Translation of "Karşıya" in English

0.011 sec.

Examples of using "Karşıya" in a sentence and their english translations:

Karşıya mı?

Or across?

O, evden çıkartılma tehlikesiyle karşıya karşıya bulunuyor.

He's in danger of being evicted.

Tamam, karşıya geçelim.

Okay, let's got to get across.

Böyle asla karşıya geçemem.

I'm never going to make this across.

Nehri karşıdan karşıya yüzebilirim.

- I am able to swim across the river.
- I'm able to swim across the river.

- Neyle karşı karşıya olduğumuzu bilmem gerekiyor.
- Neyle karşı karşıya olduğumuzu bilmeliyim.

I need to know what we're up against.

Ancak Maddie avludan karşıya geçti,

But Maddie walks across the yard,

Aslında insanoğlunun karşı karşıya kaldığı

In fact, there is fulfillment in striving,

Ve bunun sayesinde karşıya geçebiliyorlar

and thanks to that they can cross

PARTİ ve HÜKÜMET karşı karşıya

PARTY vs GOVERNMENT

Nehir karşıdan karşıya elli yardadır.

The river is fifty yards across.

Nehir karşıdan karşıya 35 metredir.

The river is 35 meters across.

Yoldan karşıya geçerken dikkatli ol.

- You must be careful in crossing the road.
- Be careful when you cross a road.

Tom'la şimdi karşı karşıya gelemem.

I can't face Tom now.

Tom tehlikeyle karşı karşıya geldi.

Tom was exposed to danger.

Çocukları caddeden karşıya geçerken gördüm.

I saw the children walk across the street.

Onlar mali sorunlarla karşı karşıya.

They are facing financial problems.

Tom dereyi karşıdan karşıya yürüdü.

Tom waded across the stream.

Rehineler ölüm ile karşı karşıya.

The hostages are facing death.

O birkaç engelle karşı karşıya.

He is facing several obstacles.

Tom körfezi karşıdan karşıya yüzdü.

Tom swam across the bay.

Ben şampiyonla karşı karşıya geldim.

I faced the champion.

Ben nehri karşıdan karşıya yüzebildim.

I was able to swim across the river.

Karşıya geçen yaşlı bayanı izledim.

I watched the old woman cross the street.

Tom mali sorunlarla karşı karşıya.

Tom is facing financial problems.

Bu konularla karşı karşıya kalmalısınız.

These issues must be confronted.

Hangi zorluklarla karşı karşıya kalabiliriz?

What challenges might we face?

Tom bir ikilemle karşı karşıya.

Tom is faced with a dilemma.

Tom cezai kovuşturmalarla karşı karşıya.

Tom faces criminal charges.

Karşı karşıya olduğumuz sorunların farkındayım.

I'm well aware of the problems we face.

Tom yaya geçidinden karşıya geçti.

- Tom walked across the crosswalk.
- Tom crossed the crosswalk.
- Tom walked across the pedestrian crossing.

Büyük bir zorlukla karşı karşıya.

He is facing a challenge.

- Yoldan karşıya geçerken mesaj yazmak tehlikelidir.
- Karşıdan karşıya geçerken mesaj yazmak tehlikelidir.

Texting while crossing the street is dangerous.

- Tom hiçbir suçlamayla karşı karşıya değildir.
- Tom herhangi bir yaptırımla karşı karşıya değil.

Tom isn't facing any charges.

Türkiye'de artık bu virüsle karşı karşıya.

faced with this virus now in Turkey.

Hiç istenmeyen tabloyla karşı karşıya kalacağız

We will face an unwanted picture

Nehirde karşıdan karşıya feribot seferleri yaparlar.

They run a ferry service across the river.

Yoldan karşıya geçerken arabalara dikkat et.

Look out for cars when you cross the road.

Caddeden karşıya geçerken bir kaza gördüm.

When I was crossing the street, I saw an accident.

Tom bir muamma ile karşı karşıya.

Tom faces a conundrum.

Tom neyle karşı karşıya olduğunu bilmeli.

Tom needs to know what he's up against.

Neyle karşı karşıya olduğunu anlamanı istiyordum.

I wanted you to understand what you're up against.

Öğretmen ve ben karşı karşıya oturduk.

The teacher and I sat down face to face.

Tom zor bir seçimle karşı karşıya.

Tom is faced with a difficult choice.

Tom tahliye edilme tehlikesiyle karşı karşıya.

Tom is in danger of being evicted.

Hiç Tom'la karşı karşıya geldin mi?

Did you ever confront Tom?

Onlar ciddi bir durumla karşı karşıya.

They are faced with a serious situation.

Ofisim Fifth Avenue ile karşı karşıya.

My office faces Fifth Avenue.

Karşıdan karşıya geçerken dizlerinin üzerine düştü.

She fell on her knees while crossing the street.

Ordu küçük muhalefetle karşı karşıya geldi.

The army faced little opposition.

Tom birkaç ciddi sorunla karşı karşıya.

Tom is facing a few serious problems.

Neyle karşı karşıya olduğumuzu henüz bilmiyoruz.

We don't yet know what we're up against.

Tom şimdi bir ikilemle karşı karşıya.

Tom now faces another dilemma.

Sami evden tahliyeyle karşı karşıya kaldı.

Sami faced eviction.

- Caddenin karşısına geçti.
- Caddeden karşıya geçti.

He walked across the street.

Belirsizlik ve karşıya bağımlılık yoksa iyi hoş,

If you have no uncertainty and no interdependence, it's fine.

O zaman şu seçimle karşı karşıya kaldım:

So then I was faced with this choice:

Bir halat üzerinde dengenizi sağlayıp karşıya geçiyorsunuz.

It's when you balance yourself on top of a rope and crawl across.

Karşı karşıya gelirlerse toy yavrusu hayatından olabilir.

An encounter could be deadly for her boisterous cub.

Tamam, bunun üzerinde oyalanmak istemiyorum. Karşıya geçmeliyim.

Okay, I don't want to hang around on this. I need to get across.

Ama ciddi bir meydan okumayla karşı karşıya.

But they faced a serious challenge.

İki takım final maçında karşı karşıya geldi.

The two teams competed in the final game.

Tom ve Mary birbirleriyle karşı karşıya kaldılar.

Tom and Mary confronted each other.

Tom bir meydan okuma ile karşı karşıya.

Tom is facing a challenge.

Karşı karşıya olduğumuz tek sorun bu değil.

This isn't the only problem that we face.

Beyaz yakalı işçiler birçok güçlüklerle karşı karşıya.

White-collar workers face many difficulties.

Bugün birçok ciddi problemle karşı karşıya bulunmaktayız.

Today we face a lot of serious problems.

Tom ömür boyu hapis ile karşı karşıya.

Tom is facing life in prison.

Tom ciddi bir muhalefetle karşı karşıya gelmedi.

Tom didn't face serious opposition.

Tom ömür boyu hapis cezasıyla karşı karşıya.

Tom is facing a life sentence.

O ölürse ciddi sıkıntılarla karşı karşıya kalacağız.

If he dies, we will face serious difficulties.

Sami bazı ciddi zorluklarla karşı karşıya kaldı.

Sami faced some grave challenges.

Cezayir içte ve dışta tehditlerle karşı karşıya.

Algeria faces threats within and without.

İşlek bir caddeden karşıya geçerken dikkatli olun.

When you cross a busy street, pay attention.

Tarım endüstrisinin bugün karşı karşıya kaldığı bir sorun.

are the challenges facing the agricultural industry today.

Ve aynı kararla yarın da karşı karşıya kalacaksınız.

and you're going to face exactly the same decision tomorrow.

Bugün dünyanın karşı karşıya olduğu çözülmeyen sorunlar devasa,

The unsolved problems facing the world today are gargantuan,

Hannibal şimdi iki Roma konsulünün ordularıyla karşı karşıya.

Hannibal now faces armies of both Roman consuls.

Demek buradan karşıya geçmemi ve yüksekte kalmamı istiyorsunuz?

So you want me to try and cross this gorge and then stay on the high ground?

Ancak bitkin bir Osmanlı çizgisiyle karşı karşıya kaldı.

but much depleted Ottoman line.

Ya da biri ''Tavuk neden karşıdan karşıya geçmiş?"

Or if they said, "Janet, I've got a joke for you:

Değişiklikleri nedeniyle çifte yok olma tehdidiyle karşı karşıya .

silence trees. Even sharks are threatened with extinction due to

Çocuk ve amcası masada birbirleriyle karşı karşıya geldi.

The boy and his uncle faced each other across the table.

Caddeden karşıya geçerken neredeyse bana bir araba çarpıyordu.

Crossing the street, I was nearly hit by a car.

Esnafla karşı karşıya gelmek stresli durumlara neden olur.

Confrontations with tradesmen cause stressful situations.

Neyle karşı karşıya olduğum konusunda hiçbir fikrim yok.

I have no idea what I'm up against.

İklim değişikliği, karşı karşıya olduğumuz en büyük tehdittir.

Climate change is the biggest threat that we face.

Halatla karşıya geçmek istiyorsanız "Sol" ve "Tamam" tuşlarına basın.

If you want to cross the rope, press "Left" and then press the "OK" button.

Halatla karşıya geçmek istiyorsanız,"Sol" ve "Tamam" tuşlarına basın.

If you wanna cross the rope, press "Left" and then press the "OK" button.

Bu ipi karşıya atıp onu bir yarığa sıkıştırmayı deneyeceğiz.

And we'll try and get the line across and get it to jam in a crevice.

Beyazid ordusunda Fransız şövalyeleriyle karşı karşıya gelen tek personeldi.

in Bayezid’s army that could face the French knights head-on.

Tehdidi ile karşı karşıya kalmasıyla birlikte. Isınan bir gezegenin

extinction as a result of climate changes. The effects of a warming planet

O zaman, ülkemiz ciddi ekonomik zorluklarla karşı karşıya kalmıştır.

At the time, our country was confronted with serious economic difficulties.

Şoförler, yolda karşıdan karşıya geçen çocuklara çok dikkat etmeliler.

Drivers must look out for children crossing the road.

Bakalım sonunda nasıl bir manzara ile karşı karşıya kalacağız.

It remains to be seen what kind of picture we will be faced with in the end.

Tom, şu anki işinde ruhsal çöküntü tehlikesiyle karşı karşıya.

Tom runs the risk of burnout in his current job.

Bu kuş türü yok olma tehlikesi ile karşı karşıya.

This bird is in danger of dying out.