Translation of "Bırakın" in English

0.014 sec.

Examples of using "Bırakın" in a sentence and their english translations:

Bölümüne bırakın!

section below!  

Bırakın halledeyim.

Let me handle this.

Silahlarınızı bırakın!

Drop your weapons!

Şişeyi bırakın.

Leave the bottle.

Kolunu bırakın.

Let go of the handle.

Bırakın konuşsun.

Let him speak.

Silahlarınızı bırakın.

- Drop your guns!
- Drop your guns.

Anahtarı bırakın.

Leave the key.

Rehineleri bırakın.

Release the hostages.

Abartmayı bırakın.

Stop exaggerating.

Dövünmeyi bırakın.

Stop feeling sorry for yourselves.

Bırakın söylesin fikirlerini

let him tell his ideas

Onu oraya bırakın.

Set it down there.

Çantayı polise bırakın!

Put the case in the hands of the police.

Onu masaya bırakın.

Lay it on the table.

Onu geride bırakın.

- Leave it!
- Leave it behind.
- Leave it.

Lütfen dövüşmeyi bırakın.

Please stop fighting.

Onu yalnız bırakın.

- Leave her alone.
- Leave her alone!

Silahlarınızı yere bırakın!

- Put down your weapons!
- Put down your weapons.

Bebeği beşikte bırakın.

Leave the baby in the crib.

Lütfen ağlamayı bırakın.

Please stop crying.

Her şeyi bırakın.

Leave everything.

Onları orada bırakın.

Leave them there.

Arabamı yalnız bırakın.

Leave my car alone.

Silahlarınız yere bırakın.

- Drop your guns!
- Put your weapons down.

Beni yalnız bırakın.

Let me be.

Onu burada bırakın.

Leave it here.

Sekreterime numaranızı bırakın.

Leave your number with my secretary.

Lütfen gülmeyi bırakın.

Please stop laughing.

Onu kapalı bırakın.

Leave it closed.

Onu rahat bırakın.

- Leave him alone.
- Leave him in peace.

Onu serbest bırakın!

Release him!

Onu yalnız bırakın!

- Leave that alone.
- Leave that alone!

Radyonuzu evde bırakın.

Leave your radio at home.

Belgeleri ofisimde bırakın.

Leave the documents in my office.

Sorun çıkarmayı bırakın.

Stop creating trouble.

Bizi gözetlemeyi bırakın.

Stop spying on us.

Onları serbest bırakın.

Free them.

Onu serbest bırakın.

Free him.

Kendinizi kandırmayı bırakın.

Stop deluding yourselves.

Kitapları burada bırakın.

Leave the books here.

- Kaleminizi aşağı koyun.
- Kaleminizi bırakın.
- Kaleminizi yere bırakın.

Put down your pencil.

Dört numara: Akışına bırakın.

Number four: Go with the flow.

Benim kameramı yalnız bırakın.

Leave my camera alone.

Lütfen ateşi yanık bırakın.

Please keep the fire burning.

Dirseklerinizi masaya yaslamayı bırakın.

Stop resting your elbows on the table.

Odayı olduğu gibi bırakın.

Leave the room as it is.

- Okumaktan vazgeç.
- Okumayı bırakın.

Stop reading.

Lütfen bir mesaj bırakın.

Please leave a message.

Sadece onları orada bırakın.

Just leave them there.

Sadece onu benimle bırakın.

Just leave it with me.

Onu istediğiniz yere bırakın.

Put it where you like.

Bipten sonra mesajınızı bırakın.

Leave your message after the beep.

- Silahlarınızı bırakın.
- Silahlarınızı uzaklaştırın.

Put your guns away.

Sadece bizi rahat bırakın.

Just let us be.

Sadece onu masama bırakın.

Just leave it on my desk.

Gidin, beni yalnız bırakın!

Go away, leave me alone!

Onu bunun dışarısında bırakın.

Leave her out of this.

Lütfen onu yalnız bırakın.

Please leave her alone.

Sadece onları yalnız bırakın.

Just leave them alone.

Sadece onu yalnız bırakın.

Just leave him alone.

Lütfen beni burada bırakın.

Please let me off here.

Lütfen, onu bana bırakın.

Please, leave it to me.

Lütfen çekiçle vurmayı bırakın.

Please stop hammering.

Bana biraz dondurma bırakın.

Leave me some ice cream.

Bu soruları sormayı bırakın.

Stop asking these questions.

Onu bana bırakın, çocuklar.

Leave it to me, guys.

Benimle oyun oynamayı bırakın.

Just stop playing games with me.

Sadece kapıyı açık bırakın.

Just leave the door open.

Lütfen bunu yapmayı bırakın.

Please stop doing that.

Kitabı olduğu yerde bırakın.

Leave the book where it is.

Lütfen kapıyı açık bırakın.

Please leave the door open.

Tüm mahkumları serbest bırakın.

Release all the prisoners.

Olumsuz olan öz-konuşmayı bırakın.

Stop the self-talk, the negative self-talk.

Bizi onun generalleri olarak bırakın ! "

us to be generals for him!”

Lütfen, cevabınızı yorum bölümüne bırakın.

Please, leave your answer in the comment section below.

Sorunu bana bırakın. Onunla ilgileneceğim.

Leave the matter to me. I'll see to it.

Lütfen telesekreterime bir mesaj bırakın.

- Please leave your message on my answering machine.
- Please leave a message on my answering machine.

Çalışırken çizgi roman okumayı bırakın.

Stop reading comic books while working.

Gittiğiniz zaman kapıyı aralık bırakın.

Leave the door ajar when you go.

Lütfen yakalanan kuşları serbest bırakın.

Please free the captured birds.

Birbirinizle konuşmayı bırakın ve dinleyin!

Stop talking with each other and listen!

Lütfen beni yalnız bırakın, Meşgulüm.

Please leave me alone. I am busy.

Lütfen benim şeyleri ayrı bırakın.

Please leave my things alone.

Lütfen eşyalarımı oldukları gibi bırakın.

Please leave my things as they are.

Bu meseleyi polisin ellerine bırakın.

Put the case in the hands of the police.

- Takibi bırakın!
- Takip etmeyi bırak!

Stop the persecution!

Onu bir dakikalığına yalnız bırakın.

Leave her alone for a minute.

Konuşmayı bırakın ve beni dinleyin.

Stop talking and listen to me.

Lütfen sadece beni yalnız bırakın.

Please just leave me alone.

Konuşmayı bırakın ve müziği dinleyin.

Do stop talking and listen to the music.