Translation of "çalındığını" in English

0.004 sec.

Examples of using "çalındığını" in a sentence and their english translations:

Polise arabamın çalındığını bildirdim.

I reported the theft of my car to the police.

Arabanın çalındığını söylediğini düşündüm.

- I thought you said your car was stolen.
- I thought that you said your car was stolen.
- I thought that you said that your car was stolen.

Tom'un arabasının çalındığını bilmiyordum.

- I didn't know that Tom's car was stolen.
- I didn't know Tom's car was stolen.

Arabamın çalındığını bile bilmiyordum.

I didn't even know that my car had been stolen.

Tom pasaportunun çalındığını ​​düşünüyor.

- Tom thinks his passport has been stolen.
- Tom thinks that his passport has been stolen.

Mary çantasının çalındığını iddia etti.

Mary claimed that her purse had been stolen.

Tom bana onun çalındığını söyledi.

Tom told me it was stolen.

Ne kadar para çalındığını bilmiyorum.

I don't know how much money was stolen.

Polisi aradım ve arabamın çalındığını bildirdim.

I called the police and reported that my car had been stolen.

Gitarın nasıl çalındığını hiç öğrendin mi?

Have you ever learned how to play the guitar?

Tom Mary'ye piyanonun nasıl çalındığını öğretti.

Tom taught Mary how to play the piano.

Tom ne kadar paranın çalındığını bilmiyor.

Tom doesn't know how much money was stolen.

Onlar bu kitapların bir kütüphaneden çalındığını söylediler.

They said that these books were stolen from a library.

Ben kapının çalındığını duydum ve o, Tom'du.

I heard a knock on the door and it was Tom.

Tom arabasının çalındığını bildirmek için sigorta şirketini aradı.

Tom called the insurance company to report that his car had been stolen.

Mary çantasına baktı ve bilgisayarının çalındığını fark etti.

Mary looked into her bag and realized that her computer had been stolen.

Tom Mary öldürülmeden önceki hafta silahının çalındığını iddia etti.

Tom claimed that his gun was stolen the week before Mary was murdered.

Tom Mary'ye o şarkının flütle nasıl çalındığını bilip bilmediğini sordu.

Tom asked Mary if she knew how to play that song on the flute.

- O ona sattığı bilgisayarın çalındığını öğrendi.
- Kendisine sattığı bilgisayarın çalıntı olduğunu öğrendi.

She found out that the computer he had sold her was stolen.