Translation of "öğretmene" in English

Öğretmene soralım.

Let's ask the teacher.

- Öğretmene yağ çekmeyi kesin.
- Öğretmene yağ çekmeyi bırakın.
- Öğretmene yağcılık etmeyin.

Stop sucking up to the teacher.

Öğretmene adını söyle.

Tell the teacher your name.

Ben öğretmene güveniyorum.

I trust the teacher.

Bilmiyorsan, öğretmene sor.

If you don't know, ask the teacher.

Bir öğretmene benziyorsun.

You look like a teacher.

Öğretmene yalan söyledim.

I lied to the teacher.

- Öğretmene güldün mü hiç?
- Hiç öğretmene güldün mü?

Have you ever laughed at the teacher?

Öğretmene dikkat etmeniz gerekir.

You must pay attention to the teacher.

Öğrenci öğretmene hakaret etti.

The student insulted the teacher.

Tom öğretmene sorular soruyor.

Tom is asking questions to the teacher.

O bir öğretmene benziyor.

She looks like a teacher.

O, öğretmene yağcılık ediyor.

She sucks up to the teacher.

Tom bir öğretmene benziyor.

Tom looks like a teacher.

O öğretmene sorular sorabilirsiniz.

You may ask that teacher questions.

Tom öğretmene şikâyet etti.

Tom complained to the teacher.

Tom öğretmene dikkat etmiyor.

Tom hasn't been paying attention to the teacher.

O, öğretmene dikkat etmiyor.

He's not paying attention to the teacher.

Tom öğretmene dikkat etmiyordu.

Tom wasn't paying attention to the teacher.

Sınav kâğıtlarını öğretmene uzattım.

I handed the examination papers in to the teacher.

Tom, öğretmene benzemediğimi söyledi.

- Tom said I didn't look like a teacher.
- Tom said that I didn't look like a teacher.

- Tom, öğretmene bir elma verdi.
- Tom öğretmene bir elma verdi.

- Tom gave an apple to the teacher.
- Tom gave the teacher an apple.

O, öğretmene hiç kulak vermez.

He pays no attention to the teacher.

Hiç bundan öğretmene bahsettin mi?

Have you ever mentioned this to the teacher?

Bir sorunuz varsa, öğretmene sorun.

When you have a question, ask the teacher.

Öğretmene söyleyecek bir şeyi yoktu.

He didn't have anything to say to the teacher.

Öğretmene her gün sorular sorarız.

We ask the teacher questions every day.

Bir özel öğretmene ihtiyacım yok!

I don't need a tutor!

Öğretmene her gün soru soruyoruz.

We ask the teacher questions every day.

Sovyet Rusya'da öğretmene ders verilir!

In Soviet Russia, lesson teaches teacher!

Tom öğretmene bazı sorular sordu.

- Tom asked the teacher some questions.
- Tom asked the teacher several questions.

Tom öğretmene birkaç soru sordu.

Tom asked the teacher several questions.

Daha iyi bir öğretmene soramadım.

I couldn't have asked for a better teacher.

O, yeni öğretmene aşık oldu.

She fell in love with the new teacher.

Bob öğretmene bazı sorular sordu.

Bob asked the teacher some questions.

- Öğretmen gibi görünmüyorsun.
- Öğretmene benzemiyorsun.

You don't look like a teacher.

Öğretmene sık sık şaka yapardı.

He would often play jokes on the teacher.

Bu konuda öğretmene her şeyi anlatacağım.

I will tell the teacher all about it.

Niçin öğretmene beni gammazladığını bana söyle?

- Tell me why you have told on me to the teacher.
- Tell me why you snitched on me to the teacher.

Öğretmene hangisinin daha iyi olduğunu sordum.

I asked the teacher which was the better.

Okulun yeni bir öğretmene ihtiyacı vardı.

The school needed a new teacher.

Ev ödevimi yapmadığımı öğretmene söylemeyeceğini düşündüm.

- I thought you wouldn't tell the teacher that I hadn't done my homework.
- I thought that you wouldn't tell the teacher that I hadn't done my homework.

Öğretmene itaat etmek istemedik, değil mi?

We wouldn't want to disobey the teacher, would we?

Oğlan, öğretmene kağıt bir uçak attı.

The boy threw a paper airplane at the teacher.

Çin atasözlerinin hepsini öğretmene geri verdim.

I gave all of the Chinese proverbs back to the teacher.

Tom'un bir özel öğretmene ihtiyacı var.

Tom needs a tutor.

Öğretmene daha fazla dikkat etmeniz gerekir.

You need to pay more attention to teacher.

O her gün öğretmene bir elma verir.

He gives an apple to the teacher every day.

Tom'un ev ödevimi yapmadığımı öğretmene söylemeyeceğini düşündüm.

- I thought Tom wouldn't tell the teacher that I hadn't done my homework.
- I thought that Tom wouldn't tell the teacher that I hadn't done my homework.

- Kompozisyonum öğretmen tarafından düzeltildi.
- Kompoziyonumu öğretmene düzelttirdim.

I had my composition corrected by the teacher.

Kopya çektiğimi öğretmene ispiyon eden sen miydin?

Was it you who squealed to the teacher that I cheated?

Bir öğretmene bu tarz bir davranış yakışmaz.

Such conduct is unworthy of a teacher.

Şimdiye kadar ilk defa öğretmene bir soru sordum.

This is the first time I've ever asked the teacher a question.

O sınıf, okulun ilk haftası için bir yedek öğretmene sahipti.

That class had a substitute teacher for the first week of school.

O bir öğretmene benziyordu ve sonra aslında onun bir öğretmen olduğunu keşfettim.

She looked like a teacher, and later I found that she actually is one.

Sana bir ebeveyne ya da bir öğretmene söyletmek yerine, kendiniz için bir şeyler öğrenin.

Find things out for yourself instead of having a parent or a teacher tell you.

"Kötü bir öğretmene sahip olmak sizi rahatsız ediyor olmalı." "Ben de aptalım. Öyleyse, tamam. "

"It must bother you to have taken a bad master." "I'm stupid too. So, it's all right."