Translation of "Olduğu" in Chinese

0.011 sec.

Examples of using "Olduğu" in a sentence and their chinese translations:

Olduğu yerde saymak.

没头绪。

O olduğu gibidir.

- 就是这样的。
- 是这样的。

- Odayı olduğu gibi bırak.
- Odayı olduğu gibi bırakın.

- 保留原狀地離開房間。
- 让房间保持原样。

Ne olduğu umurumda değil.

我不在乎發生什麼事。

Dünyanın düz olduğu düşünülüyordu.

以前的人以為地球是平的。

Onun zengin olduğu söyleniyor.

据说他很有钱。

Onun hasta olduğu bellidir.

顯然地她生病了。

Söylentinin gerçek olduğu çıktı.

這個傳聞後來被證明是真的了。

Bu, olayın olduğu yerdir.

這裏就是意外現場了。

Bu, savaşın olduğu yerdir.

这是战斗发生的地方。

Evin perili olduğu söyleniyor.

据说这房子是个鬼屋。

Onu kibar olduğu için değil ama onurlu olduğu için seviyorum.

我喜欢他不是因为他人好,而是因为他诚实。

Çimenin olduğu yerde su yoktur. Suyun olduğu yerde çimen yoktur.

有草的地方无水,有水的地方无草。

O, güzel olduğu için değil fakat herkese nazik olduğu için popülerdir.

她受歡迎不是因為她的美麗,而是因為她親切地對待每個人。

Kitabı olduğu yere geri koy.

把書放回它原來的地方。

O hasta olduğu için solgun.

他病了,所以脸色显得苍白。

Japon halkının nazik olduğu düşünülür.

人们都以为日本人是讲究礼貌的。

Tembel olduğu için oğlunu azarladı.

她罵她的兒子懶惰。

O eskiden olduğu kişi değil.

他再不是以前的他了。

Soğuk olduğu için onlar yüzmediler.

他们之所以没有游泳,就因为天气很冷。

Bu onun yaşamakta olduğu evdir.

這是他住的房子。

Onun nereli olduğu bize söylenmedi.

我们没有被告知他从哪里来。

Söylentinin yanlış olduğu ortaya çıktı.

谣言[最后]证明是假的。

Onun hâlâ Paris'te olduğu söyleniyor.

据说他还在巴黎。

Onun hasta olduğu açıkça görünüyor.

似乎很明顯他病了。

Bahçıvanın katil olduğu ortaya çıktı.

园丁后来发现就是凶手。

Zengin olduğu için, oraya gidebilir.

因为他有钱,所以能去那儿。

Mümkün olduğu kadar çok okuyun.

盡可能地多閱讀書籍。

- O olduğu gibidir.
- Aynen öyle.

是这样的。

O, hasta olduğu için, gelemiyor.

因為他生病了,所以他不能來。

O, yoksul olduğu için mutludur.

他贫穷但幸福。

- Onun büyük bir artist olduğu açık.
- Onun büyük bir artist olduğu belli.

他無庸置疑是個偉大的藝術家。

Böyle arkadaşlarınız olduğu için çok şanslısınız.

你们很幸运有这样的朋友们。

- Çünkü bu orada.
- Orada olduğu için.

- 因为它在那儿。
- 因为是那儿。

Onlara ne olduğu hâlâ bir sır.

在他們身上發生了什麽仍然是個謎。

O, sahip olduğu her şeyi kaybetti.

他失去了他擁有的一切。

Onun genç olduğu gerçeğini hesaba katmalıyız.

我们必须考虑到他很年轻。

Tom dürüst olduğu için onu seviyorum.

我喜欢汤姆,因为他很诚实。

Benim önsezinin doğru olduğu ortaya çıktı.

我的预感被证明是正确的。

Onun dürüst olduğu gerçeğini inkar edemeyiz.

我们无法否认,他确实是很诚实的人。

Bunu mümkün olduğu kadar çabuk bitir.

盡快把它完成。

Çok kasıtlı bir hareket olduğu açık

很显然,把网站设计成这样是故意的

Kibar olduğu için insanlar onu seviyor.

因为他是个友好的人,所以大家都喜欢他。

O eskiden olduğu kadar enerjik değil.

他不像从前那样精力充沛了。

Onun güzel olduğu doğrudur, ama bencil.

她确实很漂亮,但她很自私。

Gözden kaçırdığım bir şeyler olduğu açık.

我确实在这里丢了东西。

Tom'u kızgın olduğu zaman gördün mü?

你有看见过汤姆生气的时候吗?

Yirmi beş yaşında olduğu için evlendi.

她25岁就结婚了。

O zengin olduğu için, oraya gidebilir.

因为他有钱,所以能去那儿。

Jane haklı olduğu konusunda ısrar etti.

珍堅持她是對的。

Dün olduğu kadar bugün sıcak değil.

今天沒有昨天那麼熱。

Ne olduğu konusunda hiçbir fikirleri yok.

他們不知道正在發生甚麼。

Mümkün olduğu kadar açıkça kendini ifade et.

- 尽可能清楚地表达您自己。
- 盡可能明確地表達你自己。

Çok sayıda iyi arkadaşım olduğu için mutluyum.

我很高興有這麼多好朋友。

Fakir biri olduğu doğrudur, ama o mutludur.

无可厚非,他是穷,不过他却知足。

O işaret, cevabın doğru olduğu anlamına gelir.

這個符號代表答案正確。

Yatakta hasta olduğu için babam seni göremez.

我爸爸病了,正在床上休息,不能見你。

Onun benim hatam olduğu konusunda ısrar etti.

她坚持认为那是我的错。

O bir zamanlar olduğu gibi enerjik değil.

他不像从前那样精力充沛了。

Sigara içenin sağlığın için kötü olduğu bulundu.

查出了抽烟对身体不好。

Onun kim olduğu hakkında hiçbir fikrim yok.

我不知道她是谁。

Orada ne olduğu hakkında hiçbir fikrim yok.

我不清楚這裡發生了什麼事?

Tom ve Mary'nin sahip olduğu dostluğu kıskanıyorum.

我羨慕Tom 和Mary 之間的友誼。

Sadece fakir olduğu için ona tepeden bakma.

不要因為他窮就看不起他。

Sanırım bu sabah ne olduğu hakkında duydun.

我想你听说今天早上发生什么了。

Çok tuzlu olduğu için deniz suyunu içemezsin.

你不能喝海水,因为它太咸了。

Onlar kazaya neden olduğu için Tom'u suçladı.

他们指责汤姆造成了事故。

Geçen sefer olduğu gibi onu tekrar yap.

再做一次,和之前一樣。

Bundan, Feminizmin hala gerekli olduğu sonucuna varabilirsin.

從這來看,你能因此論定女性主義還是必要的。

Networkun şimdi çok popüler olduğu hakkında duyuyorum.

听说大数据技术现在很热门。

O hasta olduğu için o partiye katılamadı.

她因病不能出席会议。

Onun kim olduğu hakkında bir fikrim yoktu.

我一点都不知道她是谁。

Tom sahip olduğu tüm parayı Mary'ye verdi.

汤姆把他的所有钱都给了玛丽。

Bana en yakın antikacının nerede olduğu söyler misiniz?

你能告诉我最近的古玩店在哪里吗?

Onun genç olduğu doğru fakat o çok güvenilir.

确实,他还年轻,但是很靠得住。

Tom sınıfındaki herhangi bir öğrencinin olduğu kadar uzundur.

汤姆不比他班上的其他同学矮。

O zaman sahip olduğu bütün parayı ona verdi.

她把她那時的全副積蓄都給了他。

O, babasının sahip olduğu kadar çok kitaba sahip.

他的书和他父亲的一样多。

O günlerde âdet olduğu üzere, genç yaşta evlendi.

如當時的習慣,他很年輕便成婚了。

Öğrenci olduğu zamanlar diskoya sadece bir kez gitti.

当他还是个学生时,他只去过迪厅一次。

Sahip olduğu her şeyle birlikte evi terk etti.

她帶著她所擁有的一切東西離家出走了。

Onunla ilgili ilk izlenimimin doğru olduğu ortaya çıktı.

我對他的第一印象果然沒有錯。

Sıcaklık yüksek olduğu için büyük miktarda klima satıldı.

因为气温很高,有大量空调售出。

Annem hasta olduğu için okuldan sonra evde kaldım.

既然母亲病了,我就待在家里没去上学。

Fiziksel sağlığımızın komşularımızın sağlıyla bağlantılı olduğu giderek netleşiyor.

新冠肺炎告诉我们,我们的身体 健康与我们周围人的健康息息相关。

Bazı şeylere geçmişte olduğu şekilde asla geri dönemeyeceğiz.

我们再也不能一起回到从前了。

Bunun kaça mal olduğu senin için önemli mi?

它花多少钱对你很重要吗?

Sen ve Tom ne olduğu hakkında konuştunuz mu?

你跟汤姆谈过发生了什么吗?

Ona yetişmek için mümkün olduğu kadar hızlı koştum.

我盡力追趕他。

Çok soğuk olduğu için dün bir şapka giydim.

昨天的天氣很冷,所以我戴了一頂帽子。

Kolayca anlaşılabilir olduğu için bu tür kitapları okuyun.

你應該從比較簡單的書開始。

Onun çok iyi bilinen bir aktris olduğu söylenilmektedir.

據說她是個知名的女演員。

Ne olduğu hakkında herhangi bir fikrin var mı?

你知道現在正在發生甚麼嗎?

Michael evde olduğu zaman onun işi pencereleri temizlemek.

在家里,麦克的工作就是擦窗户。

Onu yakalamak için mümkün olduğu kadar hızlı koştum.

我尽快跑以赶上她。

Giriş kapısı kilitli olduğu için biz eve giremedik.

由于大门锁着,我们无法入屋。

Onların konuşması Fransızca olduğu için bir kelime anlamadım.

因為他們是用法語談話的,所以我一句也聽不懂。

Odasının ne kadar küçük olduğu konusunda daima şikayetçidir.

他總是抱怨他的房間小。

Annem hasta olduğu için geçen cumartesi evden ayrılamadım.

上周六,因为我母亲病了,我无法离开家。