Translation of "Bulunup" in English

Veya bulunup bulunmadığı bilinmiyordu daha

or was still unknown

Suçlu bulunup idama mahkum edildi.

He was convicted and sentenced to death.

Ben ona Meksika'da bulunup bulunmadığını sordum.

I asked her if she had been to Mexico.

Tom Mary'ye Boston'da bulunup bulunmadığını sordu.

Tom asked Mary if she had been to Boston.

Bana bir iyilikte bulunup doktor çağırabilir misin?

Could you do me a favour and call a doctor?

Size herhangi bir hizmette bulunup bulunamayacağımı merak ediyorum.

I am wondering if I could be of any service to you.

Alkollü araç kullanmaktan suçlu bulunup ehliyetine altı ay süreyle el konuldu.

He pleaded guilty to drunken driving and his driver's license was suspended for six months.

Projenin en büyük zorluğu, hayata geçirmek için gerekli beceriye sahip emekçilerin bulunup bulunmaması olacak.

The biggest challenge to the project will be the availability of workers with the skills required to bring it to fruition.