Translation of "Görülmemiş" in English

Asla görülmemiş birşey.

Something never seen before.

Görülmemiş yollar denenmeli.

Unprecedented ways should be tried.

Bu, eşi görülmemiş değil.

- It's not unprecedented.
- It isn't unprecedented.

Bu yıl durum eşi görülmemiş.

The situation this year is unprecedented.

Bu bütünüyle eşi benzeri görülmemiş.

This is totally unprecedented.

O yıllarda görülmemiş bir olay var

There is an unprecedented incident in those years

Bu eşi benzeri görülmemiş bir jest.

This is an unprecedented gesture.

Bu gerçekten benzeri görülmemiş bir şey.

This is really unprecedented.

Bu ülkemde benzeri görülmemiş su baskınları yaratır.

That would create unprecedented flash floods in my country.

İşletmeler, milyonlarca çalışanı Amerikan tarihinde görülmemiş hızda,

Businesses laid off millions of workers in just a few weeks,

Görülen bir şey, asla görülmemiş gibi olmaz.

What has been seen can not be unseen.

Tokyo borsası benzeri görülmemiş bir düşüş gösterdi.

The Tokyo stock market recorded an unprecedented loss.

Bu kış benzeri görülmemiş miktarda karla başladı.

This winter began with an unprecedented amount of snow.

Dünyanın bu köşesi için görülmemiş bir karar aldı.

made an unprecedented decision for this corner of the world.

O yıllarda hiç görülmemiş bir adım attı Sovyetler Birliği

The Soviet Union took a step never seen before

Bir şey okumayan bir kişi görülmemiş bir kolaylıkla aldatılabilir.

A person who never reads anything may be fooled with extraordinary ease.

Ya hiç görülmemiş ya da nadiren şahit olunan bir şey.

Something rarely, if ever, witnessed before.

Kahramanlık ve trajedinin damgasını vurduğu, eşi görülmemiş bir mühendislik ve bilimsel girişim olacaktı

It would be an unprecedented engineering and scientific undertaking, marked by heroism...