Translation of "Ayrımcılık" in English

0.003 sec.

Examples of using "Ayrımcılık" in a sentence and their english translations:

Bu ayrımcılık!

This is discrimination!

Ayrımcılık yapmam.

I don't discriminate.

Onlar ayrımcılık yapıyorlar.

- They are discriminated against.
- They're discriminated against.

Konaklamada tecrit, işte ayrımcılık

housing segregation, job discrimination,

Cinsiyet temelli ayrımcılık yasaklanmıştır.

Discrimination on the basis of gender is prohibited.

Halk ayrımcılık probleminden tamamen habersiz.

The masses are entirely ignorant of the segregation problem.

O bana ayrımcılık gibi görünüyor.

That sounds like discrimination to me.

Ayrımcılık bir iş bulmamı zorlaştırdı.

Discrimination made it difficult for me to find a job.

Bu yasa Müslümanlara ayrımcılık yapıyor.

This law discriminates against Muslims.

Kadınlara karşı ayrımcılık yapan kuralları kaldırdı.

He made it basically illegal to discriminate against women.

Onlara karşı yapılan ayrımcılık yüzünden yoksullar.

They are poor because of the discrimination against them.

Ayrımcılık, toplumsal bir gerçektir, bir his değildir.

Discrimination is a social fact, not a feeling.

Herhangi bir ayrımcılık yaşamamış genç kızların %75'i

75% of young girls yet to experience any form of discrimination

Ülkemizde bu tür bir ayrımcılık çok yaygın değildir.

This type of discrimination isn't very widespread in our country.

İnsanlara milliyet, cinsiyet veya meslek temelinde ayrımcılık yapmayın.

Don't discriminate against people based on nationality, gender, or occupation.

Renkçilik, daha koyu ten rengine sahip olanlara karşı yapılan ayrımcılık,

Colorism, the discrimination of those with a darker skin tone,

Pazar sabahı saat on bir, Amerika'da en çok ayrımcılık yapılan saat.

eleven o'clock Sunday morning is "the most segregated hour" in America.