Translation of "Göremez" in English

Büyükannem göremez.

My grandmother cannot see.

Onlar bunu göremez.

- They can't see it.
- They can't see her.

Hiç kimse göremez.

No one can see.

Onlar onu göremez.

They can't see him.

Tom beni göremez.

Tom can't see me.

Büyükannem çok iyi göremez.

My grandmother can't see very well.

Tom gözlüğü olmadan göremez.

Tom can't see without his glasses.

Gözlüksüz hiçbir şey göremez.

He can see nothing without his glasses.

İnsanlar morötesi ışıkları göremez.

Humans can't see ultraviolet light.

Tom bugün sizi göremez.

Tom can't see you today.

Ağacı seyreden ormanı göremez.

Can't see the forest for the trees.

Gözlerim yaşardı ve göremez oldum

and I remember I couldn't really see and my eyes were watering

Bir kadın rüya göremez mi?

Can't a woman have a dream?

Gözlükleri olmadan hiçbir şey göremez.

He cannot see anything without his glasses.

Onun büyükannesi göremez, değil mi?

His grandmother can't see, can she?

O, gözlüksüz hiçbir şeyi göremez.

He can't see anything without glasses.

Tom gözlüğü olmadan neredeyse göremez.

Tom can hardly see without his glasses.

Kontakt lensleri olmadan açıkça göremez.

Without her contact lenses, she can't see clearly.

O, gözlük olmadan hiçbir şeyi göremez.

- She can't see anything without glasses.
- She can't see without her glasses.

Tom gözlükleri olmadan bir şey göremez.

Tom can hardly see anything without his glasses.

Yatakta hasta olduğu için babam seni göremez.

Being sick in bed, my father can't see you.

Gözleri zayıf olan bir kişi uzağı göremez.

A person with weak eyes can't see far.

Hiç kimse yeniden doğmadan Tanrı'nın krallığını göremez.

No one can see the kingdom of God unless he is born again.

Kimse bir ayna olmadan kendi yüzünü göremez.

- You cannot see your own face without a mirror.
- We cannot see our own faces without a mirror.
- One cannot see their own face without a mirror.

Bununla ilgili hiç kimse bir sorun göremez.

No one sees a problem with this.

Her şeyin güzelliği vardır, ancak herkes bunu göremez.

Every thing has its beauty, but not everyone can see it.

Bizim gibi o da ay ışığında pek renk göremez.

Like us, he cannot see much color in moonlight,

- Tom Mary'yi bulunduğu yerden göremiyor.
- Tom Merry'yi mekanından göremez.

Tom can't see Mary from where he is.

Tom bu gece seni göremez ama seni yarın sabah görebilir.

Tom can't see you tonight, but he can see you tomorrow morning.

Her zaman yağmur yağarken yürümeyi sevmişimdir, çünkü kimse benim ağladığımı yağmurda göremez.

I always like walking in the rain, so no one can see me crying.

İnsan gözü radyo dalgaları kadar uzun enerji dalgalarını görme yeteneği olmadığı için radyo dalgalarını göremez .

The human eye cannot see radio waves because it does not have the ability to see energy waves as long as radio waves.