Translation of "Ebeveynlerinden" in English

0.003 sec.

Examples of using "Ebeveynlerinden" in a sentence and their english translations:

Ebeveynlerinden hangisine benziyorsun?

Which of your parents do you take after?

O, ebeveynlerinden uzaklaştı.

She is estranged from her parents.

Ebeveynlerinden nefret eder.

- He hates her parents.
- He hates his parents.
- She hates her parents.

Ebeveynlerinden hiçbirine benzemez.

He doesn't resemble either of his parents.

O, ebeveynlerinden ayrı yaşıyor.

He lives apart from his parents.

Ebeveynlerinden hangisine benzediğini düşünüyorsun?

Which of your parents do you think you look like?

Tom ebeveynlerinden nefret ediyordu.

Tom hated his parents.

Çocuklar ebeveynlerinden onay ister.

Children seek approval from their parents.

Tom'un ebeveynlerinden birini tanımıyorum.

I don't know either of Tom's parents.

Neden sadece ebeveynlerinden para istemiyorsun?

Why don't you just ask your parents for money?

Tom ebeveynlerinden herhangi birine benzemiyor.

Tom doesn't look like either of his parents.

Bu genç erkekler ebeveynlerinden bağımsızlar.

Those young men are independent of their parents.

Ebeveynlerinden biri Fransızca konuşabiliyor mu?

Can either of your parents speak French?

O güçlüklerle karşılaştığında, ebeveynlerinden yardım istedi.

When he ran into difficulties, he asked his parents for help.

Ebeveynlerinden daha zeki olduğunu mu düşünüyorsun?

Do you think you're smarter than your parents?

Tom ebeveynlerinden daha fazla para kazanır.

Tom makes more money than his parents.

Tom'un ebeveynleri Mary'nin ebeveynlerinden daha yaşlı.

Tom's parents are older than Mary's parents.

Tom ebeveynlerinden hiçbirinin Boston'da bulunmadığını söyledi.

Tom said that neither one of his parents had ever been to Boston.

Tom ebeveynlerinden ve arkadaşlarından biraz para topladı.

Tom raised some money from his parents and his friends.

Neden ebeveynlerinden sana bir araba almasını istemiyorsun?

Why don't you ask your parents to buy you a car?

Tom'un ebeveynleri Mary'nin ebeveynlerinden çok daha otoriter.

Tom's parents are much stricter than Mary's parents.

Ebeveynlerinden çok fazla şey beklememesi gerektiğini bilecek yaştadır.

She is old enough to know better than to expect too much of her parents.

Ebeveynlerinden başka hiç kimse onu çok iyi tanımıyor.

Apart from his parents, no one knows him very well.

Tom ebeveynlerinden bir şeyler saklayan kişi türü değildir.

Tom isn't the kind of person who hides things from his parents.

Daha önce hiç ebeveynlerinden biriyle şaka yaptın mı?

Have you ever done a prank on one of your parents before?

Eğer üniversiteye gidebilirse ebeveynlerinden ekonomik olarak bağımsız olabileceğini düşündü.

She thought that she could become economically independent from her parents if she went to college.

Tom ebeveynlerinden biraz alkol çaldı ve onların fark etmeyeceklerini düşündü.

Tom stole some alcohol from his parents and thought that they wouldn't notice.

- Tom hâlâ ebeveynlerine güveniyor mu?
- Tom geçimini hala ebeveynlerinden mi sağlıyor?

Does Tom still rely on his parents?

- Ebeveynlerinden bağımsız olmasını tavsiye ettim.
- Ona ailesinden bağımsız olmasını tavsiye ettim.

I advised him to be independent of his parents.

Thomas ebeveynlerinden ona daha hızlı bir bilgisayar satın almalarını rica etti.

Thomas asked his parents to buy him a faster computer.

- O ekonomik yönden ebeveynlerinden bağımsız.
- Kendisi maddi yönden anne-babasına bağımlı değil.

He is economically independent of his parents.

Onun üvey ebeveynleri ona karşı gerçek ebeveynlerinden şimdiye kadar olduğundan çok daha nazikti.

Her adoptive parents are much kinder to her than her birth parents ever were.