Translation of "Bilmeliyim" in English

0.009 sec.

Examples of using "Bilmeliyim" in a sentence and their english translations:

Gerçeği bilmeliyim.

I must know the truth.

Sebebini bilmeliyim.

I need to know why.

Bunu bilmeliyim.

I should know this.

Ben yarını bilmeliyim.

I need to know tomorrow.

Bilmeliyim, değil mi?

I ought to know, shouldn't I?

Daha iyi bilmeliyim.

I should know better.

Daha fazlasını bilmeliyim.

I need to know more.

Onun hakkındaki gerçeği bilmeliyim.

I must know the truth about him.

İçgüdülerime güvenmeyi artık bilmeliyim.

I should know by now to trust my instincts.

Tom hakkındaki gerçeği bilmeliyim.

I must know the truth about Tom.

Ben gerçekten cevabı bilmeliyim.

I really should know the answer.

Önce bütün seçenekleri bilmeliyim.

First, I need to know all the options.

Ne olduğunu tam olarak bilmeliyim.

I must know precisely what has happened.

- Şimdi bilmem gerekiyor.
- Şimdi bilmeliyim.

I need to know now.

Bu alıntıların nereden kaynaklandığını bilmeliyim.

I must know where these quotations originate.

Bunun bir sahtekarlık olduğunu bilmeliyim.

- I should've known it was a scam.
- I should have known it was a scam.

Bunu yaparsak ne olacağını bilmeliyim.

I need to know what'll happen if we do that.

Bunu ne zaman yapacağını bilmeliyim.

I need to know when you'll do that.

Tom'un bunu neden yaptığını bilmeliyim.

I need to know why Tom did that.

Dün niçin burada olmadığını hâlâ bilmeliyim.

I still need to know why you weren't here yesterday.

Şimdiye kadar Tom'a güvenmemem gerektiğini bilmeliyim.

I should know by now that I shouldn't trust Tom.

Tom'dan borç istemekten daha iyisini bilmeliyim.

I should know better than to ask Tom for a loan.

- Daha fazlasını bilmem gerekiyor.
- Daha fazlasını bilmeliyim.

I need to know more.

- Bir şey bilmem gerekiyor.
- Bir şey bilmeliyim.

I need to know something.

- Ne bildiğini bilmem gerekiyor.
- Ne bildiğini bilmeliyim.

I need to know what you know.

- Ne olduğunu bilmem gerekiyor.
- Ne olduğunu bilmeliyim.

I need to know what's going on.

- Onun hakkındaki gerçeği bilmeliyim.
- Onun hakkındaki gerçeği bilmem gerekiyor.

I must know the truth about him.

- Bunun nasıl olduğunu bilmem gerekiyor.
- Bunun nasıl olduğunu bilmeliyim.

I need to know how this happened.

- Bunu nasıl yapacağımı bilmem gerekiyor.
- Bunu nasıl yapacağımı bilmeliyim.

I need to know how to do this.

- Gelmeyi planlayıp planlamadığını bilmem gerekiyor.
- Gelmeyi planlayıp planlamadığını bilmeliyim.

I need to know if you are planning to come.

- Orada olup olmayacağını bilmem gerekiyor.
- Orada olup olmayacağını bilmeliyim.

I need to know if you'll be there.

- Daha fazla ayrıntı bilmem gerekiyor.
- Daha fazla ayrıntı bilmeliyim.

I need to know more details.

- Tom'un ne bildiğini bilmem gerekiyor.
- Tom'un ne bildiğini bilmeliyim.

I need to know what Tom knows.

- Ne yapmayı planladığını bilmem gerekiyor.
- Ne yapmayı planladığını bilmeliyim.

I need to know what you plan to do.

- Ne zaman geleceğimi bilmem gerekiyor.
- Ne zaman geleceğimi bilmeliyim.

I need to know when to come.

- Bunu nereye koyacağımı bilmeliyim.
- Bunu nereye koyacağımı bilmem gerekiyor.

I need to know where to put this.

- Kesin olarak bilmeliyim.
- Kesin olarak bilmem gerekiyor.
- Kesin olarak bilmek zorundayım.

I have to know for sure.

- Neler olduğunu bilmem gerekiyor.
- Neler olduğunu bilmeliyim.
- Neler olduğunu bilmek zorundayım.

I have to know what's going on.

- Bunun ne anlama geldiğini bilmem gerekiyor.
- Bunun ne anlama geldiğini bilmeliyim.

I need to know what this means.

- Neyle karşı karşıya olduğumuzu bilmem gerekiyor.
- Neyle karşı karşıya olduğumuzu bilmeliyim.

I need to know what we're up against.

- Tom'un altını nereye gömdüğünü bilmem gerekiyor.
- Tom'un altını nereye gömdüğünü bilmeliyim.

I need to know where Tom buried the gold.