Translation of "Güler" in English

Herkes güler.

Everybody laughs.

Sırtlan güler.

The hyena laughs.

Öğretmenimiz nadiren güler.

Our teacher seldom laughs.

Hiç güler misin?

Do you ever laugh?

Tom nadiren güler.

- Tom seldom laughs.
- Tom rarely laughs.

Tom hep güler.

Tom is always laughing.

Son gülen iyi güler.

- He laughs best who laughs last.
- He who laughs last laughs best.

O bana nazikçe güler.

He smiles kindly at me.

Dünya çiçekler içinde güler.

Earth laughs in flowers.

Tom'dan başka herkes güler.

Everybody but Tom laughs.

Son gülen, iyi güler.

- He laughs best who laughs last.
- He who laughs last laughs best.

Sadece şeytan büyükannesi güler.

Only the devil laughs at his grandmother.

Tom çok nadir güler.

Tom very seldom laughs.

Tom çok nadiren güler.

Tom very rarely laughs.

Minnesota'da insanlar güler yüzlüdür.

People in Minnesota are nice.

Biri gülerse öteki de güler

if one laughs, the other laughs

Kendi esprilerine sık sık güler.

He often laughs at his own jokes.

Nadiren, kırk yılda bir, güler.

He seldom, if ever, laughs.

Gelecek yıldan bahsedersen şeytan güler.

Speak of the next year, and the devil will laugh.

Hata yapan birine herkes güler.

Everyone laughs at someone who makes a mistake.

Görür. Bu su. Güler. Dalıyor.

He sees. It's water. He laughs. He dives.

Ama onların ihtiyacı güler yüzlü birini,

but when they need to find a friendly face,

Şans bir gün bize de güler.

- Every dog has his day.
- Every dog has its day.

Eğer bunu yaparsam, Tom bana güler.

If I do that, Tom will laugh at me.

Tom nadiren, belki de hiç, güler.

Tom seldom, if ever, laughs.

O, film komik olduğu için güler.

He laughs because the film is funny.

Tom sık sık kendi şakalarına güler.

Tom often laughs at his own jokes.

O her zaman mutlu ve güler yüzlüdür.

She's always happy and smiling.

O her zaman neşeli ve güler yüzlüdür.

She is always cheerful and smiling.

Kadınlar birlikte olduğunda onlar her zaman güler.

When women are together, they always laugh.

Gülersen herkes seninle güler, ağlarsan yalnız ağlarsın.

Laugh and the world laughs with you; cry, and you cry alone.

- Tom çoğu zaman anlattığı fıkralara kendisi de güler.
- Tom çoğu zaman yaptığı şakalara kendi de güler.

Tom almost always laughs at his own jokes.

Böyle aptalca bir şey yaparsanız, insanlar size güler.

If you do such a foolish thing, people will laugh at you.

Bazı insanlar onun şakalarına güler ama diğerleri gülmez.

Some people laugh at his jokes, but others don't.

- Bu birine mantıksal safsata verir.
- Buna kargalar bile güler.

That gives one a horse laugh.

- Her şeyin bir sonu vardır.
- Açılan solar, ağlayan güler.

All good things come to an end.