Translation of "Arabamın" in English

0.005 sec.

Examples of using "Arabamın" in a sentence and their english translations:

Arabamın anahtarını kaybettim.

I've lost my car key.

Arabamın anahtarları nerede?

Where are my car keys?

Arabamın benzini bitti.

My car is out of gas.

- Arabamın içindeyim.
- Arabamdayım.

I'm in my car.

- Arabamın aküsünü doldurmam gerek.
- Arabamın bataryasını şarj etmek zorundayım.

I have to charge the battery of my car.

Kamyon arabamın önünü kesti.

The truck cut in front of my car.

Arabamın bagajında gitarım var.

I've got my guitar in the trunk of my car.

Polise arabamın çalındığını bildirdim.

I reported the theft of my car to the police.

Arabamın ön camı kırıldı.

The windshield of my car was broken.

Arabamın çalındığını bile bilmiyordum.

I didn't even know that my car had been stolen.

Arabamın onarıma ihtiyacı var.

My car needs repairing.

Arabamın anahtarını kaybetmen dikkatsizlikti.

It was careless of you to lose my car key.

Arabamın anahtarlarını gördün mü?

Have you seen my car keys?

Benim arabamın benzini tükendi.

My car has run out of gas.

Arabamın anahtarlarını geride bıraktım.

I left behind the keys to my car.

Arabamın kirli olmasını umursamam.

I don't care that my car is dirty.

Bu benim arabamın resmi.

This is a picture of my car.

Arabamın aküsü otoyolun ortasında bitti.

My car battery died in the middle of the freeway.

İlk arabamın hidrolik direksiyonu yoktu.

My first car didn't have power steering.

Arabamın motorunda bir sorun var.

Something is wrong with the engine of my car.

Arabamın yeterli beygir gücü yok.

My car doesn't have enough horsepower.

- Arabamın yıkanması gerekir.
- Arabam yıkanmalı.

My car needs to be washed.

Keşke arabamın nesi olduğunu bilsem.

I wish I knew what is wrong with my car.

Aradığın şeyi arabamın bagajında buldum.

I found what you were looking for in the trunk of my car.

Arabamın patlak bir lastiği var.

My car has a flat tire.

Cüzdanını arabamın arka koltuğunda buldum.

I found your wallet on the backseat of my car.

On dakika sonra arabamın benzini bitti.

Our car ran out of petrol after ten minutes.

Polisi aradım ve arabamın çalındığını bildirdim.

I called the police and reported that my car had been stolen.

Arabamın yeni bir aküye ihtiyacı var.

My car needs a new battery.

Arabamın bir fren işine ihtiyacı var.

My car needs a brake job.

Tom arabamın nereye park edildiğini sordu.

- Tom asked me where my car was parked.
- Tom asked where my car was parked.

Bu beyzbol sopasını arabamın bagajında tutuyorum.

I keep this baseball bat in the trunk of my car.

Sizlerden biri arabamın anahtarlarını gördü mü?

Have any of you guys seen my car keys?

Arabamın anahtarlarına göz kulak olabilir misin?

Could you keep your eye out for my car keys?

Tom gözlüklerini arabamın gösterge panelinde bırakmış.

Tom left his sunglasses on the dashboard of my car.

Arabamın benzini bittiği için onu istasyonda karşılayamadım.

I couldn't meet him at the station because my car ran out of gas.

Tom arabamın anahtarlarını nereye koyduğunu bana söylemez.

Tom won't tell me where he put my car keys.

Arabamın yağ değişikliğine ihtiyacı olduğunu nasıl anlarım?

How do I know when my car needs an oil change?

Tom'a arabamın yanında bir yerde izin vermiyorum.

I'm not letting Tom anywhere near my car.

Tom bana arabamın nereye park edildiğini sordu?

Tom asked me where my car was parked.

Biri yeni arabamın ön camını paramparça etti.

- Someone broke the windscreen of my new car.
- Someone smashed the windshield of my new car.

Arabamın parçalarını bulmakta çok zor zaman geçiriyorum.

I'm having a very hard time finding parts for my car.

Arabamın elektrikli camları ve elektrikli kapı kilitleri var.

My car has power windows and power door locks.

Arabamın bir fren işine ihtiyacı olduğunu nasıl bilirim?

How do I know when my car needs a brake job?

Bu benim arabamın boyanmadan önce nasıl göründüğüyle ilgili bir resim.

This is a picture of what my car looked like before I had it painted.

Arabamın motor sorunu olduğu için ofisime otobüsle gitmek zorunda kaldım.

I had to go to my office by bus because my car had engine trouble.

Bir dakikalığına arabamın arkasında durup bana fren lambalarımın çalışıp çalışmadığını söyler misin?

Could you stand behind my car for a minute and tell me if my brake lights are working?

Tam benim yeni spor arabamın arkasında park edilmiş eski bir külüstür vardı.

There was an old clunker parked just behind my new sports car.

Yeni arabamın üstüne bir ağaç düştü ve onu hurdaya ayırmak zorunda kaldım.

A tree fell on my new car and I had to junk it.

Bu sabah işten kovuldum. Geldiği zaman da hep üst üste gelir ya, ofisin bulunduğu binadan çıkmamla beraber arabamın da çalınmış olduğunu gördüm.

I got fired from my job this morning. But, when it rains it pours, and upon coming out of the office building I found that someone had stolen my car.