Translation of "Hiç" in Korean

0.021 sec.

Examples of using "Hiç" in a sentence and their korean translations:

Hiç etkilenmedi.

마이크는 시큰둥했죠.

Hiç olmadı.

한 번도 그런 적이 없죠

Hiç de endişelenmiyordum.

전혀 걱정 안 됩니다.

Hiç araştırdınız mı?

조사는 해보셨나요?

Hiç cevap vermiyordum.

저는 답장을 하지 않았어요.

Tavsiyesini hiç beklemiyordum,

친구의 충고가 너무 신선해서

Hiç kıpırdamadan durarak...

‎완전히 가만히 서서

Hem de hiç.

전혀요.

Hiç kimseye acımadılar

거기엔 자비가 없었다.

Ilgilenecek hiç enerjiniz kalmaz.

예컨대 인간관계처럼 말이죠.

Duyduklarım hiç hoşuma gitmedi.

마음에 들지 않았습니다.

Fakat hiç paramız yoktu

하지만 우리는 돈이 없었습니다.

Onları hiç çözebilecek miydim?

제가 그것들을 극복할 수 있을까요?

Kalbinde hiç kötülük yoktu.

악의를 가지고 있는 것도 아니었고요.

Hiç kimse, değil mi ?

누구 있으신가요?

Ancak hiç yalan söylemezdi.

하지만 절대 거짓말은 하지 않으셨어요.

Hiç beklenmedik bir durum.

‎전혀 예상치 못한 존재

Kameraya da hiç alınmamıştır.

‎카메라에 포착된 적도 없고요

Hiç şikayet etmedim ama.

하지만 저는 불평하지 않았죠.

Hiç duydunuz mu bilmiyorum.

여러분도 들어보셨나 모르겠네요.

Bu hiç iyi değil.

‎불안했죠

Ve kendini hiç değersiz görmemişti.

절대 자신을 폄하하지 않으셨죠.

Etrafta hiç çiçekli bitki yoktu,

화훼식물은 없는데,

Muhtemelen bu işe hiç başlamazdık.

시작 조차 하지 않았을지도 모릅니다.

Hiç okumayı öğrenmemiş insanlar vardı.

읽기를 전혀 배운 적이 없는 사람들도 있었습니다.

İklim aktivisti olacağımı hiç düşünmemiştim.

제가 기후활동가가 되려고 작정했던 것은 아니었습니다.

Hiç böyle bir acı hissetmemiştim.

지금까지 겪은 고통 중 최악이었답니다

Büyürken memleketimden ayrılacağımı hiç düşünmemiştim.

어릴 땐 제가 조국을 떠날 거란 생각조차 안 했습니다.

Ne çıkacağı hiç belli olmaz.

뭐가 나올지 모르니까요

Son 10 yılı hiç durmadan

저는 10년을 쉬지 않고 일하면서

Bu yüzden uçakta hiç uyumam.

그래서 저는 비행기에서 절대 잠을 자지 않습니다.

Hayır, hiç de öyle değil.

전혀 아니죠.

Hiç değilse evin yolunu bulabilecek.

‎그래도 집에 가다 ‎길을 잃지는 않을 겁니다

Güve, hiç değilse amacını gerçekleştirdi.

‎그래도 나방은 목적을 이뤘군요

Ya da hiç ameliyat olmamak.

아니면 수술을 포기해야 하죠.

Hiç, sıfır, çok zamanımız yok.

아무것도. 단 하나도요. 그럴 시간도 없어요.

Hiç sosyal medya hesabım olmamasına rağmen,

제가 비록 소셜미디어 계정이 없다고 하더라도

Ne yazık ki, hiç tecrübem yoktu.

하지만, 저는 아무런 경험이 없었어요.

Büyükbabamı hiç bu kadar mutlu görmemiştim.

저는 그렇게 기뻐하는 할아버지를 본 적이 없었습니다

çünkü daha önce hiç Dubai'ye gitmedim.

왜냐하면 저는 두바이에 간지 꽤 오래됐기 때문이죠.

Onu böyle yemenin hiç sakıncası yok.

이건 그냥 이렇게 먹어도 돼요

Her zaman, önceye dönmeyi hiç istemediğimi

사람들이 항상 제게 물어볼 때마다 다시는 돌아가지 않을 것이라고나

Ölümüne altı ay kala, hiç yoktan,

할머니가 돌아가시기 6개월 전쯤에

Bir ergeni anlamaya hiç çalıştınız mı?

십대를 이해해 보려고 애써 보신 적 있나요?

Neredeyse hiç görmedikleri bir şeyle karşılaştırıyoruz:

좀처럼 보기 힘든 것을 연결해주죠.

Mimari muhteşemdir, buna hiç şüphe yok.

건축은 놀랍습니다.

Okyanusun büyük bölümü buna hiç benzemiyor.

대부분의 바다는 이렇게 생기지 않았다는 것이죠.

Karanlıkta yaptıkları şeyler hiç filme alınmamıştı.

‎치타의 야간 활동은 ‎촬영된 적이 없습니다

Küçük bedeni neredeyse hiç ısı üretmiyor.

‎개구리의 작은 몸뚱이는 ‎열을 거의 만들어내지 못하죠

Hiç gelmedi derseniz sıfır frank kazanırsınız.

만약 여러분이 0번이라고 하면, 아무것도 받지 못하는 거죠.

İlk olarak, hiç bitmeyen bir form...

첫째, 끝이 없는 형태가 있다.

Bir ayıdan daha hızlı koşabileceğinizi hiç sanmıyorum.

저는 절대로 여러분이 곰보다 빨리 뛸 수 있다고 생각하지 않습니다.

Ama, onların aileleri nasıl diye hiç düşünmüyordum.

하지만 그 사람에게 어떤 가족이 있는지 따위 조금도 생각하지 않았습니다

Sanki hiç o işaretten korkmaları öğretilmemiş gibiydi.

쥐들은 더 이상 공포를 촉발하는 신호에 반응하지 않았습니다.

Bu tür lezzetler hiç bana göre olmamıştır.

전 이런 맛을 즐기는 사람은 아니에요

Böyle tünellerde ilerlerken kaybolmak hiç eğlenceli değildir.

이런 갱도를 따라 이동할 때 길을 잃으면 곤란하죠

Fakat "birini yap" kısmı neredeyse hiç olmamıştı.

직접 하는 것은 별로 가능하지 않았습니다.

Çünkü hiç de hayal ettiğim gibi görünmüyordu.

제가 상상한 거랑 너무 달랐어요.

Daha önce hiç kayda alınmamış bir davranış.

‎기록된 적 없는 습성입니다

Yani çocukların orada oynadıklarını hiç fark etmemiştim."

거기서 애들이 논다는 걸 알 지 못 했어요."

Ve hiçbir şey bulamadım. Hem de hiç.

‎하지만 아무런 자료도 ‎찾을 수 없었습니다

Bir şeyler yapmak istedik, hiç unutmadığımız bir şeyler,

우린 우리가 절대 잊지 않을 어떤 일을 하고 싶었습니다.

Hiç yorulmadan yolunu bulduğu efsanevi bir manzara değildi.

멋진 풍경을 따라 하는 그런 여행이 아니었거든요.

İnsanla bire birde kalırsa, insanın hiç şansı yok.

인간이 일대일로 맞서면 상대가 안 됩니다

Hiç beklemediğim bir şeydi, bu yüzden çok şaşırmıştım.

아시다시피, 완전히 기대 이상이었기에 당시엔 감정이 들떠있는 상태였습니다.

Bu nedenle, yaklaşmakta olan kaderleri uykumu hiç kaçırmadı.

그들이 처한 운명에 대해 걱정할 이유가 없는 곳이죠.

Ayrıca tahminen üzerinde yaşamın hiç başlamayacağı gezegenler var.

짐작컨대 생명이 시작되지 않은 또 다른 세상도 있겠죠.

Gecenin köründe beslenmesi hiç alışıldık bir durum değildir.

‎한밤중에 먹이를 먹는 건 ‎대단히 보기 드문 행동입니다

Anlaşılan, dijital eko halkaları hakkında hiç fikrim yoktu

그리고 제가 인터넷 공간의 반향실 효과에 대해 아무것도 모른다는 사실을 알 게되었습니다.

Benden sonra ismimin yaşaması fikri hiç ilgimi çekmiyor.

이름을 후세에 남기는 것도 관심이 없습니다.

Merakımı daha önce hiç yaşamadığım bir şekilde kabartmıştı.

‎살면서 이렇게 강렬한 호기심을 ‎느껴 본 건 처음이었어요

Bu da demek oluyor ki hiç çim mevcut değildi.

이 말은 풀이 없었다는 뜻입니다.

Yani aslında bu hiç yardımcı olmazdı, şayet bir millet --

한 국가의 경우엔 소용이 없을 거예요.

çünkü benim gibi zengin kapitalistler hiç daha zengin olmamıştı.

왜냐하면 저같은 자본가들은 여태껏 이렇게까지 부자였던 적이 없었거든요.

Devam ettiriliyor, onu hiç görmemiş olanlar bile ondan korkuyor.

사람들은 표범을 보지도 않고 두려워하게 된 거죠

Artık bu konuya daha önce hiç olmadığım kadar aşıktım.

수학이 그 어느 때보다도 더 매력적으로 다가왔습니다.

Ama gerçekte, iyi olmaktan hiç bu kadar uzak olmamıştım.

하지만 사실 저는 몸이 좀 나아진, 그 이상은 느끼지 못했습니다.

özellikle üzerinde çok az ya da hiç kontrolünüz varsa.

특히 우리가 그 소음을 조절할 수 없는 경우에 그렇죠.

Ana kar alanları olan düzeni değiştirmeye hiç niyeti yokken

자신들이 가장 이익을 보는 판을 바꿀 생각이 없습니다.

Elmas dolu bir arazide yürümekten hiç de farklı değil.

이 작업은 다이아몬드 땅을 걷는 것과 같습니다.

O hayat, kürklü fok yavrusu için hiç kolay değil.

‎새끼 물개에게 삶은 녹록지 않죠

İyi de eder. Karanlıkta nelerin gezindiği hiç belli olmaz.

‎차라리 잘됐습니다 ‎그림자 속에 누가 숨어 있는지 ‎절대 모를 겁니다

Rusya'nın dayanıklılığı, sahip olduğu her şeye benzemiyor hiç karşılaşmadım.

러시아의 회복력은 그가 이전에 부딪혔던 그 어떤 것과도 달랐다.

Fakat hakikaten, hiç kimsenin doğru projeksiyonu olmadığı gerçeği değişmedi.

하지만 여전히 올바른 투사법은 없어요.

Tarihte orangutan kaynaklı hiç insan ölümü olmamasının sebebi bence bu.

그렇기 때문에 지금까지 단 한 번도 오랑우탄이 사람을 죽인 적이 없는 거죠

Sadece temeli doğru atmak hiç de küçük bir görev değildi

가장 기본적인 지원조차 제대로 하는 게 녹록치 않았지만

Hayatta kalmak için protein kaynaklarını hiç pas geçmemeyi erkenden öğrendim.

제가 일찍이 배우기로 생존하려면 단백질을 섭취할 기회를 놓쳐선 안 되죠

İlk beş yıl, ben ve iş arkadaşlarım fabrikadan hiç çıkmadık.

5년 동안 우리들은 회사를 떠난 적이 없어요.

Ve sonra insanlara sorduğunuzda "Bu konu hakkında hiç konuşuyor musunuz?"

그리고 "이 문제에 관해 이야기를 해본 적 있나요? " 라고 물어보면,

Ben de "Hayır, tatlım, hiç de yaralanmadım, ben iyiyim." diyorum

저는 말했죠. "아니야, 얘야, 아프지 않아. 나 괜찮아."

Arka bahçenizden gelen bir şey için hiç de fena değil.

뒷마당에서 나오는 무언가도 나쁘지 않습니다.

Ya hiç görülmemiş ya da nadiren şahit olunan bir şey.

‎보기 드문 광경입니다 ‎전에 목격된 적도 없겠지만요

Haklarında bir şeyler duymuştum ancak onları daha önce hiç görmemiştim.

그때까지 얘기는 들어봤어도 실제로 본 적은 없었지요.

Bunu daha önce hiç duymamış olabilirsiniz, çünkü bunu ben uydurdum.

한번도 못들어 보셨다면, 아마 그건 제가 만든 말이기 때문이예요.

Bu, nadiren görülür ve daha önce hiç su altında filme alınmamıştır.

‎목격 사례가 드물고 ‎수중에선 한 번도 촬영된 적 없죠

Tüm dünyaya cep telefonu satışların başını çekiyor. Ancak, neredeyse hiç gelir

이렇게 투자를 함으로 인해서 휴대폰을 전 세계에 팔고도