Translation of "Yazma" in English

0.012 sec.

Examples of using "Yazma" in a sentence and their english translations:

Yazma sanatı faydalıdır.

The art of writing is useful.

Kırmızı mürekkeple yazma.

Don't write in red ink.

Konuşma ve yazma farklıdırlar.

- To speak is one thing and to write is another.
- Speaking and writing are different.

O okuma yazma bilmiyor.

He is illiterate.

Tom'un yazma yeteneği var.

Tom has a talent for writing.

Bana yazma sözünü tutmadı.

She did not keep her promise to write to me.

Parklar yazma için idealdir.

Parks are ideal for writing.

Tom'un yazma üslubunu beğenmiyorum.

I don't like the way Tom writes.

Sen okuma-yazma bilmiyorsun.

You're illiterate.

Tom okuma yazma bilmiyor.

Tom doesn't know how to read or write.

- Okuma ve yazma biliyor musun?
- Okuma ve yazma biliyor musunuz?

Do you know how to read and write?

Okuma yazma bilmeyenler de dahil.

included illiterate people.

Bence sanıklara yazma ödevi vermek

For me, assigning essays to defendants

Haber hikayeleri yazma onun işidir.

Writing news stories is his job.

O, okuma ve yazma öğretir.

She teaches reading and writing.

O, mektup yazma işinde zorlandı.

She was hard at work writing letters.

Aşağıdaki yazma iletilerinden birini seç.

Choose one of the following writing prompts.

Tom okuma yazma bilmeyen değil.

Tom isn't illiterate.

Mektup yazma sanatı yitip gidiyor.

Letter writing is becoming a lost art.

Ben senin yazma tarzını seviyorum.

I love the way you write.

İzlandaca yazma uygulaması yapmak istiyorum.

I want to practice writing in Icelandic.

Bana böyle uzun mektuplar yazma.

Don't write me such long letters.

Çocuk, okuma ve yazma öğreniyor.

The boy is learning to read and write.

Tom'un dedesi okuma yazma bilmiyordu.

Tom's grandfather was illiterate.

Onun ayağı ile yazma yeteneği şaşırtıcı.

Her ability to write with her foot is amazing.

O beni ona yazma sorunundan kurtaracak.

That will save me the trouble of writing to him.

Yazma konusunda çok iyisin. Ben kötüyüm.

You're so good at writing. I'm terrible.

Bir milyar yetişkin okuma yazma bilmemektedir.

A billion adults are illiterate.

Ben okuma yazma bilmeyen biri değilim.

I am not an analphabet.

Bir milyar yetişkin, okuma yazma bilmiyor.

One milliard adults are illiterate.

- Ben okuma yazma bilmiyorum.
- Ben cahilim.

- I'm illiterate.
- I am illiterate.

Bin milyon yetişkin okuma yazma bilmiyor.

A thousand million adults are illiterate.

Birkaç gündür sana yazma ihtiyacı hissettim.

For several days I've felt the need to write you.

Bir milyar yetişkin okuma yazma bilmez.

One thousand million adults are illiterate.

Hemingway'in kötü bir yazma stili vardı.

Hemingway had a poor writing style.

Tom okuma yazma bilmiyor, değil mi?

Tom is illiterate, isn't he?

Avrupalıların yalnızca %15'i okuma yazma biliyordu.

no more than 15 percent of Europeans could read or write.

Fakat o yıllarda kadınlarda okuma yazma oranı

But the literacy rate of women in those years

İyi İngilizce yazma, çok fazla pratik gerektirir.

To write good English requires a lot of practice.

O, mektup yazma sanatını biliyor gibi görünüyor.

She seems to know the art of writing letters.

O bana okuma yazma bilip bilmediğimi sordu.

She asked me whether I can read and write.

Onu yorumlarda yazma yerine onu eklemiş olabilirsin.

You might have added it instead of writing it in comments.

Bunu hakkında hiç kimseye bir şey yazma.

Don't write anything about this to anyone.

Yazma yarışmasında bir ödül kazandın, değil mi?

You won a prize in the spelling competition, didn't you?

O sitede başka dilde yazma çok berbattı.

The transliteration on that website was terrible.

Benim veri yazma yazılımım bir hata mesajı gösteriyor.

My data-burning software is showing an error message.

- Okuma yazma bilmiyor musun?
- Okuman yazman yok mu?

Are you illiterate?

Benim hobilerim, okuma, yazma, yürüyüş ve çekilişlere girmedir.

My hobbies are reading, writing, walking and entering sweepstakes.

Okuma yazma bilmeyen gençlerin neredeyse % 60'ı kadındır.

Almost 60% of illiterate youth are female.

- Tom okuma yazma bilmez.
- Tom okuyamaz ya da yazamaz.

Tom can't read or write.

1685 itibarıyla Fransızların beşte dördü açıkça okuma yazma bilmiyordu.

Four fifths of French were frankly illiterate towards 1685.

Yüzyıllar boyunca yabancı dil öğretimi okuma ve yazma üzerine odaklandı.

For centuries, foreign language teaching focused on reading and writing.

Tom Mary'ye şarkı yazma ile ilgili birkaç güzel tavsiye verdi.

Tom gave Mary some good advice about how to write songs.

Türkiye'de okuma yazma bilmeyen ne yazık ki 3,8 milyon insan var.

Unfortunately, there are 3.8 million illiterate people.

Kızların eğitimini zorunlu hale getirdi, okuma yazma oranlarını yükseltti, okullar açtı,

He made women's education compulsory, he made literacy rates rise, he made schools opened everyone,

İkinci sınıfta, öğrencilerin temel okuma ve yazma becerilerine sahip olması beklenmektedir.

By second grade, students are expected to have basic reading and writing skills.

O, çok dikkatli yazmasına rağmen, yazma ödevinde çok sayıda hataları vardı.

Although he was writing carefully, he had many mistakes in his writing task.

- Tom'un yazım tarzını beğeniyorum.
- Tom'un yazı üslubunu beğeniyorum.
- Tom'un yazma stilini beğeniyorum.

I like Tom's writing style.

Yazma becerilerim hakkında emin değilim fakat gerekli olursa o metni senin için yapacağım.

I'm not sure about my writing skills but if it is needed I will write that text for you.

Öğrenci zaten Esperanto alfabesini öğrendiyse, onlar yazma veya telaffuz ile ilgili herhangi bir sorun yaşamaz.

If the student has already learned the Esperanto alphabet, they won't have any problems with writing or pronunciation.

- Tom okuma-yazma bilmiyor.
- Tom okuryazar değil.
- Tom'un okuması yazması yok.
- Tom elifi görse mertek sanır.

- Tom's illiterate.
- Tom is illiterate.

- Fuji Dağı'na tırmandıktan sonra bana şiir yazma ilhamı geldi.
- Fuji Dağı'na çıkmamın akabinde şiir yazasım geldi.

After climbing Mt Fuji I got the inspiration for a poem.

- Tom okuma-yazma bilmiyor.
- Tom cahil.
- Tom okuryazar değil.
- Tom'un okuması yazması yok.
- Tom elifi görse mertek sanır.

- Tom's illiterate.
- Tom is illiterate.