Translation of "Zengin" in Chinese

0.005 sec.

Examples of using "Zengin" in a sentence and their chinese translations:

Zengin olduğunu biliyorum.

我知道你很有钱。

O, oldukça zengin.

她挺富有。

O zengin görünüyor.

她看來有錢。

Zengin olmak istiyorum.

我想變有錢。

Keşke zengin olsaydım.

但願我很有錢。

Maaşıyla zengin olmayacak.

以他的薪水不会很富裕。

- Zengin olmak ister misin?
- Zengin olmak ister misiniz?

你想致富嗎?

- Zengin olduğunu biliyorum.
- Ben sizin zengin olduğunuzu biliyorum.

我知道你很有钱。

Onun zengin olduğu söyleniyor.

据说他很有钱。

Japonya, zengin bir ülkedir.

日本是个富有的国家。

Zengin, şişman ve mutluyum.

我有钱,我胖而且我快乐。

Zengin olmak yeterli değil.

有钱还不够。

Tom'un zengin olduğunu düşünüyorum.

我觉得汤姆很富。

O zengin gibi görünüyordu.

看來他曾經是個有錢人。

- Japonya doğal kaynakları bakımından zengin değildir.
- Japonya doğal kaynaklarca zengin değildir.

日本並不擁有豐富的自然資源。

- Onlar onun çok zengin olduğunu söylüyorlar.
- Onun çok zengin olduğunu söylerler.

據說他很富有。

- Tom'un varlıklı olduğunu düşünüyor musun?
- Tom'un zengin olduğunu düşünüyor musun?
- Sence Tom zengin mi?
- Tom'un zengin olduğunu mu düşünüyorsun?
- Tom'un zengin olduğunu mu sanıyorsun?

你認為湯姆有錢嗎?

O, zengin bir adamla evliydi.

她嫁給了一個有錢的男人。

O zengin bir ailenin oğludur.

他是有錢人家的兒子。

O, dünyadaki en zengin adam.

他是世界上最有錢的人。

O, zengin bir adamla nişanlıdır.

她和一個有錢人訂了婚。

Zengin olmasına rağmen, mutlu değil.

虽然他很有钱,但他不幸福。

O zengin, ama mutlu değildir.

虽然他很有钱,但他不幸福。

Zengin olmasına rağmen mutlu değil.

虽然他很有钱,但他不幸福。

Zengin olsaydım, çok seyahat ederdim.

有錢的話,我會多去旅遊。

O, zengin bir adamla evlendi.

她嫁给了一个有钱人。

Benden daha zengin olduğunu biliyorum.

我知道你比我有錢。

Tom tanıdığım en zengin adam.

汤姆是我所知道的最有钱的家伙。

O, şehirdeki en zengin adam.

他是城裏最有錢的人。

Zengin olduğu için, oraya gidebilir.

因为他有钱,所以能去那儿。

Burada yaşayan herkes zengin değildir.

並不是每個住在這裡的人都是富有的。

Tom çok zengin olduğunu söylüyor.

湯姆說他很有錢。

- Zengin olsam bile para vermem ona.
- Zengin olsam bile ona para vermem.

就算我富有,我也不会给他钱。

- Zengin olsaydım bile, ona para vermezdim.
- Zengin olsam bile, ona para vermem.

就算我富有,我也不会给他钱。

Zengin bir İngilizce kelime dağarcığı var.

她懂得很多英文生字。

O arabayı almak için yeterince zengin.

他買得起那輛車。

Onun hayattaki temel amacı zengin olmak.

他主要的人生目標就是成為一個有錢人。

Fakir olmayı zengin olmaya tercih ederim.

我更愿意贫穷而不是富裕。

O, nasihatimi dinleseydi, şimdi zengin olurdu.

如果他聽了我的忠告,他現在就是一個有錢人了。

Zengin olmasına rağmen, o mutlu değil.

虽然他很有钱,但他不幸福。

Hindistan mutfak kültürünce zengin bir bölgedir.

印度是一个烹饪文化丰富的地区。

O, zengin olmasına rağmen mutlu değildir.

虽然他很有钱,但他不幸福。

Zengin olsam, her yere seyahate giderim.

要是我很有钱的话,我就会到处去旅游。

O zengin olduğu için, oraya gidebilir.

因为他有钱,所以能去那儿。

O, zengin yaşlı bir adamla evlendi.

- 她嫁給了一個富有的老男人。
- 她嫁给了个有钱老头。

O, ne zengin ne de ünlüdür.

她既没钱,也不出名。

O, zengin bir yaşlı adamla evlendi.

她嫁给了个有钱老头。

Onun görünüşüne bakılırsa, onun zengin olduğunu düşünüyorum.

從她的外表上看,我想她大半是個有錢人。

Onun yaşam amacı zengin bir adamla evlenmektir.

她的人生目标就是找个有钱的老公。

Birleşik devletler zengin yer altı kaynaklarına sahip.

美国的自然资源很丰富。

Ben zengin, şişman ya da mutlu değilim.

我不富有,不胖也不快乐。

İnsanlar kadar zengin olurlarsa olsunlar, boşta olmamalılar.

無論一個男人多有錢,他一定無所事事。

Bu tabloyu satın almış olsaydım, şimdi zengin olurdum.

如果當時買了那幅畫,我現在就是一個富翁了。

Ben ucuz şeyler satın alacak kadar zengin değilim.

我还没有钱到老能买便宜东西的地步。

Dünyadaki en zengin insan bile her şeyi satın alamaz.

就連世界首富也不可能得到一切。

O tabloyu o zaman satın alsaydım, şimdi zengin olurdum.

如果當時買了那幅畫,我現在就是一個富翁了。

Ben çok zengin, çok şişman veya çok mutlu değilim.

我不太有钱、不太胖,也不太快乐。

O sıkı çalışma ve iyi iş duygusundan dolayı zengin oldu.

她憑著努力和生意頭腦成了富翁。

Oradaki, söylendiğine göre köyün en zengin adamı olan Bay James'dir.

那位James先生就是人稱村子裡最有錢的人。

Bir kişi zengin ya da fakir olup olmadığına göre işleri farklı görür.

- 每一個人對事情的看法不同是依據他們是富有還是貧窮。
- 人們看待事情的角度不同取決於他們是富裕或貧窮。

İnsanlar zengin ya da fakir olmalarına bağlı olarak işlere farklı olarak bakarlar.

人們看待事情的角度不同取決於他們是富裕或貧窮。

Bir insan zengin ya da fakir olup olmamasına göre işleri farklı görür.

每個人對事情有不同的觀點是根據他是富裕的還是貧窮的。

Yeniden doğabilsem zengin bir ailenin çocuğu olmak isterim sonra hayat için hazır olurum.

如果可以投胎轉世的話,我想做有錢人家的兒子,一輩子衣食無憂。

1930'lardaki kriz sırasında, çok sayıda zengin insan borsanın iflasında her şeyini kaybetti.

在十九世纪三十年代的大萧条时期,许多富人在股市崩盘中失去了一切。

Bir devenin bir iğnenin deliğinden geçmesi bir zengin kişinin Tanrı'nın krallığına girmesinden daha kolaydır.

富人要進天國,比駱駝穿過針孔還要難。

Bu genç ve yaşlı, zengin ve fakir, Demokrat ve Cumhuriyetçi, siyahi, beyaz, Hispanik, Asyalı, Amerikan yerlisi, eşcinsel, düz, engelli ve engelsizler tarafından konuşulan cevaptır. Sadece bir bireyler koleksiyonu veya bir kırmızı ve mavi eyaletler koleksiyonu asla olmadığımızı belirten, dünyaya mesaj gönderenler Amerikalılardır. Biz, ve her zaman Amerika Birleşik Devletleri olacağız.

這是個由不分老少、貧富、民主黨、共和黨;黑人、白人、拉丁裔、亞裔、美洲原住民;同性戀、異性戀人;肢障與四體健全者,大家共同訴說的答案。美國民眾向全世界發出訊息,我們絕非一盤散沙,也不是由紅州、藍州拼湊而成的集合體。