Translation of "Polise" in English

- Polise konuşmadım.
- Polise söylemedim.
- Polise anlatmadım.

I didn't talk to the police.

Polise sor.

Ask the policeman.

Polise gideceğim.

I'm going to the police.

Polise gittim.

- I went to the police.
- I went to the police station.

Polise güvenmem.

I don't trust the police.

Polise gidemem.

I can't go to the police.

Polise güveniyorum.

I trust the police.

- Seni polise vermeyeceğim.
- Sizi polise vermeyeceğim.

I'm not going to turn you in.

- Polise söyledim.
- Ben polise haber verdim.

I've told the police.

- Neden polise gitmedin?
- Neden polise gitmediniz?

Why didn't you go to the police?

Araba polise çarptı.

The car ran down the policeman.

Çantayı polise bırakın!

Put the case in the hands of the police.

Tom polise güvenmiyor.

Tom doesn't trust the police.

Ben polise gidemem.

I can't go to the cops.

Bildiğimi polise söyledim.

I told the policeman what I knew.

Bir polise benziyorsun.

- You look like a cop.
- You look like a policeman.

Neden polise gitmedin?

Why haven't you gone to the police?

Bunu polise bildirmelisin.

You should report this to the police.

Polise teslim olmalısın.

You should turn yourself in.

Polise gitmek zorundayım.

I've got to go to the police.

Polise söylemeli miyim?

Should I tell the police?

Tom'u polise vermeyeceğim.

I'm not going to turn Tom in.

Polise bildirildi mi?

The police have been notified.

Polise yalan söyledi.

She lied to the policeman.

O polise bildirdi.

She notified the police.

Seninle polise gideceğim.

I'll go to the police with you.

Endişelenme. Polise söylemeyeceğim

Don't worry. I'm not going to tell the police.

Polise ihtiyacımız var.

We need the police.

Polise gittiniz mi?

Have you been to the police?

Bunu polise bildirmeliydin.

- You should've reported that to the police.
- You should have reported that to the police.

Polise gittin mi?

Did you go to the police?

Polise ne söyledin?

What did you tell the police?

Neden polise söylemedin?

Why didn't you tell the police?

Polise yolu sor.

Ask the policeman the way.

Bir polise sor!

Ask a policeman!

Polise rüşvet verdim.

I bribed the policeman.

Polise nasıl giderim?

How do I get to the police?

Polise yalan söyledim.

I lied to the police.

Sami polise konuştu.

Sami spoke to the police.

Sami polise başvurdu.

Sami contacted the police.

Sami polise anlatacak.

Sami is going to tell the police.

Polise teslim oldu.

He turned himself in.

- Tom polise haber verdi.
- Tom polise ihbarda bulundu.

Tom notified the police.

- Polise teslim olmuş diye duydum.
- Polise teslim olduğunu duydum.

I heard that he gave himself up to the police.

- Polise göre kimse ölmedi.
- Polise göre hiç kimse ölmedi.

- According to the police, no one died.
- According to the police, nobody died.

- Tom polise gitmemizi istiyor.
- Tom bizim polise gitmemizi istiyor.

Tom wants us to go to the police.

Derhal polise bildirmek zorundasın.

You have to report to the police at once.

Adam polise teslim edildi.

The man was handed over to the police.

Hırsız polise teslim edildi.

The thief was handed over to the police.

Trafik kazasını polise bildirdi.

He notified the police of the traffic accident.

Bir polise küfür edemem.

I cannot swear at a policeman.

Polise gitmem gerekiyor mu?

Should I go to the police?

Polise arabamın çalındığını bildirdim.

I reported the theft of my car to the police.

Polise anlatmamı ister misin?

Do you want me to tell the police?

Tom polise gitmemizi istemiyor.

Tom doesn't want us to go to the police.

Önce polise konuşmak istiyorum.

I want to talk to the police first.

Ben seni polise bildireceğim.

I'm going to report you to the police.

Bunu neden polise anlatmadın?

Why didn't you tell this to the police?

Polise ne söylediğini biliyoruz.

We know what you told the police.

Tom'u polise ihbar edeceğim.

I'm going to turn Tom in to the police.

Bütün bildiğimi polise anlattım.

I told the police all I know.

Polise haber verildi mi?

Have the police been notified?

Polise yol tarifi sordum.

I asked a policeman for directions.

Polise telefon ettin mi?

Have you called the police?

Polise söylediğim şey bu.

That's what I told the police.

Polise bir şikayette bulundum.

I lodged a complaint with the police.

Polise haber vermek zorundayız.

We have to notify the police.

Daha polise bildirmediler mi?

Have they reported it to the police yet?

Seni polise ihbar edeceğim.

I'm going to report you to police.

Kendini polise teslim et.

Turn yourself in to the police.

Biz hırsızlığı polise bildirdik.

We reported the theft to the police.

Tom polise teslim oldu.

Tom surrendered to the police.

Tom cinayeti polise bildirdi.

Tom reported the murder to the police.

Daniel polise teşekkür etti.

Daniel thanked the policemen.

Derhal polise ihbar etmelisin.

You should notify the police at once.

Polise gittiğim zaman budur.

That's when I went to the police.

Protestocular polise taş attı.

The protesters threw stones at the police.

O, kazasını polise bildirdi.

He reported his accident to the police.

Hırsız, silahını polise doğrulttu.

The robber aimed his gun at the police officer.

Hırsızı polise bildirdin mi?

Have you reported the theft to the police?

Gördüklerini polise anlatmak zorundasın.

You have to tell the police what you saw.

Biri polise ihbar etti.

Somebody tipped off the police.

Fadıl olanları polise anlattı.

Fadil told police what happened.

Fadıl, Leyla'yı polise sattı.

Fadil sold Layla out to the police.

Fadıl polise telefon edebilirdi.

Fadil could have called the police.

Fadıl'ın polise anlattığı ilginçti.

What Fadil told the police was intriguing.

Tom hemen polise bildirdi.

Tom immediately notified the police.

Tom ehliyetini polise gösterdi.

Tom showed his driver's license to the policeman.

Ne gördüğünü polise anlat.

Tell the police officer what you saw.

Polise gerçek ismimi söylemedim.

I didn't tell the police my real name.

Polise gerçek adımı vermedim.

I didn't give the police my real name.

Onu polise bildirdin mi?

Did you report that to the police?

Tom polise soyulduğunu söyledi.

Tom told the police that he'd been robbed.

Keşke polise yalan söylemeseydim.

I wish I hadn't lied to the police.