Translation of "Arabasının" in English

0.010 sec.

Examples of using "Arabasının" in a sentence and their english translations:

Arabasının anahtarlarını kaybetti.

She lost her car keys.

- Tom'un arabasının camları filmli.
- Tom'un arabasının camları film kaplı.

Tom's car has tinted windows.

Arabasının kirli olmasını umursamaz.

He doesn't care if his car is dirty.

Onun arabasının tekerlekleri yok.

His car has no wheels.

Onun arabasının üzerinde çalışıyorum.

I'm working on his car.

Tom arabasının kaputuna oturdu.

Tom sat on the hood of his car.

Tom arabasının anahtarlarını kaybetti.

Tom lost his car keys.

Tom arabasının anahtarların kaybetti.

- Tom lost his car keys.
- Tom has lost his car keys.

Tom arabasının anahtarlarını arıyor.

Tom is looking for his car keys.

Tom'un arabasının çalındığını bilmiyordum.

- I didn't know that Tom's car was stolen.
- I didn't know Tom's car was stolen.

Tom arabasının kilidini açtı.

Tom unlocked his car.

Gitarım Tom'un arabasının bagajında.

My guitar is in the trunk of Tom's car.

Tom arabasının kontrolünü kaybetti.

Tom lost control of his car.

Tom'un arabasının gazı tükendi.

Tom's car has run out of gas.

Tom'un arabasının benzini bitti.

Tom's car ran out of gas.

Jim arabasının üzerinde çalışıyor.

Jim is at work on his car.

Mary'nin arabasının anahtarları Tom'da.

Tom has Mary's car keys.

Tom arabasının bozulacağından korkuyordu.

Tom was afraid his car would break down.

Tom arabasının arkasına saklandı.

Tom hid behind his car.

Arabasının nerede olduğunu biliyordu.

He knew where his car was.

Kanoyu arabasının üstüne bağladı.

He tied the canoe to the top of his car.

Arabasının anahtarı için çantasını aradı.

He searched his bag for his car key.

Büyükbabamın arabasının bu resmine bak.

Look at this picture of my grandfather's car.

Kimin arabasının yoldan çıktığını öğrendim.

I found out whose car went off the road.

Tom Mary'nin arabasının gitmesini duydu.

Tom heard Mary's car drive off.

Tom arabasının nerede olduğunu biliyordu.

Tom knew where his car was.

Tom çantaları arabasının bagajına yükledi.

Tom loaded the bags into the trunk of his car.

Dan Linda'yı arabasının içinde buldu.

Dan found Linda inside his car.

Tom kafasını arabasının tavanına çarptı.

Tom bumped his head on the ceiling of the car.

Tom'un arabasının yeni lastikleri var.

Tom's car has new tires.

Tom kanoyu arabasının üstüne bağladı.

Tom tied the canoe to the top of his car.

Tom arabasının niçin çalışmadığını bilmiyordu.

Tom didn't know why his car wouldn't start.

Tom Mary'nin arabasının arkasında parketti.

Tom parked behind Mary's car.

Tom arabasının nerede olduğunu bilmiyordu.

Tom didn't know where his car was.

Tom arabasının arkasında hızla eğildi.

Tom ducked down behind his car.

Tom'un arabasının elektrikli pencereleri vardır.

Tom's car has electric windows.

Tom bavulunu arabasının bagajında bıraktı.

Tom left his suitcase in the trunk of his car.

O, arabasının üzerine bir örtü koydu.

He put a cover over his car.

Tom'un arabasının 100 beygir gücü var.

Tom's car has 100 horsepower.

Onun arabasının güzel bir cilası var.

Her car has a nice polish.

Marco'nun arabasının adı "Thunder Giant"tir.

- The name of Marco's car is 'Thunder Giant'.
- Mark's car is called "Thunder Giant".

Tom arabasının kontrolünü kaybederek yoldan çıktı.

Tom swerved hard, losing control of his car.

Onun arabasının sağa doğru döndüğünü gördüm.

- I saw his car make a turn to the right.
- I saw his car make a right turn.
- I saw his car veering to the right.

Tom'un arabasının araba yoluna girdiğini gördüm.

I saw Tom's car pull into the driveway.

Tom arabasının bagajına yedek lastik koydu.

Tom put the spare tire in the trunk of his car.

Tom arabasının üstüne bir kılıf koydu.

Tom put a cover over his car.

Dan'ın arabasının içinde kan izleri vardı.

There were traces of blood inside Dan's car.

Tom bana arabasının mağazada olduğunu söyledi.

Tom told me his car was in the shop.

Kaza, arabasının ön tekerlerine zarar verdi.

The accident damaged her car's front wheels.

Birçok hayran şarkıcının arabasının önünde toplanıyor.

Many fans are gathering in front of the singer's car.

Tom Mary'nin arabasının neye benzediğini biliyor.

Tom knows what Mary's car looks like.

Tom arabasının anahtarını sol eline aldı.

Tom had his car key in his left hand.

Tom, arabasının ön koltuğunda ölü bulundu.

Tom was found dead in the front seat of his car.

Burası Sami'nin arabasının park edildiği yer.

This is where Sami's car was parked.

Bu, Tom'un arabasının park edildiği yer.

This is where Tom's car was parked.

Tom'un arabasının pencere açma kolu vardır.

Tom's car has crank windows.

Tom'un arabasının önüne bir geyik atladı.

A deer jumped out in front of Tom's car.

Tom arabasının altında bir kedi gördü.

Tom saw a cat under his car.

Onun arabasının altında saklanan iki kedi var.

There are two cats hiding under her car.

Tom yeni arabasının bir resmini çekmemi istiyor.

Tom wants me to take a picture of his new car.

Tom arabasının ön koltuğunda bir şey buldu.

Tom found something on the front seat of his car.

Polis Tom'a devriye arabasının arkasında oturmasını söyledi.

The police told Tom to sit in the back of the patrol car.

Tom'un arabasının yolcu koltuğunda bir kadın vardı.

There was a woman in the passenger seat of Tom's car.

Tom kelepçelendi ve polis arabasının arkasına itildi.

Tom was handcuffed and shoved into the back of the police car.

Tom arabasının bagajında bir av bıçağı bulundurur.

Tom keeps a hunting knife in the trunk of his car.

Tom arabasının kirli olup olmadığını gerçekten umursamıyor.

Tom doesn't really care if his car is dirty.

Tom'un arabasının nerede park edildiğini biliyor musunuz?

Do you know where Tom's car is parked?

Dan büyükbabasının arabasının kırmızı iç kaplamasını hatırlar.

Dan remembers the red interior of his grandfather's car.

Tom'un arabasının ne renk olduğunu biliyor musun?

Do you know what color Tom's car is?

Tom arabasının torpido gözünde bir dürbün tutar.

Tom keeps a pair of binoculars in the glove compartment of his car.

Mary'nin arabasının ön camını kıran kişi Tom'du.

Tom was the one who broke the windshield of Mary's car.

Tom Mary'nin arabasının sağ arkasına park etti.

Tom parked right behind Mary's car.

Mary'nin arabasının ön camını kıran kişi Tom'dur.

Tom is the one who broke the windshield of Mary's car.

Tom arabasının benzini bittiği için geç kaldı.

- Tom was late because his car ran out of gas.
- Tom is late because his car ran out of gas.

Tom arabasının bagajında daima akü takviye kablosu bulundurur.

Tom always keeps a set of jumper cables in the trunk of his car.

Kısa sürede itfaiye arabasının etrafında bir kalabalık toplandı.

A crowd soon gathered around the fire engine.

Tom'un arabasının bagajında birkaç altın tozu torbası vardı.

Tom had several bags of gold dust in the trunk of his car.

Tom cebine uzandı ama arabasının anahtarları orada değildi.

Tom reached into his pocket, but his car keys weren't there.

Tom arabasının kontrolünü kaybetti ve bir ağaca çarptı.

Tom lost control of his car and crashed it into a tree.

Bir polis helikopteri Dan'ı arabasının yerini tespit etti.

A police helicopter located Dan's car.

Tom'un arabasının çatısına bağlı iki çift kayağı vardı.

Tom had two pairs of skis tied to the roof of his car.

Tom, arabasının bagajında fazladan bir çift ayakkabı bulunduruyor.

Tom keeps an extra pair of shoes in the trunk of his car.

Tom arabasının çalındığını bildirmek için sigorta şirketini aradı.

Tom called the insurance company to report that his car had been stolen.

Tom arabasının ne kadar hızlı olduğu hakkında övündü.

Tom bragged about how fast his car was.

Leyla, arabasının arkasında yanıp sönen mavi ışıkları gördü.

Layla saw blue lights flashing behind her car.

Tom arabasının kontrolünü kaybetti ve bir duvara çarptı.

Tom lost control of his car and crashed into a wall.

Neden bu öküz arabasının üstünde bir ada turu yapmıyoruz?

Why don't we take a ride round the island on this ox carriage?

Tom'un arabasının yaklaştığını duydum fakat o henüz içeri gelmedi.

I heard Tom's car drive up, but he hasn't come in yet.

Leyla, Sami'nin arabasının direksiyon simidinden damlayan kanı fark etti.

Layla noticed blood dripping from the steering wheel of Sami's car.

Tom, Mary'nin arabasının John'un evinin önünde park ettiğini gördü.

Tom saw Mary's car parked in front of John's house.

- Onun arabasının sağa dönüş yaptığını gördüm.
- Arabasını sağa dönerken gördüm.

I saw his car make a turn to the right.

Tom telefonunu çıkardı ve Mary'nin yeni arabasının bir resmini çekti.

Tom pulled out his phone and took a picture of Mary's new car.

Tom'un arabasının yıkanması gerekti, bu yüzden onu yağmurda dışarıda bıraktı.

Tom's car needed a wash, so he left it out in the rain.

Tom ve Mary John'un arabasının arka koltuğunda birbirinin yanında oturmuştu.

Tom and Mary were seated next to each other in the back seat of John's car.

Tom arabasının penceresinden dışarıya eğildi ve kapıdaki interkom tuşuna bastı.

Tom leaned out the window of his car and pressed the button on the intercom at the gate.

Tom benzin bidonunu aldı ve arabasının arkasına doğru yürümeye başladı.

Tom picked up the can of gasoline and started walking back to his car.

Tom arabasının çekilerek götürüldüğünü görmek içim tam zamanında restorandan çıktı.

Tom walked out of the restaurant just in time to see his car being towed away.