Translation of "Bulunmadığını" in English

Tom'un hiç Boston'da bulunmadığını düşünüyorum.

- I think Tom has never been to Boston.
- I think that Tom has never been to Boston.

Tom, Mary'nin neden bulunmadığını bilmiyor.

Tom doesn't know why Mary is absent.

Ben ona Meksika'da bulunup bulunmadığını sordum.

I asked her if she had been to Mexico.

Tom'un Boston'da hiç bulunmadığını nasıl bildin?

- How did you know that Tom had never been to Boston?
- How did you know Tom had never been to Boston?

Tom'un Boston'da hiç bulunmadığını nasıl biliyorsun?

- How do you know that Tom has never been to Boston?
- How do you know Tom has never been to Boston?

Tom ebeveynlerinden hiçbirinin Boston'da bulunmadığını söyledi.

Tom said that neither one of his parents had ever been to Boston.

Tom Mary'ye Boston'da bulunup bulunmadığını sordu.

Tom asked Mary if she had been to Boston.

"Gullible" sözcüğün sözlükte bulunmadığını biliyor muydun?

Did you know the word "gullible" isn't in the dictionary?

Tom Mary'nin hiç Boston'da bulunmadığını düşündüğünü söyledi.

- Tom said he didn't think Mary had ever been to Boston.
- Tom said that he didn't think Mary had ever been to Boston.
- Tom said that he didn't think that Mary had ever been to Boston.

Dün Tom bana Boston'da hiç bulunmadığını söyledi.

- Yesterday, Tom told me that he'd never been to Boston.
- Yesterday, Tom told me he'd never been to Boston.

Bazı şeyleri neden Tom'a açıklama zahmetinde bulunmadığını anlamaya başlıyorum.

I'm beginning to understand why you don't bother to try to explain things to Tom.

- Tom Boston'da hiç bulunmadığını söyledi.
- Tom Boston'a hiç gitmediğini söyledi.

- Tom said he'd never been to Boston.
- Tom said that he'd never been to Boston.

- Tom daha önce oraya asla gitmediğini söyledi.
- Tom daha önce orada hiç bulunmadığını söyledi.

- Tom said he'd never been there before.
- Tom said that he'd never been there before.

- Tom Boston'a hiç gitmediğini söylüyor.
- Tom Boston'da hiç bulunmadığını söylüyor.
- Tom onun Boston'a hiç gitmediğini söylüyor.

- Tom says he's never been to Boston.
- Tom says he has never been to Boston.

- Tom Boston'a hiç gitmediğini söylüyor.
- Tom Boston'da hiç bulunmadığını söylüyor.
- Tom senin Boston'a hiç gitmediğini söylüyor.

Tom says you've never been to Boston.

Bayan Lynde daha önce Avonlea'da hiç kadın öğretmen bulunmadığını söylüyor ve bunun tehlikeli bir yenilik olduğunu düşünüyor.

Mrs. Lynde says they've never had a female teacher in Avonlea before and she thinks it is a dangerous innovation.