı.

저를 계속 곁에 두었습니다.

Beni başkasıyla mı karıştırıyorlardı?

'나를 다른 사람으로 착각하나?'

Yürüyerek beni görmeye gelirdi,

지팡이를 짚고 굉장히 천천히 들어오셨어요.

Beni çok çeşitli okullara gönderdi.

어머니는 일부러 저를 다양한 학교에 보내셨습니다.

Korkunun beni ele geçirmememesi için

두려움이 절 이기지 않도록

''Beni sevmeye devam edecek mi?''

"그이가 여전히 저를 사랑할 수 있을까요?"

Ve aslan da beni gördü,

사자도 날 봤지.

Ve bu beni çok etkiledi.

마음 속에 남아 항상 힘이 돼줬죠.

Eğer çökerse beni ezip geçecektir.

저게 떨어지면 정면으로 절 후려칠 거예요

Bu beni soğuk zeminden koruyacaktır.

차가운 바닥을 피할 수 있습니다

Bunu kullanabilirsem beni yola indirecektir.

저걸 이용하면 길로 내려갈 수 있습니다

Dünya beni uzaklaştırmadı, yakınına çekti.

세상은 저를 밀쳐내지 않았고 오히려 끌어당겼어요.

Cankurtaran beni fark edip kurtarabilirdi.

인명 구조원은 저를 발견하고 구해줬겠죠.

Hem de beni tanımadıkları hâlde.

싫어하게 됐는지를 이해해보려 노력하는 자리죠.

Ve insanlar beni yalnız bırakacaktı

사람들은 저를 홀로 내버려 두었죠.

Insanlar beni daha çok övdükçe

자유주의자로 평가할수록

Beni enkazdan oldukça uzağa sürüklüyor.

잔해에서 꽤 먼 곳으로 날아가고 있습니다

Fakat Hollywood beni öyle görüyor

하지만 그게 할리우드가 보는 제 모습이었습니다.

Ayrıca beni kabul de edeceklerdir.

존중한다면 저를 받아들일 것입니다.

Beni izole etti ve her zamankinden

그는 저를 고립시켰고

Beni umutsuzluğa sevk eden şey ise

저를 정말 절박하게 만드는 건

beni dinleyen insanlardan, halâ dinliyorlarsa tabii,

제 말을 듣고 있을지도 모르는 사람들이

Biliyordum ki beni yargılamadan dinleyen biri

누군가 편견없이 내 얘기에 귀 기울이는 것만으로

Yok olacağını düşünmek beni dehşete düşürdü.

희미해지고 더럽혀질 수 있단 사실이 끔찍했습니다.

Ama beni hasta edip etmeyeceğini bilmiyorum.

하지만 먹고 탈이 날지도 모르는 일이죠

Ve bu beni soğuk zeminden koruyacaktır.

차가운 바닥을 피할 수 있습니다

Ve bu beni soğuk zeminden koruyacak.

차가운 바닥을 피할 수 있습니다

Bunu kullanabilirsem beni yola kadar indirecektir.

저걸 이용하면 길로 내려갈 수 있습니다

Bu şey beni taşısa iyi olur.

쇠사슬이 잘 버텨야 할 텐데

Ama akıllı seçimleriniz beni hayatta tuttu

당신의 현명한 결정 덕에 저는 살아남았고

Onu kaybetme ihtimali beni panikletmeye başladı.

이를 잃어버릴 수도 있다는 가능성에 겁에 질리기까지 했죠.

Bir anda beni soru yağmuruna tuttular:

예 아니오 질문을 제게 퍼붓기 시작했어요.

Belki bu beni biraz taraflı yapıyor

그 경험으로 제가 편견을 가지고 있을지도 모르겠습니다만,

O düşünülemez şeyi yapmaktan beni alıkoydu

다행히 저는 어처구니없는 일을 저지르지 않게 되었습니다.

Beni bıraktı ve bölmeden çıkmaya çalıştı.

표범은 절 풀어주더니 학교에서 나가려 했어요

Beni neden sadece kadınlar takip ediyor?

어째서 저를 팔로잉한 사람은 전부 여성들 일까요?

Erkeklerin beni takip etmesi çok iyi.

그리고 성별에 따른 규범에 따를 때도 마찬가지 입니다.

2 serseri geldi ve beni buldu.

그때 두 학생이 저를 놀리기 시작했습니다.

Ama bunun beni raydan çıkarmasına izin veremezdim.

하지만 좌절하게 둘 수 없었습니다.

Bu dehşeti her gün yaşamak beni değiştirdi.

매일같이 이런 끔찍한 상황을 보며 전 많이 변했습니다.

beni yasa dışı bir takip listesine aldı.

전 경험을 통해 이 사실을 배웠습니다.

Ve beni en karanlık günlerimde kurtaran stratejilerim.

많이 의지했고 또 저를 구해준 방법들입니다.

Beni o gün olduğum yere getiren teknolojinin

컴퓨터의 발전을 생각해보면

Bir uçurumun 12 metre aşağısındayım. Beni görürsünüz.

약 12m 높이에 매달려 있다 내가 보일 거다

Ancak, ilk kez, bu beni umutsuzlukla doldurmadı.

하지만 이번엔 처음으로 절망감을 느끼지 않았습니다.

Hala düzenli olarak beni acil servise gönderirken?"

주기적으로 응급실에 가야 하는 상황에서 말이죠.

O an beni en çok etkileyen şey,

제게 가장 가슴이 아팠던 건

beni yaşam ve sanatın sınırına iteceğini düşündüm.

그리고 그것은 저를 삶과 예술의 극한으로 밀어붙였어요.

Hele bir de transhümanistlere başlatmayın şimdi beni.

'트랜스휴머니스트'에 대해선 말도 마세요.

Ama çocuk beni şunu söyleyerek ikna etti,

하지만 그 아이는 저를 확신시켜줬어요.

Annemde demans vardı ve beni artık tanıyamıyordu

어머니는 치매가 있으셔서 저를 이제 알아보시지 못하십니다.

Ebeveynlerim apartman inşa edip beni ve kardeşlerimi

부모님은 아파트 한 채를 짓고

Bu ayrıca kişisel olarak beni de ilgilendiriyor

그것은 제게 개인적으로 의미있는 것 이기도 합니다.

ıstakozla benim arama girmek için beni yanaştırdı.

‎저와 바닷가재 사이에 오려고 ‎저를 한쪽으로 몰더라고요

Beni av stratejisinin bir parçası olarak kullandı.

‎사냥 전략에 저를 이용한 거예요

Ve müdür yardımcılarından biri beni kenara çekip

부총책임장 중 한 명이 저를 붙잡고는

Sihre ilgim var çünkü psikoloji beni çok etkiliyor.

제가 마술에 관심 있는 이유는 심리학에 빠져 있기 때문인데요.

Bunların hepsi bir insan olarak beni rahatsız etti.

한 인간으로서 너무도 충격적이었습니다.

O telefon konuşmalarının belirsizliği beni hayal kırıklığına uğrattı.

단체와 통화할 때 뭔가 명확하지 못한 점에 실망했습니다.

Eğer beni o öldürmezse galiba bunu kendim yapacağım.

그 남자가 절 죽이지 않아도, 자살하고 싶어요.

140 kiloluk bir ölüm makinesi. Beni fark etmedi.

거의 140kg에 육박하는 식인 맹수입니다 저를 발견하지 못했어요

Şu anki görev, helikopter beni kurtarmaya gelmeden önce

이제 임무는 낮과 밤 동안 살아남는 겁니다

Böylece bir yere gidemez. Bu beni güvende tutar.

그럼 고정이 되니까 안전장치가 돼주겠죠

Şuna bağlanalım. Dua edin de halat beni taşısın.

이 줄에 연결합니다 줄이 버티길 죽어라 기도합시다

Bana tanı koyulduğundan beri beni bir arada tutan

저는 병을 선고받은 이후부터

Kimse beni yeniden girişin zorlukları hakkında uyarmadığı için

아무도 제게 사회로 돌아오는 것의 어려움을 이야기해 주지 않았기 때문에

Ama Howard beni, kendimi belirsizliğe açmaya teşvik etti,

하지만 하워드는 제게 불확실한 상황을 피하지 말고

Ve ah, gerçek beni tanımanı istedim

오 나는 너가 진짜 나를 알기를 원했어

Gözyaşları uzun zamandır beni bekliyormuş gibi akmaya başladı.

그러자 마치 나 때문에 살아난 양 울음을 떠트렸습니다.

Bir cerrah olarak bu beni çok rahatsız eden

외과의사인 저로서는 신경 쓰이는 세계적 문제예요.

Bir gün YZ "Lütfen beni yeniden başlatma" diyor.

어느 날, AI가 말합니다. "제발 저를 재시작하지 말아주세요."

Bu beni dijital bir işaret fişeği haline getirdi.

저는 인터넷에서 집중포화를 맞았습니다.

Yürüyüş platformunda yer alan konular beni temsil etmiyordu

행진이 제기한 사회적 이슈는 제 생각을 대변하지 않았습니다.

Dünyanın olduğu gibi çalışması beni hep çok büyüledi.

항상 세상이 정확히 어떻게 돌아가는지에 매료되어 있었습니다.

Ve kusurlarımızın farkına varmanın bizi güçlendirebilmesi beni çok şaşırtıyor.

그런 우리의 결점을 어떻게 이용할지에 대해 관심이 있습니다.

Ama bu beni rotamdan sağa ya da sola saptıracaktır.

하지만 내려가면 좌우 어느 쪽이든 우리 진로를 벗어나게 되겠죠

Ama bilmediğim şey, bunlardan birinin beni hasta edip etmeyeceği.

하지만 이걸 먹고 탈이 날지 안 날지는 모르죠

Bu yolun veya hayatın beni nereye götüreceğinden emin değildim.

어떤 일이 생길 거라고는 생각지 못했어요.

Beni en çok etkileyen ise insanların davranışlarını görmek oldu.

그런데 전 오히려 일하는 사람들의 반응이 충격적이었어요.

Bu yüzden cankurtaran beni ne görebilmiş ne de duyabilmişti.

그는 제가 발버둥 치는 것을 보거나 듣지 못했죠.