Translation of "Dediklerini" in English

0.003 sec.

Examples of using "Dediklerini" in a sentence and their english translations:

Elveda dediklerini duyuyorum,

And I hear them saying goodbye,

Öğretmenin dediklerini dinleyiniz.

Listen to what the teacher says.

Ne dediklerini biliyorsunuz.

You know what they say.

Başkalarının dediklerini umursama

I don't care what anyone says.

Onun dediklerini tamamen anlamadım.

I didn't quite make out what he said.

Onların ne dediklerini biliyorum.

I know what they said.

Dediklerini anlamış gibi görünmüyordu.

He didn't seem to understand what you were saying.

Onlar Jefferson'un dediklerini sevdiler.

They liked what Jefferson said.

Dediklerini yapmazsan, seni öldürürler.

If you don't do what they say, they'll kill you.

Şey, onların ne dediklerini biliyorsun.

Well, you know what they say.

Bana burada ne dediklerini biliyor musun?

Do you know what they call me here?

Brezilyalıların kendi anadillerinde nasıl 'yerdomuzu' dediklerini bilmiyorum.

I don't know how Brazilians say 'aardvark' in their native tongue.

- Lütfen hemşirenin emirlerine uyun.
- Lütfen hemşirenin dediklerini yapın.

Please follow the nurse's directions.

Onların Fransızcada Fransız kornosuna ne dediklerini biliyor musun?

Do you know what they call a French horn in French?

- Tom, Mary'nin dediğini anlayamadı.
- Tom, Mary'nin dediklerini anlayamadı.

Tom couldn't catch what Mary said.

Paris'te çeyrek librelik bir peynirliye ne dediklerini biliyor musun?

Do you know what they call a quarter pounder with cheese in Paris?

- Tom, Mary'nin dediklerini biliyor.
- Tom, Mary'nin söylediği şeyi biliyor.

Tom knows what Mary said.

Bayanların ve çocukların sana ne dediklerini anlamada sorunların mı var?

Do you have problems understanding what women and children say to you?

Kadınların veya küçük çocukların size ne dediklerini anlamakta güçlük çekiyor musunuz?

Do you have difficulty understanding what women or small children say to you?

- Bana Mary ne dediyse Tom'a sadece bunu söyledim.
- Tom'a sadece Mary'nin bana dediklerini dedim.
- Mary'nin bana söylediğini sadece Tom'a söyledim.

I only told Tom what Mary told me.