Translation of "Büyükannem" in English

Büyükannem göremez.

My grandmother cannot see.

Büyükannem hasta.

My grandmother is sick.

Büyükannem öldü.

- My grandmother died.
- My grandmother passed away.

Büyükannem yavaş konuşur.

My grandmother speaks slowly.

Büyükannem bizimle yaşadı..

My grandmother lived with us.

Büyükannem düşmekten korkuyor.

My grandmother is afraid to fall.

Büyükannem çok yaşlıdır.

My grandmother is very old.

Beni büyükannem büyüttü.

My grandmother raised me.

Büyükannem bir çiftçiydi.

My grandmother was a farmer.

Büyükannem erken kalkar.

My grandma gets up early.

O benim büyükannem.

- She is my grandmother.
- She's my grandma.

Mary benim büyükannem.

- Mary is my grandmother.
- Mary is my grandma.

Büyükannem gibi sürüyorsun.

You drive like my grandmother.

Büyükannem çok iyi göremez.

My grandmother can't see very well.

Büyükannem avlusundaki otları çekiyordu.

My grandmother was pulling up weeds in her backyard.

Büyükannem Almanya'da ameliyat oldu.

My grandmother underwent surgery in Germany.

Büyükannem akşam yürüyüşe gidiyor.

My grandmother goes for a walk in the evening.

Büyükannem tarafından oldukça sevilirim.

I am well loved by my grandmother.

Büyükannem on çocuk büyüttü.

My grandmother raised a family of ten.

- Büyükannem öldü.
- Ninem öldü.

My grandmother died.

Büyük-büyükannem bir terziydi.

My great-grandmother was a dressmaker.

Büyükannem hastalanacak gibi görünüyor.

It seems like grandma is going to be sick...

Büyükannem bana öyle söyledi.

My grandmother told me so.

Büyükannem onu eliyle ördü.

My grandmother knit that by hand.

Keşke büyükannem bunu görseydi.

I wish my grandmother had seen it.

Büyükannem tek başına yaşıyor.

My grandmother lives by herself.

Büyükannem bile SMS gönderebilir.

Even my grandma can send an SMS.

Büyükannem dindar olduğumu düşünüyor.

My grandmother thinks that I am religious.

Diğer hafta büyükannem hastalandı.

My grandmother got sick the other week.

Büyükannem sadece yumuşak gıdaları yiyebilir.

My grandmother can only eat soft food.

Bu olurken, büyükannem evde değildi.

As it happened, my grandmother was not at home.

Büyükannem bana Külkedisi hikayesini anlattı.

My grandmother told me the story of Cinderella.

Büyükannem gece huzur içinde öldü.

My grandmother went peacefully in the night.

Büyükannem bağ-bahçe işlerinden anlar.

My grandmother has a green thumb.

Büyükannem çok iyi yemek pişirebilir.

My grandmother can cook very well.

Büyükannem mektubu bu sabah postaladı.

My grandmother mailed the letter this morning.

Annemin tarafından büyükannem, Osaka'da yaşıyor.

My grandmother on my mother's side lives in Osaka.

Büyükannem yine ilaçlarını almayı unutmuş.

Grandma forgot to take her pills again.

Büyükannem, Boston'a gidiş ücretimi ödedi.

My grandmother paid my way to Boston.

Büyükannem geçen hafta hasta oldu.

My grandmother got sick the other week.

Büyükannem bana bu kolyeyi verdi.

My grandma gave me this necklace.

"Büyükannem ne yapıyor?" "Kanepede uyuyor."

"What's Grandma doing?" "She's sleeping on the couch."

Büyükannem sadece biraz çorba içti.

My grandma just drank a bit of soup.

Büyükannem zaten doksan yaşından fazla.

My grandmother is already more than ninety years old.

Büyükannem bana bu kolyeleri verdi.

My grandmother gave me these pendants.

Büyükannem bile bir mesaj gönderebilir.

- Even my grandma can send an SMS.
- Even my grandma can send a text.

Büyükannem bacağını bir düşüşte incitti.

My grandma injured her leg in a fall.

Büyükannem bu kasabada en yaşlıdır.

My grandmother is the oldest in this town.

Büyükannem büyük bir hindi pişirdi.

My grandmother cooked a big turkey.

Büyükannem geçen yıl vefat etti.

My grandmother passed away last year.

Baba tarafından büyükannem Boston’da yaşıyor.

My grandmother on my father's side lives in Boston.

Eskiden büyükannem Hokkaido'nun kuzeyindeki Karafuto Adası'nda

On the island of Sakhalin, which is located in the north of Hokkaido,

Büyükannem ölmeden bir yıl kadar önce,

Now, about a year before Grandma died,

Büyükannem yaşam tarzını hiçbir zaman değiştirmedi.

My grandmother never changed her style of living.

Büyükannem doksan beş yaşına kadar yaşadı.

My grandmother lived to be ninety-five years old.

Divan üzerinde oturan kadın benim büyükannem.

- The woman who is sitting on the sofa is my grandmother.
- The woman who's sitting on the sofa is my grandmother.
- The woman sitting on the sofa is my grandmother.

Büyükannem bize büyük bir servet bıraktı.

My grandmother left us a great fortune.

Büyükannem bana yeni bir elbise yaptı.

My grandmother made me a new dress.

Büyükannem bize bir kutu elma gönderdi.

Grandmother sent us a box of apples.

- Büyükannem yavaş konuşur.
- Anneannem yavaşça konuşuyor.

My grandmother speaks slowly.

Büyükannem her zaman soğuktan şikâyet ediyor.

My grandmother is always complaining of the cold.

Büyükannem dün gece huzur içinde öldü.

My grandmother passed away peacefully last night.

Hem büyükbabam hem de büyükannem öldü.

Both my grandfather and grandmother are dead.

Büyükannem TV izlemeyi gerçekten çok sever.

My grandmother really likes watching TV a lot.

Büyükannem senden daha hızlı mesaj yazıyor.

- My grandmother texts faster than you.
- My grandma texts faster than you.

Büyükannem düştü ve kalça eklemini kırdı.

My grandmother fell and broke her hip.

Büyükannem bana hoş peri masalları anlatırdı.

My grandmother used to tell me pleasant fairy tales.

- Büyükannem çok yaşlıdır.
- Ninem çok yaşlıdır.

My grandmother is very old.

Büyükannem eskiden dikiş makinesini çok kullanırdı.

My grandmother used to use her sewing machine a lot in the past.

Büyükannem giderek unutkan ve kırılgan oluyor.

My grandmother was gradually becoming forgetful and frail.

Büyükannem tren ile seyahat etmeyi sever.

My grandmother likes traveling by train.

Büyükannem bana istediğimden daha fazlasını verdi.

My grandmother gave me more than I wanted.

Büyükannem kendisinin bütün hayatını bana anlattı.

My grandmother told me about her whole life.

Sen benim en sevdiğim büyükannem değilsin.

You're not my favorite grandmother.

Büyükannem biraz ağır işitir. Yani hafifçe sağırdır.

My grandmother is hard of hearing. In other words she is slightly deaf.

Büyükannem bir elbiseyi paçavra olana kadar giyer.

My grandmother wears a dress to rags.

Evlenmek istemiyorum çünkü, büyükannem bana sakat dedi.

Because I don't want to marry, my grandmother called me a cripple.

Büyükannem seksen beş yaşında hâlâ çok aktif.

My grandmother is still very active at eighty-five.

O benim büyükannem değil. O benim annem.

She's not my grandmother. She's my mother.

Büyükannem daha gençken dikiş makinesini çok kullanırdı.

My grandmother used to use her sewing machine a lot when she was younger.

O benim büyükannem değil; o benim annem.

She's not my grandma; she's my mom.

Büyükannem ve annem her zaman bunu söylerdi.

My grandma and my mom used to say this all the time.

Az önce gördüğün yaşlı kadın benim büyükannem.

The old woman you just saw is my grandmother.

Dedem ve büyükannem sütlü kahveyi katiyen sevmezlerdi.

My grandparents never liked coffee with milk.

Büyükannem büyük, eski bir evde yalnız yaşıyor.

My grandmother lives alone in a huge, old house.