Translation of "Benzeri" in English

0.010 sec.

Examples of using "Benzeri" in a sentence and their english translations:

Klinik ve hastane benzeri

all sorts of community services,

Tom John'un tıpatıp benzeri.

Tom is a dead ringer for John.

Kültürel törenler ve benzeri şeyler.

cultural rites and stuff.

Cinler, periler ve benzeri yaratıklar

Elves, fairies and similar creatures

Bu bütünüyle eşi benzeri görülmemiş.

This is totally unprecedented.

Tom'un grip benzeri semptomları vardı.

Tom had flu-like symptoms.

Tom'un grip benzeri belirtileri var.

Tom has flu-like symptoms.

Sami'de inme benzeri semptomlar vardı.

Sami had stroke-like symptoms.

Bunun benzeri sistemlerde çalışan insanlar var

There are people at work on systems like this,

Dünyanın başka yerinde bir benzeri yok.

There's nothing quite like it anywhere else in the world.

Bu eşi benzeri görülmemiş bir jest.

This is an unprecedented gesture.

Sandviçler, kekler ve benzeri şeyler yedik.

We ate sandwiches, cakes, and so on.

Bu gerçekten benzeri görülmemiş bir şey.

This is really unprecedented.

Dünya benzeri gezegenler olduğunu düşünüyor musun?

Do you think there are any Earth-like planets?

Ve benzeri anlatımlarla bir bilgi sağanağı ile

that runs through Me Too, the gender pay gap,

Bu ülkemde benzeri görülmemiş su baskınları yaratır.

That would create unprecedented flash floods in my country.

Bundan çıkan süt benzeri şeyi görüyor musunuz?

You see all that milky sap coming out of this?

Gemi kömür, kereste, ve benzeri şeylerle yüklüydü.

The vessel was loaded with coal, lumber, and so on.

Dergileri, broşürleri ve benzeri şeyleri kaldırmanı istiyorum.

I want you to put the magazines, pamphlets and whatnot away.

Tokyo borsası benzeri görülmemiş bir düşüş gösterdi.

The Tokyo stock market recorded an unprecedented loss.

Bu kış benzeri görülmemiş miktarda karla başladı.

This winter began with an unprecedented amount of snow.

Bu üçayak benzeri pençeler deriye tutunur ve yapışır,

These tripod-like claws grab and cling to skin

Yayın sektörüne olan bu erişimin eşi benzeri görülmemişti.

This access to broadcast entertainment was unprecedented.

Ancak müzeler ve benzeri kuruluşların sunduğu diğer şeyler

But the other thing museums and institutions like them offer,

- Fiyat sıçramasının eşi benzeri görülmemişti.
- Fiyat sıçraması emsalsizdi.

The price jump was unprecedented.

E Google ve benzeri şeyler de yok o zaman

E there are no Google and so on.

O bana yaşımı, adımı, adresimi ve benzeri şeyleri sordu.

He asked me my age, my name, my address, and so forth.

Dergileri, broşürleri ve benzeri şeyleri bir kenara koymanı istiyorum.

I want you to put the magazines, pamphlets and whatnot aside.

Bu film insan benzeri zeka kazanan bir sincap hakkındadır.

This movie is about a squirrel who gains human-like intelligence.

- Onlar hık demişler birbirlerinin burnundan düşmüşler.
- Onlar birbirlerinin benzeri.

They are the spitting image of one another.

Bizim ortak çok şeyimiz var: hobiler, öğretim durumu, ve benzeri.

We have many things in common: hobbies, educational background, and so on.

Bu daha çok köpekgil benzeri, daha yumuşak. Tilki daha kalın olurdu.

That's much more canine, it's softer. Again, fox is coarse.

Ancak, Fransa benzeri diğer ülkeler gibi, Güney Kore uluslararası ticarete herhangi

Nonetheless, unlike other countries like France, South Korea didn’t put up any barriers to

Yemek yapmak, örgü örmek, bahçıvanlık, pul toplamak ve benzeri birçok hobileri vardır.

She has many hobbies, cooking, knitting, gardening, collecting stamps, and so on.

Yine aynı ve benzeri uygulamalar burada da yapıldı. Ve Çin neredeyse virüsü yendi

The same and similar applications were also made here. And China almost beat the virus

- Tencere dibin kara seninki benden kara.
- Benzer benzeri çeker.
- Kişi kendinden bilir işi.

It takes one to know one.

Ben elma ve muz ve benzeri farklı meyveler yedim. Ayrıca iki patates yedim.

I ate different fruits like apples and bananas and such. I also ate two potatoes.

Gökbilimciler, Büyük Kırmızı Leke'nin Jüpiter'in atmosferindeki büyük bir kasırga benzeri fırtına olduğunu düşünüyorlar.

Astronomers think the Great Red Spot is a large hurricane-like storm in Jupiter's atmosphere.

Eğer restoran, kantin yahut kafeterya benzeri mekânlardan bahsediyorsak, ''feedback'' kelimesi pek uygun olmayabilir.

As far as restaurants, canteens, cafeterias or similar things are concerned, "feedback" may be the wrong word.

Son iki hafta içinde grip benzeri belirtiler gösteren birileriyle yakın temasta bulunmuş muydunuz?

Within the last two weeks, have you had close contact with anyone with flu-like symptoms?

Lisa o kadar yeteneklidir ki kendisi için vida ve benzeri küçük nesneleri bile yapabilir.

Lisa is so skillful that she can even make screws and similar small objects for herself.

- Süt, yumurta, tereyağı ve benzeri şeyleri satın almalısınız.
- Süt, yumurta, tereyağı ve daha nicesini alman gerekiyor.

You must buy milk, eggs, butter, and so on.

Bir zamanlar çocukların sevdiği küçük bir hayalet vardı. O genellikle ormanda şarkılarını söylerdi ve flütünü çalardı ve kuşlar ve benzeri hayvanlarla oyalanırdı. Bazen insanların yaşadığı köye gelirdi ve sevdiği çocuklarla oynardı.

There once was a little spirit that the children loved. Usually in the forest he would sing his songs and play the flute and mess about with the birds and other such beasts. At times he would come out to the village where the people lived and play with the children he liked.