Translation of "ödevi" in English

Ödevi yapacağım.

- I will do the homework.
- I will be doing my homework.

Tom ödevi sevmedi.

Tom didn't like homework.

Ödevi kendi yaptı.

- She herself did the homework.
- She did the homework herself.

Ödevi yapmayı unuttuğu zamanı

She tells me about the time when she forgot to do the homework

O, ödevi ile meşguldü.

He was busy with his homework.

Alessia'nın ödevi çok zordu.

Alessia's homework are very difficult.

Ev ödevi yapmakla meşgulüm.

I'm busy doing homework.

Taro, dönem ödevi yazıyor.

Taro is writing a term paper.

Bence sanıklara yazma ödevi vermek

For me, assigning essays to defendants

Ev ödevi yarına kadar yapılmalıdır.

Homework must be done by tomorrow.

Öğretmen bize ev ödevi verdi.

The teacher gave us homework.

Matematik ödevi beklediğimden daha kolaydı.

The math homework was easier than I had expected.

Biz ödevi çok geçmeden tamamladık.

We finished the homework in no time at all.

Öğretmenimiz çok ev ödevi verir.

- Our teacher gives us a lot of homework.
- Our teacher gives out a lot of homework.

Bu çok fazla ev ödevi.

This is too much homework.

Sadece birkaç öğrenci ödevi anladı.

Only a few students understood the assignment.

Tom ev ödevi yapmayı sevmez.

Tom doesn't like doing homework.

Tom'un yapacak ev ödevi var.

Tom has homework to do.

Sami'nin yapılacak çok ödevi vardı.

Sami had a lot of homework to do.

Ödevi ek açıklama olmadan yapamaz.

He can't do the report without more direction.

Her şeyden önce, ödevi bitirmek zorundayız.

First of all, we have to finish the homework.

Tom'un benden daha fazla ödevi var.

Tom has got more homework than me.

Tom şimdi ev ödevi ile meşgul.

Tom is busy with his homework now.

Öğretmen bize bir ev ödevi vermedi.

The teacher didn't give us any homework.

Onun ödevi uzun bir zaman sürecek.

His homework is going to take a long time.

Ev ödevi yaparak bütün gece yatmadım.

I was up all night doing homework.

Üniversiteler de ev ödevi verir mi?

Do colleges give homework too?

Keşke daha az ev ödevi olsa.

I wish there were less homework.

Tom'un yapacak biraz ev ödevi var.

Tom has some homework to do.

Sadece canım matematik ödevi yapmak istemiyor.

I just don't feel like doing my math homework.

Tom bir dönem ödevi üzerinde çalışıyor.

Tom is working on a term paper.

Tom'un çok nadir ev ödevi vardır.

Tom very seldom has homework.

Matematik ev ödevi beklediğimden daha kolay çıktı.

The math homework proved to be easier than I had expected.

Ev ödevi bitirildikten sonra, Tom yatmaya gitti.

His homework having been finished, Tom went to bed.

Bay Takahashi bize biraz ev ödevi verdi.

Mr. Takahashi gave us some homework.

Öğretmen bize bir sürü ev ödevi verdi.

The teacher gave us a lot of homework.

Bay Jackson bize biraz ev ödevi verdi.

Mr. Jackson gave us some homework.

Bugün ev ödevi için gerçekten havamda değilim.

I'm really not in the mood for homework today.

Bazı öğrencilerin ev ödevi hakkında yakındıklarını duydum.

I heard some students complain about the homework.

Ev ödevi olarak, öğrenciler bir rapor yazacak.

As homework, the pupils will be writing a report.

Tom çok ev ödevi olduğundan şikayet etti.

Tom complained that he had too much homework.

Tom bu gece çok ödevi olduğunu söylüyor.

Tom says he has a lot of homework tonight.

Tatoeba'da cümleleri çevirmek ev ödevi yapmaktan daha eğlenceli.

Translating sentences on Tatoeba is more fun than doing homework.

Tom'un bu akşam yapacak bir sürü ödevi var.

Tom has a lot of homework to do this evening.

- Benim ev ödevi neredeyse tam.
- Ev ödevim neredeyse hazır.

My homework is nearly complete.

Tom'un benim sahip olduğumdan daha fazla ev ödevi var.

Tom has more homework than I do.

Bir sürü ev ödevi olduğu için Tom dışarı gidemiyor.

Tom can't go out because he has a lot of homework.

Ve bu ders için bir şiir ödevi yapmak zorunda kaldığımda

and I had to do a poetry assignment for this class,

Bay Yamada bize her gün bir sürü ev ödevi verir.

Mr. Yamada gives us a lot of homework every day.

Bay Jackson bize her gün bir sürü ev ödevi verir.

Mr. Jackson gives us a lot of homework every day.

Bu okulda hiç not yok ve öğrencilere ev ödevi verilmez.

At this school, there are no grades and students have no homework.

Tom bu gece yapacak bir sürü ev ödevi olduğunu söyledi.

- Tom said he has a lot of homework to do tonight.
- Tom said that he has a lot of homework to do tonight.

Tom ev ödevi için modern bir peri masalı yazmak zorunda.

For homework, Tom has to write a modern fairy tale.

Ev ödevi o kadar karmaşık ki sınıftaki hiç kimse onu bitirmedi.

The homework was so complex that no one in class finished it.

Ev ödevi yapmam gerektiğinde erkek kardeşim her zaman bana yardım eder.

When I have homework to do, my brother always helps me with it.

Tom öğretmenin ona bir günde bitiremeyeceği kadar fazla ev ödevi verdiğini düşündü.

- Tom thought the teacher had given him way too much homework to finish in one day.
- Tom thought that the teacher had given him way too much homework to finish in one day.

Benim yaz ödevi için, ben süt kartonları ile büyük bir nesne oluşturmaya çalışacağım.

For my summer homework, I'll try to create a big object with milk cartons.