Translation of "Neyle" in English

0.007 sec.

Examples of using "Neyle" in a sentence and their english translations:

Neyle başlayayım?

What shall I begin with?

Neyle suçlanıyorum?

What am I being accused of?

Neyle meşgulsün?

- What are you busy with?
- Busy with what?

Neyle silahlanmışlar?

What are they armed with?

Neyle gurur duyuyorsun?

What do you take pride in?

Köpeği neyle besledin?

What did you feed the dog?

Ben neyle suçlanıyorum?

What am I being charged with?

Beni neyle suçluyorsun.

What are you accusing me of?

Tom neyle suçlandı?

What has Tom been accused of?

Neyle ilgilendiğini bilmiyorum.

I don't know what you're interested in.

Onlar neyle ilgileniyorlar?

What are they interested in?

Arılar neyle beslenir?

What do bees eat?

Köpeğimi neyle beslemeliyim?

What should I feed my dog?

Onun neyle açıldığını bilmiyorum.

I don't know what to open it with.

Köpeğimi neyle besleyeceğimi bilmiyorum.

I don't know what to feed my dog.

Tom çukurları neyle doldurdu?

What did Tom fill the holes with?

Neyle mücadele ettiğimizi biliyoruz.

We know what we're up against.

Neyle mücadele ettiğimizi biliyorduk.

We knew what we were up against.

Tom köpeği neyle besledi?

What did Tom feed the dog?

- Neyle karşı karşıya olduğumuzu bilmem gerekiyor.
- Neyle karşı karşıya olduğumuzu bilmeliyim.

I need to know what we're up against.

Kişinin bir rengi neyle ilişilendirdiği,

See, what a person associates a color with

Sen oradayken geçimini neyle sağlayacaksın?

What will you live on while you are there?

Neyle mücadele ettiğimi görmek istiyorum.

I want to see what I'm up against.

- Neyle oynuyorsun?
- Ne ile oynuyorsun?

What are you playing with?

Sincaplar neyle ilgili düş görürler?

What do squirrels dream about?

Sanırım benim neyle ilgilendiğimi biliyorsun.

I think you know what I'm interested in.

Neyle uğraştığımızdan henüz emin değiliz.

We're not yet sure what we're dealing with.

Yarın öğleden sonra neyle meşgulsün?

What are you up to tomorrow afternoon?

Tom neyle mücadele ettiğini bilir.

Tom knows what he's up against.

Neyle ilgili bir şey yazayım?

What should I write about?

Tom neyle karşı karşıya olduğunu bilmeli.

Tom needs to know what he's up against.

Neyle karşı karşıya olduğunu anlamanı istiyordum.

I wanted you to understand what you're up against.

Köpeğimi neyle beslediğimin sorun olmadığını düşünürdüm.

- I used to think it didn't really matter what I fed my dog.
- I used to think that it didn't really matter what I fed my dog.

Neyle karşı karşıya olduğumuzu henüz bilmiyoruz.

We don't yet know what we're up against.

Neyle başlarsanız başlayın, bu bir başarıdır.

Whatever you start with, it is a success.

Dan'in, neyle suçlandığı hakkında hiçbir fikri yoktu.

Dan had no idea about what he was being accused of.

Neyle karşı karşıya olduğum konusunda hiçbir fikrim yok.

I have no idea what I'm up against.

- Tom köpeği neyle besledi?
- Tom köpeğe ne yediriyordu?

What did Tom feed the dog?

- Tom geçimini neyle sağlar?
- Tom ne işle meşgul oluyor?

What does Tom do for a living?

Tom aylardır klavyesini temizlememişti, ve o tozla, gıda parçalarıyla ve Allah bilir başka neyle dolmuştu.

Tom hadn't cleaned his keyboard for months, and it was clogged with dust, food particles, and God knows what else.

- Tom'un neden bahsettiği hakkında hiçbir fikrim yoktu.
- Tom'un neyle ilgili konuştuğu hakkında hiçbir fikrim yoktu.

I had no idea what Tom was talking about.

Tanrı'nın alemi nasıl bir yer? Neyle kıyaslayacağım onu? Bir adamın alıp bahçesine ektiği hardal tohumu tanecikleri gibi. Büyüyüp kocaman bir ağaç oldu, ve sonra göğün kuşları dallarına misafir oldu.

What is the Kingdom of God like? To what shall I compare it? It is like a grain of mustard seed, which a man took, and put in his own garden. It grew, and became a large tree, and the birds of the sky lodged in its branches.