Translation of "Eşi" in English

0.006 sec.

Examples of using "Eşi" in a sentence and their english translations:

Yönetimimde eşi görülmemişti.

was unprecedented in my administration.

Kendisi Fatih Portakal'ın eşi

Fatih Portakal's wife

O onun şimdiki eşi.

She is his present wife.

Bu Tom'un eşi mi?

Is this Tom's wife?

O, onu eşi yaptı.

He made her his wife.

Tom'un eşi nasıl biri?

What's Tom's wife like?

Bu çorabın eşi nerede?

Where is the mate to this sock?

Mary Tom'un eşi değil.

Mary isn't Tom's wife.

Onun eşi bir Alman.

His spouse is a German.

Tom'un üçüncü eşi Boston'lu.

Tom's third wife was from Boston.

Bu, eşi görülmemiş değil.

- It's not unprecedented.
- It isn't unprecedented.

Leyla'nın eşi vefat etti.

Layla's husband passed away.

Eşi öldüğünde büyük üzüntü hissetti.

He felt great sorrow when his wife died.

Hayalim devlet başkanının eşi olmak.

My dream is to be the First Lady.

Bu yıl durum eşi görülmemiş.

The situation this year is unprecedented.

Tom'un eşi Mary'nin eşini tanımıyor.

Tom's wife doesn't know Mary's husband.

Bu bütünüyle eşi benzeri görülmemiş.

This is totally unprecedented.

Tom'un eşi ile hiç tanışmadım.

I've never met Tom's wife.

Onun eşi belediye binasında çalışıyor.

His wife works at the city hall.

Tom'un eşi az önce öldü.

Tom's wife just died.

Tom'un Kanadalı bir eşi var.

Tom has a Canadian wife.

Tom eşi ile Boston'a taşındı.

Tom moved to Boston with his wife.

Tom ve eşi kimyayı sever.

- Tom and his wife like chemistry.
- Tom and his husband like chemistry.
- Tom and his spouse like chemistry.

Mary, Tom Jackson'un vitrin eşi.

Mary is the trophy wife of Tom Jackson.

Onun eşi, çocukları ve arkadaşları yok.

He has no wife, no children and no friends.

O, kızını seviyor ama eşi sevmiyor.

He loves his daughter, but his wife doesn't.

O sık sık eşi ile tartışır.

He always quarrels with his wife.

Eşi bile onun neden öldüğünü bilmiyor.

- Her husband doesn't even know why she died.
- His wife doesn't even know why he died.

Eşi ölmüş bir adama dul denir.

A man whose wife is dead is called a widower.

Tom'un yeni eşi hakkında duyduğuna eminim.

I'm sure you heard about Tom's new wife.

Bu sandalyenin bir eşi daha yok.

This chair is one of a kind.

Erkek kardeşimin dul eşi yeniden evlendi.

My brother's widow has married again.

Bu eşi benzeri görülmemiş bir jest.

This is an unprecedented gesture.

Adam eşi için güzel güller alıyor.

- The man is buying beautiful roses for his wife.
- The man buys beautiful roses for his wife.

Adam eşi için güzel güller almaktadır.

The man buys beautiful roses for his wife.

Eşi, bir baca gibi sigara içiyor.

Her husband smokes like a chimney.

Lord Ashburton'ın Amerikalı bir eşi vardı.

Lord Ashburton had an American wife.

Belediye başkanı ve eşi misafirler arasındaydı.

Among the guests were the mayor and his wife.

Tom'un üçüncü eşi 2013'te öldü.

Tom's third wife died in 2013.

Leyla'nın erkek arkadaşı, onun eşi oldu.

Layla's boyfriend became her husband.

Eşi ölünce başka bir kadınla evlenmedi.

He didn't marry another woman after his wife had died.

Tom şimdi John'un eski eşi ile evlidir.

Tom is now married to John's ex-wife.

O, eşi ateşin yanında pişirirken, oturup okudu.

He sat down and read while his wife was cooking by the fire.

Eşi ameliyatta iken, ben ona eşlik ettim.

I kept him company while his wife was in surgery.

John, eşi ile şiddetli bir tartışma yaşadı.

John had a violent quarrel with his wife.

O, eşi trafik kazasında ölen adam mı?

Is that the man whose wife was killed in the car accident?

Tom herkesin önünde eşi ile asla tartışmaz.

Tom never quarrels with his wife in public.

Tom eşi Mary'yi bir özel dedektife izletti.

Tom had his wife Mary followed by a private detective.

- Tom'un karısı bir öğretmendir.
- Tom'un eşi öğretmendir.

Tom's wife is a teacher.

Sami'nin eşi ondan çok içtiği için ayrıldı.

Sami's wife left him because he drinks a lot.

Tom, eşi ve üç çocuğuyla Avustralya'da yaşıyor.

Tom lives in Australia with his wife and his three children.

Lenie'nin eşi hakkında pek bir şey hatırlamasam da

Lenie's other half, I don't remember much about him

Yayın sektörüne olan bu erişimin eşi benzeri görülmemişti.

This access to broadcast entertainment was unprecedented.

Bir kez seks yaptık ve onun eşi öğrendi.

We had sex once and his wife found out.

Politikacı eşi olmayan bir kadını öperken kameraya yakalandı.

The politician was caught on camera kissing a woman who is not his wife.

Tom'un bir eşi ve küçük bir çocuğu var.

Tom has a wife and a young child.

- Fiyat sıçramasının eşi benzeri görülmemişti.
- Fiyat sıçraması emsalsizdi.

The price jump was unprecedented.

Fadıl'ın ihanetinin bir kadın eşi deli etmesi gerekir.

Fadil's betrayal should make a wife crazy.

- Ayakkabının diğer eşi nerede?
- Ayakkabının öbür teki nerede?

Where's your other shoe?

Tom'un eski eşi ve Mary'nin eski kocası evlendi.

Tom's ex-wife and Mary's ex-husband got married.

- Eşi ikinci çocuklarına gebe.
- Karısı ikinci çocuklarına hamile.

His wife is pregnant with their second child.

Prens Lazarus'un ölümünden sonra, eşi Milica'nın oğlu Stefan Lazarevic

With Prince Lazar’s death, his wife Milica ruled until her son Stefan Lazarevic,

1992 yılında ilk eşinden boşanıyor. ilk eşi bir model

He divorced his first wife in 1992. first wife a model

Tim'in eşi ona onu Paris'e götürmesi için ısrar etti.

Tim's wife insisted on his taking her to Paris.

Tom'un bir eşi ve üç yaşında bir kızı var.

Tom has a wife and a three-year-old daughter.

John Oxford Üniversitesi'nde Fransız edebiyatı profesörü ve eşi Fransız.

John is professor of French literature at Oxford and his wife is French.

Eğer gerçeği bilseydi, Tom'un eşi muhtemelen onu terk ederdi.

Tom's wife would probably leave him if she knew the truth.

Tom Mary'nin ruh eşi olduğunu ve birbirleri için yaratıldıklarını söylüyor.

Tom says Mary is his soul mate and that they were made for each other.

Tom bu kamerayı eşi için değil, kendisi için satın aldı.

Tom bought this camera for himself, not for his wife.

- Tom'un üç eski karısı var.
- Tom'un üç eski eşi var.

Tom has three ex-wives.

- Bu Tom'un eşi değil mi?
- Tom'un karısı değil mi şu?

Isn't that Tom's wife?

Anladınız! Sonra, hafta sonu gelir. Ve dostumuz eşi ve çocuklarıyla biraz

you got it! Then, the weekend comes. And our friend wants to spend some quality time with

Tom eşi şikayetçi olmadan önce üç hafta boyunca tıraş olmadan gitti.

Tom went for three weeks without shaving before his wife complained.

Kahramanlık ve trajedinin damgasını vurduğu, eşi görülmemiş bir mühendislik ve bilimsel girişim olacaktı

It would be an unprecedented engineering and scientific undertaking, marked by heroism...

- Bay Petro ve eşi çocuklarımı çok seviyor; ben de onunkileri çok seviyorum.
- Bay Petro ve karısı çocuklarımı çok sever; Ben de onlarınkini çok severim.

Mister Petro and his wife love my children a lot; I love theirs a lot, too.