Translation of "Büyüdüğü" in English

0.218 sec.

Examples of using "Büyüdüğü" in a sentence and their english translations:

Bu, Tom'un büyüdüğü ev.

This is the house where Tom grew up.

Bu Tom'un büyüdüğü ev.

This is the house Tom grew up in.

Onun Çin'de büyüdüğü iyi bilinir.

That he grew up in China is well-known.

Tom'un doğup büyüdüğü yer neresi?

Where was Tom born and raised?

Tom büyüdüğü yer hakkında yalan söyledi.

Tom lied about where he grew up.

Tom Mary'nin büyüdüğü evi görmek istiyor.

Tom wants to see the house Mary grew up in.

Tom büyüdüğü zaman ne olmak istiyor?

What does Tom want to be when he grows up?

Kızım tüm eski elbiselerini büyüdüğü için giyemedi.

My daughter has grown out of all her old clothes.

Dan bir Londra mahallesinde, büyüdüğü yerde, yaşadı.

Dan lived in a London neighborhood, where he grew up.

Bitki üstünde çiçeklerin büyüdüğü bir başak gönderir.

The plant sends out a spike on which the flowers grow.

Onun Amerika Birleşik devletlerinde büyüdüğü iyi biliniyor.

- That she grew up in America is well-known.
- That she grew up in the United States is well-known.

- Tom'un büyüdüğü yer hakkında bütün bildiklerini bize anlat.
- Tom'un büyüdüğü yer hakkında bildiğin her şeyi bize anlat.

Tell us everything you know about where Tom grew up.

Tom çok dilli bir ortamda büyüdüğü için şanslıydı.

Tom was lucky to grow up in a multilingual environment.

Tom şehirde yaşamayı sevmiyordu ve büyüdüğü çiftliğe geri taşındı.

Tom didn't like living in the city and moved back to the farm where he grew up.

Tom ve Mary hâlâ onların ikisinin de büyüdüğü Boston'da yaşıyorlar.

Tom and Mary still live in Boston where they both grew up.

Hem Dan hem de Linda ikisinin de büyüdüğü Londra'da yaşıyor.

Dan and Linda live in London where they both grew up.

İnekler bir sığır çobanı olmadan buğdayın büyüdüğü bir tarlada dolaşıyorlardı.

Without a cowherd, the cows wandered in a field where wheat was growing.

Prenses büyüdüğü zaman büyük bir mesafe yaşayan bir prens ile nişanlandı.

When the princess grew up she was betrothed to a prince who lived at a great distance.

Ekonomimizin büyüdüğü bir anda bizim işletmelerimiz 1990'lardan beri en hızlı tempoda işler yaratıyorlar ve ücretler tekrar yükselmeye başlıyor, bizim olmak istediğimiz ülke türü hakkında bazı seçimler yapmak zorundayız.

At a moment when our economy is growing, our businesses are creating jobs at the fastest pace since the 1990s, and wages are starting to rise again, we have to make some choices about the kind of country we want to be.

Obama yukarıdan aşağıya ekonominin asla işe yaramadığını söyledi. Ülke sadece çok üstte olanlar iyi yaptıkları zaman ülke başarılı olmaz.Biz orta tabaka daha da büyüdüğü zaman, daha fazla güvenlik hissettiğinde başarılı oluruz.

"Top-down economics never works," said Obama. "The country does not succeed when just those at the very top are doing well. We succeed when the middle class gets bigger, when it feels greater security."